Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Organize Sanayi Bölgesinin 15/01/2020 tarih 01/001-31 sayılı arsa tahsis iptali hakkında bilgilendirme yazısı, 19/06/2020 tarih 01/001-698 sayılı tahsis iptali kararı, ... ada ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin arsa tahsis dosyası, 26/01/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamı. e-imza e-imza e-imza e-imza GEREKÇE :Dava, davalı Ankara Sanayi Odası 2.ve 3.Organize Sanayi Bölgesi tarafından verilen 19/06/2020 tarih 01/001-698 sayılı arsa tahsis iptali işleminin kaldırılması ve tahsise konu ... numaralı parselin davacı ... AŞ adına tescili istemine ilişkindir....

    Dolayısıyla, temlik sözleşmesi ile mevcut bir alacak hakkı nakledilebilir. Kural yukarıda anlatılan şekilde olmakla beraber Borçlar Kanununun 162. maddesinden temlik işleminin işin mahiyeti icabı mümkün olamayabileceği veya sözleşmeyle yasaklanabileceği görülmektedir. Nitekim somut uyuşmazlıkta da, 16.10.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin 10 ve 26. maddeleri hükümleri ile yüklenicinin üçüncü kişilere şahsi hakkını devir ve temlik etmesi yasaklanmıştır. Temlikin sözleşme hükümlerine göre yasaklanmış olması nedeniyle davacı (temlik alan üçüncü kişi) Borçlar Kanununun 162. maddesine dayanarak davalı arsa sahibini ferağa zorlayamaz. 16.10.2000 tarihli sözleşme uyarınca davalı arsa sahibini ferağa zorlayacak olan sadece yüklenicidir....

      Bir tanımlama yapmak gerekirse, alacağın temliki; alacaklı (yüklenici) ile onu devralan üçüncü kişi (davacı) arasında borçlunun (arsa sahiplerinin) rızasını gerektirmeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Kuşkusuz, yüklenicinin yaptığı temlik işleminin hüküm ve sonuç doğurması temlik işleminin konusu olan alacağın gerçek bir alacak olmasına bağlıdır. Alacağın temlik edildiği üçüncü kişi ancak bu gibi durumlarda temlik işleminden yararlanarak bu hakkını arsa sahibine karşı da ileri sürebilir hale gelir. Zira, alacağı devralan kişi, evvelki alacaklının yerine geçer ve borçludan ifayı istemek gerektiğinde de borçluyu ifaya zorlamak artık onun hakkı olur....

        Temlik işleminin, alacağını devreden (eski alacaklı) ile devralan (yeni alacaklı) arasında yapılan sözleşme olduğunda duraksama yoktur. Temlik işleminin konusunu ise, eski alacaklının bir borç ilişkisi sebebiyle doğmuş olan borçluda mevcut bir hak veya alacağı oluşturur. Dolayısıyla, temlik sözleşmesi ile mevcut bir alacak hakkı nakledilir. Borçlar Kanununun 163. maddesi uyarınca da temlik işleminin yazılı yapılması zorunludur. Davacı, tescilini dava konusu yaptığı ve sözleşmeyle yükleniciye bırakılan 15 numaralı bağımsız bölümü, 01.05.2007 tarihli satış sözleşmesi ile yükleniciden şahsi hakkını temlik aldığını ileri sürmüştür. Gerçekten, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki edimlerin yerine getirilmesi halinde yüklenici, sözleşmeyle devri kararlaştırılan bağımsız bölüm tapularının verilmesini doğrudan arsa sahibinden isteyebileceği gibi, bu hakkını Borçlar Kanunu’nun 162. maddesinden yararlanarak ve yazılı olması koşuluyla üçüncü kişilere de devredebilir....

          Belediyesi tarafından yapılan itirazın il mera komisyonu kararı ile reddedildiğini dava konusu parselin de aralarında bulunduğu 4 adet mera parselinin 26.02.2003 tarih ve 123 sayılı il mera komisyonu kararı gereğince tahsisinin yapılarak mera vasfıyla Kamu Ortak malları Siciline kayıt edildiklerini; 1626 parsel sayılı mera vasıflı taşınmazın ... Belediyesinin 28.07.1998 tarih ve 29/213 sayılı Belediye Meclis Kararına istinaden 05.10.2000 tarihinde tarla vasfı ile ... Belediyesi adına tescil edildiğini, 10.07.2009 tarih ve 10336 yevmiye nolu işlem ile tüzel kişiliklerin ünvan değişikliği kapsamında davalı ... Belediyesi adına tarla vasfı ile tescil edildiğini, yeni mera Kanununun yayın tarihinden sonra cins değişikliği yapılarak arsa vasfı ile tapuya tescil işleminin 4342 sayılı mera Kanununa aykırı olduğunu belirterek, taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına mera vasfı olarak tesciline karar verilmesini istemiştir....

            Uyuşmazlık, arsa tahsisinin iptaline yönelik işlemin iptali isteğine ilişkin açılan davada ihtiyati tedbir kararına itirazın reddinden kaynaklanmaktadır. İlk derece mahkemesince 15.03.2022 tarihli gerekçeli ara karar ile davacının ihtiyati tedbir isteğinin kabulüne, taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekilinin itirazı duruşmalı yapılan inceleme ile 08.06.2022 tarihinde reddedilmiş bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İhtiyati tedbir müessesesi 6100 Sayılı HMK'nun 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir....

              Davalı vekili; Mahkemece bozma ilamına uyulmadığını, davanın tümden reddi gerektiğini, belirsiz alacak davasının şartlarının oluşmamasına rağmen belirsiz alacak davası şeklinde açıldığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı vekilinin 12.04.2021 tarihli beyan dilekçesi ile 10.000,00 TL üzerinden açtığı belirsiz alacak davasının değerini 80.500,00 TL'ye yükselttiğini, vekalet ücretinin bu miktara göre hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan arsa tahsis sözleşmesi ve sonrasında belediye meclisinin arsa tahsislerinin iptaline ilişkin kararı ile ifanın imkansız hale gelmesinden kaynaklı rayiç değerin tahsili istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 131 inci maddesinin birinci fıkrasında (818 sayılı Borçlar Kanunu 113....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki mera tahsisinin iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... Yönetimi 01.12.2009 günlü dilekçesinde, ... Köyünde 4342 sayılı yasa gereğince mera tespit ve tahdit çalışmaları yapılarak 23.11.2009 tarihinde ilan edildiğini, çalışmalarda 379 sayılı parselin mera olarak tahsis edildiğini, bu parselin orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek mera tahsislerinin iptaliyle orman niteliği ile tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, mera tahsisinin iptali ve tescil istemine ilişkindir....

                  Taraflar arasındaki mera tahsisinin iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... Yönetimi, 01.12.2009 günlü dilekçesinde, ... Köyünde 4342 Sayılı Yasa gereğince mera tespit ve tahdit çalışmaları yapılarak 30.10.2009 tarihinde ilan edildiğini, çalışmalarda 966 ve 976 sayılı parsellerin mera olarak tahsis edildiğini, bu parsellerin orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek mera tahsislerinin iptaliyle orman niteliği ile tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı Ormana Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, mera tahsisinin iptali ve tescil istemine ilişkindir....

                    Dava, arsa tahsis sözleşmesinin feshinden kaynaklı alacak talebine ilişkindir. Davacı, dar gelirli aileleri konut edindirme projesinden yararlanmak için davalı belediyeye yaptığı başvurunun kabul edildiğini ve yapılan noter çekilişi ile arsa tahsisinin yapıldığını, ancak satış bedelinin taksitler halinde ödenmesine rağmen, davalı belediyenin arsa tahsislerini iptal ettiğini, akabinde ise bölgenin imar planının değiştirildiğini, bu nedenlerle arsanın devrinin talep edilmesinin imkânsız hale geldiğini ileri sürerek arsanın dava tarihindeki rayiç değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, 02.11.2017 tarihinde, 775 Sayılı Kanuna, 20.08.2016 tarihli 6745 sayılı kanunun 12.maddesi ile eklenen geçici 10. maddesi gereğince açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı iki tarafta istinaf yoluna başvurmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu