eklenmesi gereken belgelerin dava dilekçesine eklenmediğini, müvekkilinin tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararının verildiği duruşmada hazır olmadığını, bir vekil ile de temsil edilmediği halde diğer ortakların imzaladığı tutanak ile sorumluluk altına sokulduğunu, kararının tenfizi talep edilen yabancı mahkeme tarafından herhangi bir yargılama yapılmadığını, müvekkilinin yokluğunda savunma hakkı ihlal edilerek karar verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir....
Davada, vasiyetnameye konu taşınmazın vasiyet alacaklısı davacı adına tescili, vasiyetnamenin tenfizi talep edilmektedir. Hemen belirtelim ki; Hukuk Genel Kurulu'nun 13.02.1991 gün, 648-65 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar, bir ayni hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesi'nce açılan vasiyetnamenin, TMK.nun m.595 ve izleyen maddelerinde (MK.nun 535 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliği işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir. Diğer bir anlatımla "Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tesbitinden ibarettir. Bu tesbit başlı başına ayni bir hakkın geçirimini sağlamaz....
Vasiyetnamenin tenfizi ve taşınmazın lehine vasiyet edilen davacı adına tescili için vasiyetnamenin açılıp okunması, tüm mirasçıların vasiyetnameyi itirazsız kabul etmesi veya 1 yıllık hak düşürücü süre içinde vasiyetnamenin iptali ya da tenkis davası açılmış ise sonucunun beklenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Vasiyetnamenin tenfizi davasında öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı araştırılarak vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihi şerhini içerir onaylı sureti ilgili mahkemeden getirtilerek dava dosyası içerisine konulmalıdır....
Davalı ... tarafından açılan vasiyetnamenin tenfizi davasına karşı ....24.01.2011 tarihli cevap dilekçeleri ile aynı zamanda vasiyetnamenin iptali için karşı dava açmışlardır. Davacı.....n ise 24.02.2011 tarihinde....ye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/91 Esas sayılı dosyası ile ayrı bir vasiyetnamenin iptali davası açılmıştır. İş bu dava, davalı ... tarafından açılan vasiyetnamenin tenfizi davası ile birleştirilmiştir. Mahkemece, 13.05.2014 tarihli karar ile; vasiyetnamenin tenfizi davasının reddine, karşı davanın ve birleşen davanın kabulü ile .... Noterliğinin 05.07.2001 tarih ve 02141 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde vasiyetnamesinin iptaline karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Dairemizin 10.02.2015 gün ve 2014/15744 Esas- 2015/1996 Karar sayılı ilamı ile " somut olayda; hem vasiyetnamenin tenfizi davası, hem de vasiyetnamenin iptali davaları, aynı mahkemede ve aynı dava dosyasında birlikte görülmüştür....
Vasiyetnamenin tenfizi davasında öncelikle vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihli şerhini içerir onaylı sureti getirtilerek, dosya içine konulması gerekir....
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden asıl dava vasiyetnamenin iptali ve tenkis, birleştirilen dava ise vasiyetnamenin tenfizi isteğine ilişkindir. Mahkemece asıl dava açısından vasiyetnamenin iptali istemi kesin hüküm gerekçesi ile reddedilmiş, tenkis istemi açısından ise araştırma yapılmakla birlikte olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Birleştirilen davaya gelince vasiyetnamenin tenfizi talebinin kabul edilmesine rağmen iptal tescil bakımından her hangi bir hüküm kurulmamıştır. Bilindiği üzere; kesin hükmün oluşması için önceki dava ile sonraki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekir. Ne var ki somut olayda; önceki davada (... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/400 Esas, 2009/107 Karar) taraf olmayan davacılar da bulunmaktadır. Bu nedenle kesin hükümden bahsedilemeyecektir....
Ayrıca, yabancı mahkeme ilamının tenfizi için kesinleşme dava şartı olduğundan öncelikle kararın usulüne uygun kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, davacı vekiline karar tebliğine dair belgeleri veya karar tebligat bilgilerini sunmak üzere imkan tanınması gerekmektedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 02/04/2018 tarih 2016/12408 E. 2018/2272 K.). Tenfizi talep edilen ilamda "işbu suret kesinleşmiş ve icra kabiliyeti vardır" ifadesi yer almakta ise de karara karşı kanun yolu bulunup bulunmadığı, kararın taraflara tebliğ edilip edilmediği, kesinleşmenin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece davalıya eksikliklerin tamamlanması için kesin süre verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gibi ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından kesin süreye riayet edilmediğinden tenfizi talep edilen ilamı kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar kararın tenfizi de istenmiş ise de kararda tenfizi gereken bir hükmün mevcut olmadığı, sunulan ilama göre; tarafların Gelsenkirchen Yerel Mahkemesinin 17.10.2017 tarih ve 515 F 77/17 sayılı kararının kesinleşmesi ile 28.11.2017 tarihinde boşandıkları, karar içeriğinde Türk kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturacak bir usul işlemi bulunmadığı gibi münhasıran Türk Mahkemelerinin yetkisine giren bir konuya da ilişkin olmadığı, uygulanan hukuk ve tarafların Mahkemede temsilinde yasalarımıza aykırılık bulunmadığı, ilamda tenfizi gereken bir hususun da olmadığı gözetilerek 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un(5718 sayılı Kanun) 58 ... maddesinde sayılan tüm koşulların gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne, davacı ... ile Davalı ...'...
Davalı- birleşen davacı, vasiyetnamenin tenfizi talebinin reddi ile murisin temyiz kudretinden yoksun olduğunu belirterek vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesinin talep ve dava etmiştir. Mahkemece, vasiyetnamenin tenfizi dosyası yönünden HMK'nun 150/6.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve birleşen vasiyetnamenin iptali-tenkis dosyasının tefrik edilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. İşlemden kaldırma ve davanın açılmamış sayılması müessesesi yazılı yargılama usulüne tabi davalar için HMK 150. ve basit yargılama usulüne tabi davalar için HMK 320. maddesinde düzenlenmiştir. HMK 150. madde gereğince; usulüne uygun biçimde çağırıldığı halde, taraflardan (veya vekillerinden) hiç biri duruşmaya gelmezse, mahkemece dava yenileninceye kadar dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilir (md. 150/1)....
Bu bağlamda vasiyetnamenin tenfizi davasında davanın kabulüne karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalıdır. Bu nedenle de hükümde tenfizine karar verilen taşınmazın ada-parsel numaralarının açık olarak yazılması, davacıya isabet eden ve iptal edilen payların gösterilmesi gerekir. Sadece vasiyetnamenin tenfizine şeklinde hüküm kurulamaz. Somut olayda davacılar; vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetnameye konu taşınmazın adlarına tescilini talep etmiş, mahkemece hükümde, davanın kabulüne karar verilmekle birlikte tenfizine karar verilen vasiyetnameye konu taşınmazın tapu bilgileri, kimin hissesinin iptal edilip, kimler adına tescil kararı verildiği belirtilmemiştir. Karar bu haliyle infazı kabil nitelikte değildir....