Davacı-birleşen dosyada davalı vekili, kırmızı ışık ihlali yapmanın dava ile ilgisinin olmadığını, sigorta şirketinin kasko poliçesi kapsamında hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, sürücünün olay yerini terk etmesinin rücü hakkını vermeyeceğini bu nedenle birleşen dosya yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, asıl davanın kabulü ile; 23.100,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm asıl davanın davalısı ve birleşen davanın davacısı olan ... vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı/karşı davacı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA 08/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DAVA 1.Davacı erkek asıl dava ve vekili asıl davaya cevaba cevap dilekçesinde; kadının çalıştığı iş yerinden V. isimli bir erkek ile sadakatsiz davranışları olduğunu, tarafların bu sebeple tartıştıklarını ve kadının evi terk ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. 2.Davacı erkek vekili Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı sonrasında açtığı birleşen dava dilekçesinde; kadının sadakatsiz olduğunu, V. isimli kişi ile eşini aldattığını, 2017 yılında kadın ile V. arasında sık telefon görüşme ve mesaj kaydı olduğunu, hakaret, küfür ve saygısız davranışları olduğunu ve en son da alıngan tavırları sebebiyle ortak çocuk ... ile tartışıp evi terk ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 64,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 14/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, birleşen davada davalı ... vekili ve birleşen davada davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Asıl davada davacı vekili, vekil edeninin maliki olduğu dava konusu 1405 parsel sayılı taşınmaza davalılar tarafından ayrı ayrı müdahale edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile toplam 6.720 TL ecrimisil bedelinin tahsili ile elatmanın önlenmesini talep etmiştir. Birleşen (2014/229 Esas sayılı) dosyada davacı vekili, vekil edeninin maliki olduğu dava konusu 1405 parsel sayılı taşınmaza davalı ......
- K A R A R - Asıl dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma ve irtifak hakkı bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili, birleşen dava ise kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise konusuz kalması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı - (birleşen dava davalısı) vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın konusuz kalması nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Dava, TMK'nın 164. ve 166/1. maddesine dayanan boşanma davası niteliğindedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Asıl kuralın aksine eşlerden birinin bu birliktelikten haklı bir sebep olmaksızın özgür iradesi ile ortak yaşamdan ayrılması ise “terk” olarak kabul edilir. Terk mutlak ve özel bir boşanma sebebi olarak 4721 sayılı Kanunu’nun 164. maddesinde; “(1) Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. (2) Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır....
Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12.03.2014 tarih ve 2013/164-2014/67 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı ... Tekstil ve Organizasyon San. ve Tic. Ltd....
Hukuk Dairesi 2015/13476 E. , 2015/16612 K....
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının dava dilekçesinde taşınmazla ilgili olarak bir değer belirtmediği, yargılama sırasında da taşınmazın değeri konusunda bir açıklama yapılmadığı, keşfen değerin saptanmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, gayrimenkulün değeri ile talebolunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır. Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir. Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz....