Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Alınan tüm bilirkişi raporlarında davaya konu işte tespit edilen ayıbın gizli ayıp olduğu, ancak kullanımla ortaya çıkacağı tespit edilmiş, ayıp ortaya çıktığında durum davalıya gecikmeksizin bildirilmiş olup davalı vekilinin ayıbın açık ayıp olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığına ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Ayıp nedeniyle iş sahibinin seçimlik hakları TBK'nın 475. Maddesinde düzenlenmiş olup anılan maddeye göre ayıp halinde iş sahibi, sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim veya eserin ücretsiz onarımını isteme haklarına sahiptir. Ayrıca iş sahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı da bulunmaktadır. Somut olayda davacı iş sahibi ayıp nedeniyle bu seçimlik haklarından eserin ücretsiz onarım (ayıp giderim bedeli) ve genel hükümlere göre ayıp nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmiştir....

Ne var ki, bilirkişi makine yüksek mühendisinin asansörde belirlediği (asansör tesisatının kattan çağıracak donanıma sahip olmaması) hususun açık ayıp niteliğinde olduğu, zira, davacının taşınmazı teslim alırken belirtilen bu eksikliği rahatlıkla farkedip anlayabileceği, bu haliyle asansördeki bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu benimsenerek sonuca gidilmiş olması doğru olmamıştır. Bu talep yönünden süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmaması nedeniyle ret kararı verilmesi gerekir. Davalı buna ilişkin istinaf talebinde haklıdır....

, mutfağa telefon ve TV prizi konulmaması, site çevre duvarı ile açık ve kapalı kafeteryanın, gölgeliklerin, bahçe sulama sisteminin yapılmaması, sitenin katalogdaki gibi ağaçlandırılmaması, kaldırımın çift taraflı yapılmaması taşınmazda değer kaybına sebep olan eksik iş olduğu belirtilerek satış bedelinden % 6 oranda indirim yapılmış, mahkemece bu rapor esas alınarak hüküm tesis edilmiştir.Eksik ayıp olduğu belirtilen hususlar davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini azaltan açık ayıp niteliğinde olduğu ve davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının taşınmazı teslim aldıktan sonra bu ayıpları kolayca öğrenebileceğinin kabulü gerekir.Bu nedenle davacının eksik iş nedeniyle tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 3-Kabul şekli bakımından; Eksik iş olarak tesbit edilen hususlar nedeniyle taşınmazdaki değer kaybı...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında bir adet fatura içeriğinde müvekkilince davalıdan satın alınan gliserin maddesinin alkid üretiminde kullanıldığını, satıma konu maddenin gizli ayıplı olması nedeniyle elde edilen ürünün bozuk çıktığını ve müvekkilinin zarara uğradığını belirterek zarara konu 14.026.76 TL.nin zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı yanca süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gibi müvekkilince satılan maddenin ayıplı olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur....

      Ayrıca ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kabul edilmiş ise de bu konuda davalının itirazları tam olarak karşılanmamış, gerekçesi açıklanmamıştır.Dosya içinde bulunan belgelerden, dava dilekçesinden davaya konu ayıplı olduğu belirtilen motosikletlerin 6 adedinin dava açılmadan önce (ayıp tespiti yapılmadan önce) tüketiciye satıldığı belirtilmiş olup, iadesi halinde bu motosikletler nedeniyle de zarara uğranılacağından bahsedilmiştir. En son alınan 07/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda ayıplı olduğu belirtilen davaya konu faturalar içeriği motosikletlerin davacı işyerinde bulunmadığı, bunların başka aküler monte edilmek suretiyle satıldığının tespit edildiği belirtilmiştir. Yine davacı iddiası ve bilirkişi tespitlerine göre fatura konusu motosikletlerde olduğu ileri sürülen ayıp bunların akülerinde bulunmaktadır. Bunun dışında başka bir ayıp ileri sürülmemiştir....

        Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; tarafların tacir olduğu, dava konusu testerenin konstrüktif olarak hatalı yapıldığı ve ayıplı olduğunun bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği, ayıp ihbarının yapıldığına ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, ayıp kullanım ile anlaşılabilecek bir ayıp olduğundan, davacı tarafın ayıp ihbarını T.T.K.’nun 23. maddesi uyarınca malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek, incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, T.B.K.’nun 223. maddesi uyarınca da alıcının, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorunda olduğu, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılacağından, ayıp ihbarının davacı tarafından belirlenen yasal süreler...

          Bu durumda; 4077 sayılı TKHK'nın yukarıda bahsedilen hükümleri gereğince, mahkemece yasal süresi içerisinde usulüne uygun bir ayıp ihbarı yapılmadığından davanın reddine karar verilmiş olmasında sonucu itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir. Ne var ki, davacılar arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığı olup, her bir davacı için ayrı ayrı tazminat talep edildiğine göre, davanın reddi nedeniyle davacılara yüklenmesi gereken vekalet ücreti, her bir davacının reddedilen maddi tazminat istemine göre ayrı ayrı hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken bu şekilde bir ayrıma gidilmeden tek bir vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2019/349 Esas KARAR NO:2021/938 DAVA :Ayıplı Mal Nedeniyle Tazminat DAVA TARİHİ:20/06/2019 KARAR TARİHİ:27/10/2021 Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ İDDİA: Davacı vekili, araba paspası imal eden müvekkilinin gerekli hammadeyi uzun süredir davalıdan satın aldığını, davacının imalat için 28/11/2018 tarih ... seri sıra nolu fatura ile davalı şirketten 23.690.000,00 KG hammadde satın aldığını ve imalatının gerçekleştirdiğini, imal edilen paspasların satıldığını ancak müşteriler tarafından ürünlerin koku yapması nedeniyle iadesinin gerçekleştirildiğini, bunun üzerine davalıya noterden ihtar çekildiğini, müşterilerin satın aldığı paspasları iade ettiğini, sektörel olarak davacının itibarının lekendiğini ve satışlarının düştüğünü belirterek şimdilik 10.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline, uğranılan ticari kayıp nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep...

            Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 2018/414 Esas, 2020/172 Karar sayılı kararı ile; " davacının araçta 300.000 km yol yaptığı tüketicinin maldan beklediği faydanın kısmende olsa gerçekleştiği, misli ile değiştirilmesi satıcı açısından güçlükler doğuracağı, ayıp oranında bedelden indirime karar verilmesi gerektiği, ayıp oranında bedelden indirime karar verildiğinden, arıza nedeniyle servise ödenen bedelin istenemeyeceği, maddi ve manevi tazminat bedellerinin ise sübuta ermediği, " gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile; 15.000,00 TL değer kaybı alacağının dava tarihi olan 11/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. İSTİNAF TALEBİ : Davacı vekili 13/07/2020 tarihli istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....

            Davacının eksik ifa olarak nitelendirdiği işlerin bilirkişi raporunda sportif tesisin kamuya ait alanda yapıldığı, yine otopark ve açık havuzun bulunduğu alanın belediyeye ait olduğu kapalı havuz ve tenis sahasının hiç yapılmamış olması hususlarının davacının satın aldığı bağımsız bölümünün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. Davacı taşınmazı 09/06/2009 yılında satın almış, 19/03/2011 tarihinde fiilen kendisine teslim edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı ayıp ihbarını dava tarihinden önce 15/04/2013 tarihinde davalıya bildirdiği ve tazminat talep ettiği anlaşılmakla yasanın 4. Maddesinde belirtilen teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmasına ilişkin ayıp ihbar süresine uymamıştır....

            UYAP Entegrasyonu