Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

02/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı T3'ten tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının davalılardan T4 aleyhine açmış olduğu tazminat davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir....

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 2011 yılında verilen ikinci kararda ise cihazın ayıplı olduğu dönemlerde her bir istasyonda üçer vardiya işçi çalıştırılmış olabileceği varsayımıyla tazminat isteminin tümden kabulüne karar verilmiş, bedel iadesi ve indirimi konusunda ise yine bir hüküm kurulmamıştır. Tarafların temyizi üzerine bu karar da Dairemizce eserin iş sahibinin kabule icbar edilemeyecek derecede kusurlu olduğunun anlaşılması nedeniyle ödenmiş olan iş bedeli belirlenerek iadesine karar verilmesi, ayıp nedeniyle işçi çalıştırılmak zorunda kalınan günlerin ise iş sahibinin dönme hakkını kullanabileceği ve ayıplı sistemin yerine yenisinin kurulabileceği sürelerin toplamıyla sınırlı olduğu kabul edilerek tazminat hesabı yapılması gerektiği belirtilerek ikinci kez bozulmuştur....

    şekilde yaptığını ispatlaması gerektiği Dava dilekçesinde her ne kadar ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin satın alma tarihi belirtilmemekle birlikte, ayıp ihbarının satın alma tarihinden itibaren iki yıllık zaman aşımına uğradığı, ayıp ihbarının zamanaşımı süresi içinde yapıldığını ispat yükünün yine davacıda olduğunu, dava dilekçesinde ayıp, ayıp ihbarı ve zamanaşımı hakkında hiçbir somut vakıa ve delil ileri sürülmediği davanın bu yönden de reddinin gerektiğini, davada haksız fiilin şartları müvekkil şirket yönünden oluşmadığını, illiyet bağının yokluğu nedeniyle de haksız fiilin şartları oluşmadığından maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkili şirkete isnat edilebilecek kusur olmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddinin gerektiğini, soyut ve mesnetsiz iddialar içeren dava dilekçesi ve ekindeki -------- raporu incelendiğinde, müvekkil şirketin satıcı konumda olmadığını ve davacı ile hiçbir ticari ilişki içinde olmadığını, davacının ticari faaliyeti...

      Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/563 D.... sayılı dosyasında tespit yaptırdığını, dairede ayıp ve eksikler bulunduğunun belirlendiğini, yazılı ve sözlü olarak ... ve yüklenici firma yetkililerine söylendiği halde bu ayıpların ve eksiklerin giderilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile eksik ve ayıp nedeniyle dairede ortaya çıkan ve mahkemece tespit edilecek bedel farkının (nesafet farkının) sözleşme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., dairede ayıp ve eksik bulunmadığını, sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, ayıp ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Davalı, ... Tolu Konut...Ltd. Şti, davanın reddini dilemiştir....

        Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/563 D.... sayılı dosyasında tespit yaptırdığını, dairede ayıp ve eksikler bulunduğunun belirlendiğini, yazılı ve sözlü olarak TOKİ ve yüklenici firma yetkililerine söylendiği halde bu ayıpların ve eksiklerin giderilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile eksik ve ayıp nedeniyle dairede ortaya çıkan ve mahkemece tespit edilecek bedel farkının (nesafet farkının) sözleşme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı TOKİ, dairede ayıp ve eksik bulunmadığını, sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, ayıp ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Davalı, ...Toplu Konut...Ltd. Şti, davanın reddini dilemiştir....

          Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/563 D.... sayılı dosyasında tespit yaptırdığını, dairede ayıp ve eksikler bulunduğunun belirlendiğini, yazılı ve sözlü olarak TOKİ ve yüklenici firma yetkililerine söylendiği halde bu ayıpların ve eksiklerin giderilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile eksik ve ayıp nedeniyle dairede ortaya çıkan ve mahkemece tespit edilecek bedel farkının (nesafet farkının) sözleşme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı TOKİ, dairede ayıp ve eksik bulunmadığını, sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, ayıp ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Davalı, Kuzu Toplu Konut...Ltd....

            -K. sayılı ilamı ile asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, bozmaya uyularak, davacı tarafın satış konusu malı 31.05.2010 tarihinde teslim almasına rağmen TTK'nun 23. maddesinde belirtilen sürede ayıp ihbarında bulunmaması nedeniyle ayıplı malı kabul etmiş sayılacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm davacı-birleşen davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava ayıplı mal satışı iddiasına dayandığı halde birleşen dava süresinde mal teslim edilmemesi nedeniyle başka yerden mal temin edilmek zorunda kalındığı ve bundan dolayı zarara uğranıldığı iddiasına dayalı olup birleşen davanın ayıp iddiası ile ilgili olmadığı açıktır....

              Bu halde, mahkemece ayıp ihbarı süresinde yapıldığından bilirkişilerden alınacak ek raporla ayıpların kabule icbar edilebilecek nitelikte olup olmadığı, eserin reddinin gerekip gerekmediği, ayıplar bu derecede önemli değilse bedelden tenzili gereken miktar ve ayıbın giderilmesi masrafları konusunda ek rapor alınıp, davalı iş sahibince ayıp nedeniyle bedelin bir kısmının ödenmesinden kaçınılmak suretiyle bedelden tenzil şeklindeki seçimlik hakkın kullanıldığı kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı ihbar bulunmadığı gerekçesiyle kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur....

                "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı davasında davalı tarafından inşa edilen ilköğretim okulu binasının 01.05.2003 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle zarar gördüğünü belirterek onarım ve güçlendirme bedeli için şimdilik 5.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı yargılamaya katılmamış, mahkemece ayıp ihbarı yapılmamış olması nedeniyle dava reddedilmiştir....

                  Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemece satış bedelinden indirilecek tutarın tespitinde hatalı değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Öyle ki satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde, "mutlak metod", "nisbi metod"ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi metod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. (Bkz. 13. HD....

                    UYAP Entegrasyonu