Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden, mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK'nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır. Somut olayda; taraflar arasındaki mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 28.09.2018 tarihinde sona ermiştir. Davacı taraf 11.03.2019 tarihinde banka havalesiyle davalının borcunu ödediği ve ödediği bu borca ilişkin talepte bulunduğuna göre, bu tarih mal rejiminin tasfiye tarihinden sonraki bir tarih olduğundan, bu alacak-borç ilişkisi nedeniyle taraflar arasında 4721 sayılı TMK'nun mal rejiminin tasfiyesine ilişkin mal rejimi hükümleri uygulanmaz....
Uyuşmazlık ve hüküm * eşler arasındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak ve kişisel mal kapsamında kalan eşyalar nedeniyle aynen iade, olmadığında bedellerinin tahsili istemine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararının 3. maddesi gereğince inceleme görevi Yargıtay *8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay *8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.13.04.2009 pzt....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada Konya 1. Aile ile 4. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 18.04.2003 tarihinde açılan evli olan taraflar arasındaki taşınmaza yönelik katkı payı nedeniyle alacak istemidir. T.M.Y.’nın 226. maddesinde “her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.”...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada ... 27. Asliye Hukuk ve 5. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 15.01.2003 günlü dilekçesinde davalı eşinden katkı payı nedeniyle alacak ve tazminat talep etmektedir. T.M.Y.’nın 226. maddesinde “her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.” T.M.Y.’nın 227. maddesinde “eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık olmaksızın katkıda bulunmuşsa tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiyesi sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıcındaki değeri esas alınır.”...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ : UŞAK İCRA MAHKEMESİ Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık ...’ın beraatine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: İİK’nun 74.maddesindeki “Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, sanığın 27.08.2007 tarihli mal bildiriminde borca yetecek kadar mal bildiriminde bulunmasının sadece sanığın başka mal, kazanç ve haklarını bildirme zorunluluğunu ortadan kaldırmakla birlikte mal beyanının...
Bu halde davacı vekiline, hangi mal varlığından ne miktarda hangi alacak talebinde bulunulduğu yönünde süre verilmeden yazılı şekilde tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı tarafın talebi, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup bu halde mahkemece öncesinde tesis edilen ihtiyati tedbire ilişkin ara kararlarının HMK. 396. madde kapsamında değerlendirilmesi de mümkün bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davada ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi ve ...10. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, boşanma davası devam eden eşler arasında kişisel mal olduğu iddia edilen altın bileziklerin bedelinin davalıdan tahsili istemine ilşkindir. Aile Mahkemesince, talebin borç olarak verilen eşyanın bededlinin davalıdan tahsili istemine ilşkin olduğu ve uyuşmazlığın Borçlar Kanununa dayalı olması nedeniyle genel mahkemelerde görülmesi gerektiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesin ise, talebin 4721 sayılı TMK 226/1 gereğince kişisel mal isteğine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....
Davalı vekili, taraflar arasındaki 18/09/2010 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi gereğince davalıya vadeli mal verileceğinin kararlaştırılmadığını, davalının vadeli mal alım talebinin müvekkili tarafından kabul edilmediğini ve davacının peşin mal alım talebi olmadığından davalının sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, haksız fesih nedeni ile davalının ödemesi gereken cezai şart alacağının ve eksik mal alımı nedeniyle davalının ödemesi gereken kar mahrumiyet bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, bunun dışında dava dışı ... Gaz A.Ş. nin davalıdan olan alacağının müvekkiline temlik edildiğini, belirtilen alacaklarının tahsili için teminat mektubunun haklı olarak nakde çevrildiğini, buna rağmen müvekkilinin davalıdan bakiye alacağı olduğunu, bakiye alacak haklarını saklı tuttuklarını savunarak davanın reddini istemiştir....
Dava konusu aracın henüz 39.500- km'de turbo arızası verdiği düşünüldüğünde aracın turbo kısmının GİZLİ AYIPLI olduğunun kabulü gerekir. Dava konusu aracın geçmişinde hasar olmaması ve bakımların da bizzat davalı şirket tarafından süresinde yapıldığı göz önüne alındığında turbo arızasının kullanımdan kaynaklı olamayacağı ve ÜRETİMDEN KAYNAKLI GİZLİ AYIPLI olduğunun kabulü gerekir. Araçtaki üretimden kaynaklı ve gizli ayıp niteliğindeki turbo arızasının davacı tüketici tarafından anlaşılması mümkün olmadığı gibi ancak kullanım sonrası zamanla ortaya çıkacağı göz önüne alındığında gizli ayıbın davacı tüketiciden hile veya ağır kusur ile gizlendiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 19.H.D. 2003/1215 E., 2003/10021 K. Sayılı kararında da; "........
Taraflar 16.10.1991 tarihinde evlenmiş, 20.07.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 02.04.2012 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK'nun 225/2.m.) Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM'nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK'nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.). Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (HMK'nun 31.md.). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Bu davaların çözüm yeri 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi gereğince Aile Mahkemeleri'dir....