Böylece asıl davada boşanma hükmü ile ona bağlı olan yargılama giderleri, vekalet ücreti ve kadının Tüfe artış talebinin reddine ilişkin hükümler yasal istinaf süresinin sona ermesi ile usulen kesinleşmiştir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/12/2018 NUMARASI : 2018/259 ESAS - 2018/921 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; İzmir 17.Aile mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen davanın kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. maddesi gereğince; duruşma yapılmadan incelenmesine karar verilerek, HMK'nun 355. maddesi gereğince de; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak dosya incelendi, gereği düşünüldü; İDDİA : Davacı vekili 11.04.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların 2013 yılında evlendiklerini, sadece 30 gün evli kaldıklarını, davacını İzmir 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı kocanın güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği, yatak odasını ayırıp eşiyle ilgilenmediği; davalı kadının da davacıya hakaret ve tehdit içeren sözler söylediğinin anlaşılmasına göre davacı kocanın tüm, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece ayrılık kararı verildiğine göre, davalı kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının ayrılık süresinin sonuna kadar devamına karar verilmesi gerekirken, karar kesinleşince kaldırılmasına şeklinde hüküm kurulması doğru olmamıştır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/11/2021 NUMARASI : 2020/402 ESAS, 2021/749 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nın 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, tarafların boşanmalarına, 1.000,00- TL yoksulluk nafakasına 200.000,00- TL maddi 200.000,00- TL manevi tazminata, müvekkilinin kişisel ve özel eşyalarının kolluk marifeti ile müvekkiline teslimine, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dolayısıyla evlilik birliği temelinde sarsılmış (TMK m.166/1) ve eşler bu sonuca eşit kusurları ile sebep olmuşlardır. Bu yüzden, taraflardan birinin evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) hukuki sebebiyle açtığı boşanma davasında, şayet çok uzun süreli fiili ayrılık kanıtlanıyorsa boşanmaya karar verilmelidir. Bu arada, TMK'nun 166/son maddesinde belirlenen üç yıllık fiili ayrılık süre şartı da göz ardı edilmeyerek, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü için, en az üç yıl ve daha uzun süreli ayrılıkları, “çok uzun süreli fiili ayrılık” olarak kabul etmek gerekir. Eldeki davada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK m.166/1) boşanma davası açtığı, davalının cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara katılmadığı, mahkemece, fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Davalı (kadın) tarafından, aynı vakıalara dayanılarak bundan önce 12.01.2010 tarihinde "ayrılık " davası açıldığı dava sonucunda tarafların üç yıl süreyle ayrılıklarına karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçtiği ve ayrılık kararının 02.07.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Davalı, karşı boşanma davasında, boşanma sebebi olarak ileri sürdüğü olaylara dayanarak daha önce ayrılık davası açtığına ve o davada tarafların ayrılıklarına karar verilmiş olduğuna göre, ayrılık süresi sonra ermeden, ayrılığa sebep olan olaylara dayanarak artık boşanma talep edemez. Ayrılık hükmünün varlığı buna engeldir. Ayrılığa ilişkin davadan sonra boşanma talebini haklı kılan yeni bir olay iddia ve ispat edilmediğine göre, karşı boşanma davasının reddi gerekirken, bu yön gözetilmeden kabul kararı verilmesi doğru bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 170. maddesinden kaynaklanan ayrılık kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece “tarafların Yargıtayda olan kesinleşmemiş bir boşanma davasının olduğu bu aşamada davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İşbu davanın davalısı kadın tarafından açılan ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2015/592 esasında kayıtlı boşanma davasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı kadın tarafından 05.12.2013 tarihinde ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde açılmış ve görülmekte olan boşanma davasının bulunması erkeğin ayrılık davası açmasına engel değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından zina hukuki sebebine dayalı açılan davanın reddi ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-davalı erkek TMK 166/4 maddesi uyarınca fiili ayrılık hukuki sebebine dayanarak dava açmış, birleşen davada ise davalı-davacı kadın evlilik birliğinin sarsılması sebebine (TMK m. 166) ve özel boşanma sebeplerinden zina hukuki sebebine (TMK m. 161) dayanarak boşanma isteminde bulunmuş, mahkemece davalı-davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasının TMK 161. maddesinde belirtilen dava sebebinin öğrenilmesinden başlayarak 6 ay içerisinde açılmadığından bahisle hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiştir....
Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 28/03/1973 tarihinde resmi olarak evlendikleri, bu evliliklerinden, sağ 3 ergin müşterek çocuklarının olduğu, erkek tarafından asıl dava ile karşı eşin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma, kadın tarafından karşı dava ile karşı eşin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma ferilerine ilişkin talepte bulunarak dava açıldığı anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesinin 2016/1181 esas sayılı dava dosyasında açılan boşanma davasının ise reddine hükmedildiği, bu kararın da 09.02.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ret ile sonuçlanan Ankara Batı 2. Aile Mahkemesinde görülen boşanma davasının kesinleştiği tarihten, erkek tarafından 22.03.2018 tarihinde açılan işbu boşanma davası tarihine kadar kanunda öngörülen 3 yıllık süre geçmemiş olup TMK'nın 166/4 maddesi koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. Öte yandan Sincan 1 Aile Mahkemesine görülen 2010/536 esas sayılı davada ise davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden, açılmış ve ret ile sonuçlanmış bir davanın varlığından bahsedilemez. Bu durumda Sincan 1. Aile Mahkemesinde görülen ve açılmamış sayılmasına karar verilen boşanma davası, TMK'nın 166/4 maddesinde düzenlenen dava açısından reddedilmiş bir dava olarak kabul edilemez. Dava ve karşı dava açısından TMK'nın 166/4. Maddesi koşulları oluşmamıştır....