Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin tazminatlara yönelik istinaf başvuru talebi ile davalı kadının, erkeğin kabul edilen davası, hükmedilen nafakalar ve tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvuru taleplerinin İlk derece mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvuru talebi ile Davalı kadının kusur tespitine yönelik istinaf başvuru taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b-2 bendi gereğince AYRI AYRI KABULÜ ile; Nevşehir Aile Mahkemesinin 2020/917 Esas ve 2021/1087 Karar sayılı ilamının KUSUR GEREKÇESİNE ERKEĞİN KUSURLARINA İLAVE OLARAK SADAKATSİZLİK EYLEMİNİN EKLENMESİNE AYRICA İLAMIN 4....

E…….. tarafından işlemiş tedbir nafakası ile faizinin ve takip sonrasında müşterek çocuklar için 16.4.2008 tarihinden itibaren 450 TL (toplam) ve kendisi için yine aynı tarihten itibaren 200 TL tedbir nafakasının tahsilinin talep edildiği görülmektedir. Borçlunun mahkemeye başvurusu, tedbir nafakasının ilamlı takibe konu edilemeyeceği, tedbir nafakasının ilamsız takibe konu edilmesi gerekmekte olup, hüküm kesinleştikten sonra ise kesinleşen ilamla birlikte yoksulluk ve iştirak nafakası adı altında istenmesi gerektiğini, çocuklardan M……. ve K……..'in takipten önce reşit olduklarını, çocuklar için ne zamana kadar tedbir ve iştirak nafakasının devam edeceğinin açıklanmadığını, istenen faizin başlangıcı ve talep edilen nafakaların hangi aylara ilişkin olduğunun belirtilmediği gerekçeleriyle takibin iptali istemi ilişkindir....

    Davacı vekili dava dilekçesi ile davalının evi terk ederek başka bir kadınla yaşamaya başladığı, boşanma davası açtığı, davalının kandırarak boşanmadan vazgeçirdiği ancak davalının davacıya ve müşterek çocuğa bakmadığı ileri sürülerek eş için 1500,00 TL; küçük için 500,00 TL tedbir nafakası bağlanmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacı kadının asgari ücret ile çalışması nedeniyle eş için istemin reddine; müşterek çocuk için 250,00 TL tedbir nafakasının tahsili cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı MK.nun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine konunda öngörülen önlemleri alır....

      Sayılı ilamı ile aylık 200,00 TL tedbir nafakasının hüküm altına alındığını, davalının işe girdiğini, yoksulluk halinin ortadan kalktığını belirterek, mahkemece hüküm altına alınan tedbir nafakasının kaldırılmasına olmadığı takdirde bir miktar indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ise cevap dilekçesinde; ayrı yaşamakta haklı olduğundan mahkemece kendisi için tedbir nafakası bağlandığını, ayrı yaşamaya başladıktan sonra asgari ücretle çalışmaya başladığını, asgari ücretin kendisini yoksulluktan kurtarmadığını, davacı yanın ekonomik durumunun müvekkilinin ekonomik durumundan çok daha iyi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        Bu bilgiler ışığında, davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir.Başka bir anlatım ile, davacı, ayrı yaşamakta haklılık olgusunu kanıtlayamadığı gibi ayrı yaşamaya kendi kusuru ile sebep olduğundan davalıdan tedbir nafakası talep edemez. Mahkemece; davacı kadın yönünden tedbir nafakası davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmaya gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Taraflar arasındaki tedbir nafakası davası üzerine mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının açtığı Samsun 2. Aile Mahkemesi 2013/307 Esas ve 2014/171 Karar sayılı boşanma davasının kusurlu olması nedeniyle reddedildiğini, davalının ayrı yaşamı sonlandırmak için hiçbir çaba harcamadığını, tarafların ayrı yaşamaya devam ettiklerini, davalının evin ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek 1.200TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf isteminin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİ gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            ve yoksulluk nafakasını karşılayamayacağından ve davacı-karşı davalının düzenli bir işi olması sebebiyle davacı-karşı davalının tedbir-yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece 20/05/2022 tarihli ara karar ile; "İhtiyati tedbir talebin kabulü ile davalı kurumca davacıdan 'yersiz ödeme' adı altında istenen ödemenin tedbiren durdurulmasına", 15/09/2022 tarihli ara kararı ile de, Kurumun tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tedbir kararı verilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, yaklaşık ispat şartının yerine getirilmediğini, teminatsız tedbir kararı verilemeyeceğini, denetmen raporları incelenmeksizin tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür....

            Bilindiği üzere, TMK'nın 197/2.maddesinde, "birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır" hükmü düzenlenmiş olup, davacının gelirinin olması tek başına tedbir nafakasına hükmedilmesine engel bir durum değildir. Buna göre, tarafların gelir miktarları gözetildiğinde, davacı kadının yoksulluktan kurtulacak seviyede düzenli bir geliri bulunmadığı, davalının gelir durumunun davacıya göre çok daha iyi olduğu anlaşılmakla, yerel mahkemece TMK'nun 197.maddesi gereğince, davacı kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde her hangi bir yanlışlık bulunmadığından, davalı vekilinin bu yönlerden istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir....

            UYAP Entegrasyonu