Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davayı gören mahkeme davanın sadece alacağa münhasır kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı veremez.Tahliye isteminin ret edilmesi görevli mahkemenin belirlenmesi yönünden sonuca etkili değildir. Görevin dava dilekçesindeki talepler esas alınmak suretiyle belirlenmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.10.1972 gün ve 1969/3-1163 Esas,1972/862 karar sayılı ve 15.10.2008 gün ve 2008 / 6-617-627 sayılı kararları da bu yöndedir. Anılan maddenin açık hükmü karşısında mahkemenin görevsizlik kararı vermesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarda ( 1 ) No'lu bentte yazılı nedenlerle tahliyeye ilişkin hüküm kısmının ONANMASINA, yukarda ( 2 ) No'lu bentte yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine ilişkin hüküm kısmının BOZULMASINA,onanan kısım için temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 1.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Gerçekten, Bozup ortadan kaldırma ve yeni hüküm tesisine ilişkin Daire kararının yazımında; kararın gerekçe kısmında “...davacının kıdemine ve fesih nedenine göre mahkemece işe başlatmama tazminatının 6 aylık ücreti olarak belirlenmesi gerekirken davacının 7 aylık ücreti tutarında belirlenmesi doğru bulunmamıştır. Bu tazminatın davacının 6 aylık ücreti oranında belirlenmesi dosya içeriğine uygun düşecektir.” yazıldığı halde hüküm kısmında “...3.Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminattın miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,” yazılarak maddi hata yapıldığı açıktır. Hal böyle olunca, maddi yanılgının düzeltilmesi gerektiği ortadadır....

      Dosya kapsamında bulunan SGK kayıtlarına göre davacının davalı yanındaki toplam hizmet süresinin toplam 8 yıl 4 ay 25 gün olduğu, mahkemece işe başlatmama halinde ödenecek tazminatın davacının 5 aylık ücreti tutarında belirlenmesinin yerinde olduğu, her nekadar davacı vekilince mahkemece hükmedilen tazminat miktarının az olduğu, 8 aylık ücreti tutarında tazminat belirlenmesi gerektiği iddia edilmiş ise de, davacının hizmet süresi nazara alındığında mahkemece verilen kararın yerinde olduğu, yine hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının süreklilik arzeden yardımlar nazara alınarak aylık giydirilmiş ücretinin tespitinin yerinde olduğu anlaşıldığından taraflar vekillerinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK'nun 353/1.b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. HÜKÜM :Yukarıda açıklanan sebeplerle; 1- Hakkında istinaf başvurusunda bulunulan Ankara 47....

      Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece mevzuatın lafzı ele alınmış, yorum gerekliliği yerine getirilmemiştir.'' gerekçeleri ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. C....

        İş Mahkemesinin 2013/1260 Esas sırasında dava açtığı ancak 6552 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak istemesi üzerine 25.03.2015 günü davanın feragat nedeniyle reddedildiği, 22.10.2015 onay tarihli karar ile 01.07.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı ancak daha sonra 10.11.2015 tarihli düzeltme kararı ile aylık başlangıcının 01.07.2012 olarak düzeltildiği, davacının 02.01.2017 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanmasından sonra mal etme işleminin hatalı olduğunu belirterek Kurum işleminin ve aylık miktarının düzeltilmesini talep ettiği, ancak kurumun 20.01.2017 tarihli cevabı ile davacının isteğini reddettiği anlaşılmaktadır....

          Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve ..." ibaresinin iptaline karar verilmiş ve kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi hükme bağlanmış olup, anılan iptal hükmü 05/06/2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 19/06/2010 tarih ve 27616 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01/06/2010 tarihinde yürürlüğe giren 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 14. maddesiyle değişik 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kanunu'nun 89. maddesinin birinci fıkrasında; "Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 4. maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir....

            İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 30/05/2023 NUMARASI : 2022/151 ESAS, 2023/144 KARAR DAVA KONUSU : Tespit (İşe İade İstemli) KARAR : Yukarıda bilgileri yazılı bulunan kararın istinaf yolu ile incelenmesini davalı vekilinin yasal süre içerisinde istemesi üzerine, düzenlenen rapor ile dosyadaki tutanaklar ve belgeler okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 11.01.2022 tarihinden 24.06.2022 tarihine kadar çalıştığını, akdin feshine ilişkin işverence herhangi bir sebep gösterilmediğini, feshin son çare olma ilkesine uyulmadığını, davacının asgari ücret ile çalıştığını, en son aldığı prime esas kazanç tutarı 4.003,20 TL olduğunu, yapılan feshin geçersizliğinin tespitine işe iadesine, boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık ücreti ile sosyal hakları ve iade kararına uyulmadığı taktirde 8 aylık işe başlatmama tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Somut olayda, izinle çıkarak ... Vatandaşlığını kaybeden davacının, 28.12.2012 günlü borçlanma başvurusu, talep tarihinde ......

              Maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir....

                Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mirasın reddi istemine ilişkindir. ...18. Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın üç aylık hak düşürücü süreden sonra açıldığını davaya Ahkamı Şahsiye davalarına bakmakla görevli sulh hukuk mahkemesi tarafından bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. .... 4. Sulh Hukuk Mahkemesince ise davanın yasal dayanağı TMK'nın 605/2. maddesinde düzenlenen mirasın hükmen reddine ilişkin olduğunu 23.12.1942 gün ve 24/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca husumetin alacaklılara yöneltilmesi ve görevli mahkemenin değere göre genel görev hükümleri dahilinde belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 21....

                  UYAP Entegrasyonu