Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime esas azamî kazancını geçemez.” yönündeki hükmü doğrultusunda; yurtdışı hizmet borçlanması yapmak suretiyle kazanılan hizmetlerde prime esas kazançların belirlenmesi için borçlanılan prime esas gün sayısı yurt dışında fiili olarak çalışmanın geçtiği aylara mal edilecek, “günlük borçlanılan tutar :borçlanma bedelinin ödendiği tarihteki günlük prime esas kazanç alt sınır tutarı” formülü ile elde edilecek oran, fiili çalışmaların geçtiği ayın asgari prime esas kazancı ile çarpılarak bulunan tutar, ilgili ayın prime esas kazancı kabul edilecektir. Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime esas asgari kazancının altına inmeyeceği gibi azami kazancını da geçemeyecektir....

Bu durumda, 5510 sayılı Kanunun 42'nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın Kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir....

    Bu durumda, 5510 sayılı Kanunun 42'nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın Kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir....

      Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 23.01.2006 gün ve 2005/246 Esas 2006/2 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanıklar müdafileri ve sanık ... tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Oluşa, dosya içeriğine ve kabule göre, mağdure ...’ı telefonla arayıp onunla para karşılığında cinsel ilişkiye girme hususunda anlaştıktan sonra, sanık ...’in kendi idaresindeki araçla, yanında ... ve sanık ... da bulunduğu halde geceleyin 01.20 sıralarında onunla buluşup Dikmen Vadisi’ne gittikleri, burada sanık ...’ın mağdureyi kemerle bağlamaya, ...’ın ise onun ağzını bantlamaya çalıştığı, sanık ...’in diğerlerini araçtan gönderip araçta mağdureyle kaldıklarında aracın arka koltuğunda onunla cinsel ilişkiye gireceğini söyleyip soyun dediği, mağdurenin istemediğini belirtmesi üzerine cinsel organını onun ağzına soktuğu, bir müddet sonra diğer ikisinin araca tekrar geldikleri ve...

        Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle, davalı kurumdan davacı hakkında yapılan ikinci karar işlemi ile bağlanan aylıkta esas alınan tüm verileri içeren davacının tahsis dosyasının celp edilmesi, sonrasında ise, 2015 yılında yersiz ödemeye esas dayanak verilerin ve aylık hesabına ilişkin tüm verilerin belirlenmesinden sonra yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenmesi ve Kurumca yapılan işlemin yerinde olup olmadığı ile davacının 12.03.2006 tarihli talebi gereğince günlük 3,5 USD dolar esas alınarak kazançlarının belirlenmesinden sonra, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

          Hükmen ret istemli davada terekenin borcu, terekenin alacaklılarının kimliği konusunda açıklama yaptırılarak davanın alacaklılara yöneltilmesi, taraflara delil bildirme olanağı sağlanması, terekenin aktif ve pasifinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Somut olayda; müteveffa Orhan Koç'un 26/01/2020 tarihinde vefat ettiği ve davanın ise 04/08/2020 tarihinde, 3 aylık süreden sonra açıldığı, (kural olarak mirasın yasal red süresinin 06/04/2020 tarihinde dolduğu ancak, Covid-19 salgını nedeniyle 7226 Sayılı Kanunu ile Geçici 1....

          Sözleşmede aylık kira bedeli 700 TL olarak belirlenmiştir. Uyuşmazlık davalı kiracının stopaj ödemesi olarak 60 TL'sını kira bedelinden düşmekte haklı olup olmadığı noktasındadır. ... 7. İcra Hukuk Mahkemesi nin 2011/1566 Esas sayılı dosyasının incelenmesinden tarafların aynı olduğu ve davacı kiraya verenin 20/02/2007-20/03/2011 tarihleri arasında aylık kira bedelinin 60 TL eksik yatırılması nedeniyle itirazın kaldırılması talebinde bulunduğu, Mahkemece aylık kira bedelinin 700 TL brüt, 640 TL net olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın 23.12.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/1566 Esas sayılı kesinleşmiş kararı ile aylık kira bedeli 640 TL olarak belirlenmiş olmakla, Mahkemece bu karar dikkate alınmadan aylık kira bedelinin 700 TL olarak kabul edilerek itirazın kaldırılması ve tahliye kararı verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır....

            Bu durumda, 5510 sayılı Kanunun 42'nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın Kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir....

            TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: 213 sayılı Vergi Usul Kanununa 4008 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesiyle eklenen mükerrer 227 nci maddesinin 2 nci fıkrasında, Maliye Bakanlığı'nın vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlamaya, bu uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu öngörülmüştür....

              Taraflar arasındaki uyuşmazlık, öncelikle, davanın 1 aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ve sonrasında, iş sözleşmesinin feshinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır. Feshin geçerli nedene dayandığı konusunda ispat külfeti davalı işverene aittir....

              UYAP Entegrasyonu