WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamada eksik ve ayıplı işlerin dava tarihi itibariyle serbest piyasa bedelleri de gözönünde tutularak hesaplanması sebebiyle denetime elverişli ve gerekçeli rapor esas alınarak eksik ve ayıplı iş bedeline hükmedilmesinde aykırılık bulunmadığından davalının bu yönlü istinafı yerinde değildir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde yerel mahkemenin, tahsiline karar verilen ayıp giderim bedeline ilişkin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; satılanın ayıplı olması malvarlığı zararı dışında davacının kişilik hakkına haksız saldırı da teşkil etmemektedir....

O halde mahkemece dairenin olay tarihindeki arsa hariç serbest piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenecek yapım bedeline hükmedilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek Bayındırlık Bakanlığının birim fiyatlarına göre yapılan hesaplama gereğince hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 3-Davacı ,davalılar tarafından ayıplı olarak inşa edilen ve 17.8.1999 tarihli depremde yıkılmış olması nedeniyle kullanılamaz hale gelen konut ve konuttaki eşyalar nedeniyle tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece bilirkişi raporuna göre belirlenen dava konusu binanın değeri ve eşyaların bedelinden BK’nun 43.maddesi gereğince % 35 oranında hakkaniyet indirimi uygulanmak suretiyle hüküm kurulmuş ise de olayda hakkaniyet indirimi uygulanarak hüküm kurulması mümkün değildir....

    - K A R A R - Asıl dava, ayıplı ürün satışı iddiasına dayalı tazminat davası; karşı dava ise satılan ürün bedellerinin tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. Davalı-karşı davacı vekili, satılan ürünlerin ayıplı olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davacı-karşı davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, davalının basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek kendilerini zarara uğrattığını bildirerek karşı davanın reddini istemiştir....

      Davalı ... cevabında, kendilerine husumet düşmeyeceğini, ayıplı ve eksik imalatlarla ilgili olarak yasal sürede ihbarda bulunulmadığı için davacının talepte bulunamayacağını, öte yandan yüklenici konumunda olan diğer davalıların eksik ve ayıplı imalatları ile noksanlıkların giderilmesi için davalılar nam ve hesabına 3.kişiye ihale edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Davalılar ... İnşaat Ltd. Şti. ve ... inş. Ltd. Şti. davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davacı konutundaki eksik ve ayıplı imalat bedeli 7.725,00 TL’nin ve ortak yerlerdeki eksik ve ayıplı imalat bedeli 269,27-TL’nin davalılardan tahsiline, kapalı yüzme havuzu nedeniyle konut değerindeki düşme nedeniyle 14.625,00 TL’nin davalılar ... Ltd. Şti ve ......

        Sonuç itibariyle incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı tarafça davalıdan 505 adet sensörlü doldurmalı sprey dispanser satın alındığı ve bunlardan 307 adedinin ayıplı çıkması nedeniyle davalı tarafça geri alınarak ücret iadesinin yapıldığı, kalan 198 adet ürünün ücret iadesinin yapılmaması nedeniyle ayıplı teslim edilen ürünlere yönelik kısmi bedel, ayıplı ifa nedeniyle uğranılan maddi zarar, kâr kaybı ve ticari itibar kaybı talepleriyle eldeki davanın açıldığı görülmüştür....

          Şirketi ile de 26.07.2007 tarihli götürü bedelli sözleşmeler akdedildiğini, dava dışı konut alıcısı olan 567 kişi tarafından Kocaeli Asliye Hukuk Mahkemelerinde eksik ve ayıplı imalatlar nedeniyle açılan davalarda hüküm altına alınan alacakların Kocaeli İcra Dairelerinde takibe konulduğunu, müvekkilinin hüküm altına alınan tutarlar ve harçlar için toplam 1.965.945TL ödediğini, davalıların müşavir ve yüklenici olarak eksik ve ayıplı işlerden sorumlu olduklarını öne sürerek 1.965.945 TL'nin icra dosyalarına yapılan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

            DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tüketicinin ayıplı konut satışı sebebiyle açtığı maddi tazminat istemidir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır. Mahkemece, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, karar davalı tarafça vekalet ücreti yönünden istinaf edilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'nin 7. maddesinin 2. fıkrasında "Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur." düzenlemesi bulunmaktadır....

            Gelinen noktada; ortada iskana elverişli bir konut bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmeye konu bağımsız bölüm belirtilen haliyle ayıplı olup, ortada kullanımdan kaynaklanan bir ayıp yoktur. Sonuç olarak; davacı taraf söz konusu ayıplı ifa nedeniyle 6502 sayılı Kanun kapsamında seçimlik haklarını kullanabilecektir. 6502 sayılı TKHK'nın 11.maddesinde ayıplı maldan dolayı tüketicinin seçimlik hakları sıralanmış, 11.maddenin 6.fıkrasında ise; "Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir." şeklinde düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu aşamada, müspet ve menfi zarar kavramlarına ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır....

            Davalı davanın reddini dilemiştir Mahkemece, 9.500,00 TL'nin 29.02.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkintalebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, davalıdan satın aldığı aracın kaza nedeniyle pert olduğunu, bu durumu kendisinin aracı 3. kişiye satışı sırasında öğrendiğini, aracın ayıplı olduğunu iddia ederek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı itibariyle davacı ...'un 28.10.2013 tarihli araç sözleşmesi ile 24.000,00 TL bedelli, 2010 model ... marka ......

              Davacı tarafın manevi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede; davaya konu aracın üçüncü kişiye satışı sırasında ticari itibarlarının zedelendiği iddia edilmiş ise de aracın ayıplı olmaması ve davacının satış sırasında ticari itibarının zedelendiğini ispata yarar delil sunmaması nedeniyle manevi tazminat talebinin şartlarının oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır. ---tarihli ihtarname ile temerrüdün oluşması, tarafların tacir olması ve davanın ticari işletmeleri ile ilgili olması nedeniyle ---- tarihinden itibaren avans faizi işletmek gerektiği kanaatine varılmıştır. Tüm dosya kapsamından;--- plakalı aracın satış bedelinden--- indirilmesi gerektiği, indirilen bedele ---- tarihinden itibaren avans faizi işletmek gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen reddine ve manevi tazminat yönünden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu