Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, tehdit ve hile iddiasına dayalı davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, dava konusu taşınmazın satışının gerçek olduğunu, iddiaların doğru bulunmadığını, davacının muvazaaya dayalı iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, noterde yapılmayan satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının kredi sözleşmesi gereğince ödemesi gereken taksitleri ödemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmaz temlikinin hile ve tehdit sonucu olduğu iddiasının ispat edilemediği gibi davanın temlikten itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürede de açılmadığı, davacının kredi sözleşmesine dair yükümlülüklerini de yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

    Davalı, ayıp iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm,taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dava, ayıp iddiasına dayalı olarak, satın alınan taşınmaz bedelinin indirilmesi istemine ilişkindir. Davacının, davalıdan bir daire satın aldığı ve dairenin davacıya teslim edildiği uyuşmazlık konusu değildir. 4077 sayılı Kanunun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır....

      KARAR Davacı, davalılardan 1728 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki B blok zemin+çatı bağımsız bölümü satın aldığını, satış bedelini eksiksiz ödemesine rağmen, davalıların taşınmazın eklentilerini tam ve kusursuz şekilde teslim etmediğini, taşınmazın ayıplı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, eksik iş bedeli olarak 1.000,00 TL ve değer fark olarak 100,00 TL'nin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, 22.01.2010 tarihinde satın aldığı taşınmazın ayıplı olduğunu ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar, ayıp ve eksik bulunmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir....

        KARAR Davacı 3. kişi vekili, dava konusu taşınmazın 11/208 oranındaki hissesini takip dosyasında haciz konulmadan önceki bir tarihte taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle takip borçlusundan satın aldıklarını ve tapuya bu konuda şerh verildiğini, bu tarihten sonra kayıt maliki borçlunun borcundan dolayı konulan haczin yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek taşınmaz hissesine konulan haczin kaldırılmasını istemiştir. Davalı alacaklı vekili, haciz tarihinde, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olduğunu haciz işleminin hukuka uygun olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu edilen taşınmaz payı üzerindeki satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh tarihinin 27/06/2012, takip dosyasında tesis edilen haciz tarihinin daha sonraki bir tarih olan 26/09/2012 tarihi olduğu, bu durumda, satış vaadi şerhinden sonra konulan haczin sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          tespit edilemediğinin bildirildiği, bu haliyle davacının ayıp iddiasına dayalı olarak alacak talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355/1 maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin olarak yapılan incelemede; Dava, ayıplı araç satışı iddiasına dayalı ayıp oranında satış bedelinden indirim, yoksun kalınan araç kira bedelinin tahsili ve araç üzerindeki mülkiyeti muhafaza kaydının terkini talebine ilişkindir....

            Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekir.(Yargıtay 13.HD 2016/24321 E.-2019/12195 K) Davacılar eksik ifa ve ayıp iddiasına dayalı tazminat talebinde bulunmaktadırlar....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, motorlu taşıt satış sözleşmesinden kaynaklanan araçta gizli ayıp bulunduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir. Davacı şirket ile davalı şirket arasında ... 60.Noterliğinin 11.09.2019 tarih ve ... yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile, 2016 model, ... marka C 200 D tipindeki ... plaka sayılı oto 165.200.-TL bedel ile davalı tarafından davacıya satılmıştır. Aracın satış işleminin yapılmasından sonra dava konusu aracın daha önce 36.440.-TL hasar kaydının oluştuğu kazaya karışmış olduğu öğrenildiği, dava konusu aracın bu nedenle ayıplı olduğu, aracın satışı sırasında gerçek değerinin altında satışı yapılmak zorunda kalındığı beyan edilerek uğranılan zarar nedeni ile şimdilik 3.000.-TL zararın satış sözleşmesinin kurulduğu tarih dikkate alınarak işletilecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınması talebi ile iş bu dava açılmıştır....

              " savunulduğu ve dosya kapsamında aracın noter satış bedelinden daha yüksek miktarla satıldığına dair bir kabulün bulunmadığı gibi, tam tersine davalı vekilinin 02/05/2019 tarihli dilekçesinde açıkça, "davacının aracın satış bedelinin noter satış bedelinden yüksek olduğuna ilişkin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını" bildirdiği ve davalı tarafça süresinde verilen cevap dilekçesi ile açıkça, "davacı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığına" dair savunma yapıldığı anlaşılmaktadır....

              Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Ancak, satış vaadi sözleşmesine dayanan tarafın (davacının), satış vaadinde bulunan kişiye (... ... ) ve sonrasında davalıya taşınmazı temlik eden kişiye karşı da satış vaadi sözleşmesinin geçerliliğini kanıtlaması gerekeceğinden ... ve ... da davada yer alması gerekmektedir....

                UYAP Entegrasyonu