Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava ve karşı dava; boşanma ve fer'ileri talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Asıl dava, TMK 166/son maddesine dayalı boşanma talebine ilişkin olup, Görele Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2013/378 Esas, 2013/338 Karar sayılı dosyasında davacı tarafından açılan ve redle sonuçlanarak 27/12/2013 tarihinde kesinleşen boşanma davası ile eldeki davanın açılma tarihi olan 28/03/2019 tarihi arasında TMK 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık zaman geçmiştir. Bu zaman zarfında taraflar arasında ortak hayat yeniden tesis edilememiştir. Dolayısıyla asıl dava yönünden yerel mahkemece TMK 166/son maddesine göre tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru olup, bu hususa yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....

Mahkemece; davalı-karşı davacının akıl hastalığı nedeniyle kazanç elde etme olanağının bulunmadığı, geliri itibari ile kendisinin muhtaç durumda olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine; karşı dava yönünden ise, davacı -karşı davalı lehine hükmolunan iştirak nafakasının davacının ergin olması ile 19/04/2011 tarihinde kendiliğinden sona erdiği, davalının nafakanın kaldırılması davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı–karşı davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Davacı–karşı davalının temyiz itirazları yönünden ise; TMK.'nun 364/1.maddesinde; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". TMK.'...

    Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 4-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı karşı davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

      Dava ve karşı dava; TMK.'nun 166/1 maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talebine ilişkindir....

      Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı-karşı davalı kadın lehine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

        Dava ve karşı dava dilekçesinin içerikleri, tarafların yargılama aşamasındaki beyanları ve dava konusu 31434 ada 6 parsel 4 numaralı meskenin 17.09.2004 tarihinde,... plakalı aracın 20.10.2004 tarihinde edinilmiş olmasına göre, dava 4721 sayılı TMK'nun 202 ve devamı maddeleri gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK'nun 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK. m.229) ve denkleştirmeden (TMK. m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK. m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK. m.231) yarısı üzerinden (TMK. m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmelidir....

          Dairemizce tarafların kabul edilen istinaf talepleri dikkate alınarak ilk derece mahkemesi kararının A)-1,4,5,6,7,8 12., 13. ve 14.bentlerinin kaldırılmasına, erkeğin asıl davasını ispatladığı ve TMK 166/1.madde yasal şartlarının oluştuğu dikkate alınarak asıl davasının kabulü ile tarafların TMK 166/1.madde gereğince boşanmalarına, asıl dava yönünden harç, yargılama gideri ve erkek lehine vekalet ücretinin kadından alınmasına, kadının birleşen davasında erkeğin zinası sabit olmakla zina hukuki sebebine dayalı olarak davanın kabulüne, tarafların TMK 161.madde gereğince zina nedeni ile boşanmalarına, birleşen davada zina yönünden dava kabul edilmekle terditli talep olan TMK 166/1.madde gereğince karar verilmesine yer olmadığına, tarafların ekonomik sosyal durumları ve hakkaniyet gereğince; davalı-davacı kadının, kendisi ve çocuk Elif Nur için tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile, dava tarihi olan 05.09.2017 tarihinden boşanma kararının kesinleşmesine kadar geçerli olmak ve tahsilde...

          Hal böyleyken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak şartları oluşturduğu halde kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) isteklerinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere ortak çocuk ... yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

            AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22/01/2020 NUMARASI : 2017/780 ESAS-2020/95 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı/davalı erkek vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedeniyle boşanmalarına, davacı/davalı erkek yararına 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı/davacı kadın vekili, karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedeniyle boşanmalarına, davalı/davacı kadın yararına 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

            Davalı-karşı davacı kadın; erkeğin davası, kusur belirlemesi, tazminat miktarları, nafakalar, TMK 162 ve 163.maddesine dayalı boşanma davalarının reddi yönünden süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE : Asıl dava; TMK 166/1.maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'i taleplere, karşı dava; TMK 162, 163 ve 166/1 maddesine dayalı boşanma ve fer'i taleplere ilişkindir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, İlk derece mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren vakıalarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamıştır....

            UYAP Entegrasyonu