, ikramiye alacağı, yol parası, yemek parası, eğitim yardımı, çocuk parası, asgari geçim indirimi, fazla çalışma ücreti, fazla sürelerle çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin alacağı, ilave tediye alacağı, kıdem tazminatı, bakiye süre ücret alacağı, cezai şart alacağı, manevi tazminat, gece vardiyası zammı, yarım ücret alacağı, iş arama izni ücreti, fazla sürelerle çalışma ücreti, prim alacağı, işe iade sonrası boşta geçen süre ücreti, işe almama tazminatı, sendikal tazminat toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan tazminat, transfer ücreti gibi 28 adet ilgili ve ilgisiz tüm kalemlerin yazılmış olduğu, bu kadar alacak kalemlerine rağmen kendisine yapılması öngürülen ödemenin ise 10.000,00 TL olduğu; bu hali ile on yıla yakın bir süre çalışan müvekkil yönünden ilgili tutanağın gerçek bir iradeyi yansıtmadığını, yine ilgili anlaşma tutanağının telekonferans yöntemi ile gerçekleştirilmesine ilişkin bir düzenlemenin 6325 sayılı Kanun'da düzenlenmediğini...
Ancak; Dava konusu taşınmaza el atılma tarihi tespit edilip, ... Belediye Başkanlığının Kuruluş tarihi olan 30 Mart 2014 tarihinden önce el atılmış olduğunun tespiti halinde, el atan idarenin ... Belediye Başkanlığı olması nedeniyle bedelin Büyükşehir Belediye Başkanlığından, el atma tarhinin 30 Mart 2014 tarihinden sonra olduğunun tespiti halinde sorumluluğun ... Belediye Başkanlığına ait olduğu gözetilerek bedelin İlçe Belediye Başkanlığından tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 18/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacağı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir....
Ancak; 1-Dava konusu 44 parsel sayılı taşınmazdaki yapının yaşı tespit edilerek, irtifak hakkı tesis edilmek suretiyle el atılma tarihinden sonra yapıldığının anlaşılması halinde, değer düşüklüğünün hesaplanmasında bina değerinin eklenemeyeceğinin gözetilmemesi, 2-Dava konusu taşınmazların yenileme ile oluşan tapu kayıtları getirtilip bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 12.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yargılamaya konu somut olayda, müştekiye gönderilen mesaj içerikleri ve mesajların atılma tarihleri dikkat alındığında sanığın sırf huzur ve sükunu bozma kastıyla süreklilik arz eden bir eyleminin bulunmadığı, dolayısıyla atılı suç yönünden ısrar öğesinin oluşmadığı gözetilmeden hatalı değerlendirmeyle mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı, sanık ...’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25/09/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
TARAFLARCA İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararında Ulusal genel bayram tatil alacağı ve fazla çalışma alacaklarının reddine hükmedildiğini, yerel mahkemenin hükmünün kanun hükümleri ve Yargıtay içtihatları gözetilmeden, yeterli tahkikat yapılmadan salt gerçek çalışma süresini yansıtmayan Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına dayanarak kurulduğunu, mahkeme kararı, uyuşmazlık arz eden noktalar aydınlatıldıktan sonra, hukuken kabul edilebilir delillere ve gerekçelere dayanması gerektiğini, bir davada, davayı aydınlatma ödevi mahkemenin en önemli yükümlülüklerinden biri olduğunu, yerel mahkemece fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacağı tazminatı konusunda yaptığı değerlendirmede, taraflarınca dinletilen tanıkların davalı nezdinde sigorta kaydı bulunmadığı gerekçesiyle bu alacak kalemlerine yönelik taleplerini reddettiğini, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı nezdinde çalışmakta iken...
kıdem tazminatının ödenmediğini, davacının aylık ücretinden haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan kesintiden kaynaklanan aylık ücret alacağı bulunduğunu, davacının hak etmiş olduğu yıllık izinlerini tam olarak kullanamadığından yıllık izin ücreti alacağı mevcut olduğunu; fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, işçilik alacaklarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
bulunmadığı sonucuna varıldığı; tanıkların beyanları ve davacının talebi dikkate alındığında davacının hafta için 5 gün 08:00–17:00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenme düşülerek 37,5 saat ve cumartesi günü 08:00–14:00 saatleri arasında 0,5 saat ara dinlenme düşülerek 5,5 saat olmak üzere haftalık toplam 43 saat çalıştığı ve bu şekilde haftalık yasal 45 saatlik çalışma süresini aşan fazla mesai yaptığını kanıtlayamadığı anlaşılmakla fazla mesai alacağı bulunmadığı sonucuna varıldığı'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma Hüküm : TCK'nın 297/1, 297/1-son, 43/1, 53, 58. maddeleri uyarınca mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak; 1- Sanığın uyuşturucu maddeyi 09.10.2012 - 13.10.2012 tarihleri arasında cezaevinden izinli olarak çıktığında kullandığını savunması karşısında 27.11.2012 ve 11.12.2012 tarihli raporlarla tespit edilen uyuşturucu etken maddenin vücuttan atılma süresi nazara alınarak sanığın izinde bulunduğu dönemde kullanmış olup olmayacağı yönünden Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi, 2- Kabul ve uygulamaya göre de; a- Sanığın Gaziantep Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunduğu, cezanın infazı sırasında Gaziantep Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce uyuşturucu testi için Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesine sevkinin yapıldığı, 27.11.2012...
Ağır Ceza Mahkemesinin 26.02.2016 tarih, 2014/100-2016/37 sayılı kararında davacının beraatine karar verildiğini, kararın 21.10.2016 tarihinde kesinleştiğini, davacının bu davaya dahil edilmesi sonucunda önü kesilerek yükselmesine engel olunduğunu, yargılama sürecinde ordudan atılma tehlikesi yaşadığını, gözaltı kararı sonrasında teşhir edildiğini, gazetelerde çıkan haber ve yorumlarda hakkında kötü ifadeler kullanıldığını, ordudan atılma endişesi yaşadığını, yargılama sürecinde üzüntüleri nedeniyle hastalanıp tedavi görmek zorunda kaldığını belirterek uğradığı manevi zarar nedeniyle uğradığını belirterek 1.000.000,00 TL manevi tazminatın 06.07.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle beraber davalı hazineden tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. 2....