Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davası olup, anılan madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir....

    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle yerel mahkeme tarafından Türk Medeni Kanununun 170/1. maddesi hükmü uyarınca ayrılık kararı verilmiş bulunduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 ... içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 01.11.2011 (Salı) Boşanma sebebi ıspatlanmıştır. Dava boşanmaya ilişkindir. Taraflar arasında gerçekleşen olaylara göre, ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğunu gösteren delil ve olgular yoktur. O nedenle boşanma yerine ayrılık kararı verilmesi doğru değildir....

      Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... tarafından kusur belirlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek tarafından TMK m. 166/1 uyarınca boşanma davası, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise TMK m. 170 uyarınca ayrılık davası açılmıştır. İlk derece mahkemesince davaların kabulüne karar verildikten sonra davacı-karşı davalı erkeğin 11.11.2020 tarihinde vefat etmesi üzerine, davacı-karşı davalı erkeğin mirasçıları TMK m. 181/2 gereğince davaya devam edeceklerini bildirmişlerdir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen hüküm davacı-karşı davalı erkeğin mirasçıları ve davalı-karşı davacı kadın tarafından istinaf edilmiştir....

        ın yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan mahkûmiyetine dair Düzce Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 12.06.2012 gün ve 2012/98 Esas, 2012/260 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Kocaeli Ünivertisesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalının 07.05.2012 tarihli raporu ile mağdurenin yaşadığı olaya bağlı olarak ruh sağlığının bozulduğu belirtilmiş ise de, anne babası ayrı yaşayan mağdurenin yaşadığı olaydan önce özgül fobi, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve eşik altı ayrılık ankisiyete bozukluğu belirtileri taşıdığı, ayrılık ankisiyete...

          Davalı kadının Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı davasının açılmasından itibaren dört aylık ayrılık süresi geçmeden terk ihtarına muhatap olan kadının ortak konuta dönmesi beklenemez. Eş söyleyişle; ihtar muhatabının ihtar talep tarihinde Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı bir nafaka davasının bulunması, Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesindeki altı aylık ayrılık süresinin, dönüş için verilen iki aylık yasal bekleme süresi dışında kalan dört aylık süresini bertaraf eder ve davacının terk ihtarı sonuç doğurucu kabul edilemez. O halde; bu nitelikteki ihtara dayalı olarak da Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesi uyarınca boşanma kararı verilemez. Bu bakımdan mahkemenin davayı ret kararı hüküm sonucu olarak doğru olmakla birlikte gerekçesi isabetli değildir. Bu nedenle ret hükmünün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/son maddesi uyarınca gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

            Aile Mahkemesi'nden verilen 17.09.2012 gün ve 1193/1141 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve taktirde bir isabetsizlik bulunmadığına, Hukuk Genel Kurulu'nca zamanaşımı ve belirsiz alacak davası konusunda gerekli inceleme yapılıp karar verildiğine, dosyanın sadece katılma alacağının esasının değerlendirilmesi konusunda Daire'ye gönderildiğine, her ne kadar taraflar üç yıllık fiili ayrılık süresince bir araya gelmediklerinden boşanmalarına karar verilmiş ise de eşler arasındaki resmi evliliğin bu ayrılık süresi içinde de devam ettiği ve en son açılan boşanma davasına ait kararın kesinleşmesiyle boşandıklarından bu dönemde edinilen malların da edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerektiğine, yapılan katılma alacağına ilişkin hesaplarda ve bilirkişi raporunda...

              Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 101'nci maddesinin (3.) ve (4.) bendinde yer alan hükümlere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "geçici hukuki korumalara" ilişkin 389. maddesinde yer verilmemiş; boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin talep üzerine veya re'sen dava sırasında Türk Medeni Kanununun 169'ncu maddesi çerçevesinde aldığı tedbirler ve bu tedbirlere itiraz üzerine verilen kararlar, yasa koyucu tarafından usulün "geçici hukuki korumalarla" ilgili düzenlemesi dışında bırakılmıştır. Bu durumda, boşanma ve ayrılık davası açılınca hakimin talep üzerine veya re'sen Türk Medeni Kanunun 169. maddesi çerçevesinde alacağı tedbirler ve bu tedbirlere itiraz üzerine verilen kararlar, ancak esas hükümle birlikte temyizi kabil olup, esas hükümden ayrı ve bağımsız olarak temyiz edilemez. Bu bakımdan davacı-karşı davalının temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı koca tarafından; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve maddi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi uyarınca fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı olarak açılmıştır. Davaya dayanak yapılan ... Aile Mahkemesinin 2009/200 esas, 2010/238 karar sayılı dosyasının karşılıklı boşanma davası olduğu, her iki davanın da ret ile sonuçlandığı, kararın 6.5.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....

                  Ayrılık veya boşanma davası üzerine Türk Medeni Kanunu 169. maddesi gereğince icap eden geçici tedbirlerin alınmasına veya tedbir isteklerinin reddine dair kararlar, ancak esas hükümle birlikte temyiz edilebilir. Boşanma veya ayrılık davası üzerine bu Kanun gereğince alınabilecek geçici nitelikteki tedbir kararlarının tek başına temyizi mümkün olmayıp esas hükümle birlikte temyizi kabildir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389. ve devamı maddeleri çevresinde verilen ihtiyati tedbir kararları veya bunlara itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yolu açıktır. Temyize getirilen Türk Medeni Kanununun 169 maddesi uyarınca hükmedilmiş tedbir nafakalarına ilişkin ara karar ise bu nitelikte olmadığından, davalının temyiz isteğinin reddi gerekmiştir....

                    Türk Medeni Kanununun 168. maddesi hükmüne göre, boşanma veya ayrılık davaları, eşlerden birinin yerleşim yerinde veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde açılabilir. Gösterilen yerlerden birini seçim hakkı davayı açana aittir. Davacı, seçimini kendi oturduğu yerden yana kullandığına göre, dava doğru yerde açılmıştır. O halde, davacı, kendi oturduğu yer mahkemesinde bu davayı açabilir. Öyleyse, davalının yetki itirazının reddi ile işin esasının incelenmesi gerekirken, hatalı nitelendirme ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 24.01.2017 (Salı)...

                      UYAP Entegrasyonu