KARAR Davacı, mülkiyeti davalıya ait olan aracı 02.12.2013 tarihli noter satış sözleşmesi ile 14.000.00 TL'ye satın aldığını, ve araca 3.000.00 TL masraf yaptığını ancak aracı sigorta ettirmek istediğinde aracın ağır hasarlı bulunduğunu öğrendiğini ileri sürerek, araç satış sözleşmesinin iptali ile 17.000.00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ileri sürülen karar düzeltme sebeblerine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz taleplerinin reddi gerekir. 2-Davacı, eldeki dava ile davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek aralarındaki araç satış sözleşmesinin iptali ile 17.000.00 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir....
40.000,00 TL bedel ile A zemin 16 nolu bağımsız bölümdeki hissesinin ise 80.000 bedel ile satıldığını ancak bu satış miktarlarının fahiş olduğunu, gerçeği yansıtmadığından bahisle dava konusu taşınmzlada devir edilen hisselerin gerçek devir bedellerinin tespiti ile önalım hakkı uyarınca davalıya yapılan satış işleminin iptali ile adına tescilini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakan annesi ...'ın 132, 189, 1614 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını, davalı damadı Selahattin'e satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescil istemiştir. Davalı, işlemlerin gerçek satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama devam ederken ölmesi üzerine mirasçılarına karşı davaya devam edilmiştir. Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "Somut olaya gelince; dinlenen tanıklar, murisin kızı Hörü'nün yanında kaldığını ifade etmişler, diğer çocuklarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya koyamamışlardır....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 16/06/2015 NUMARASI : 2013/434-2015/267 Dava, satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6572 sayılı Kanunun 27. maddesiyle eklenen geçici 14. madde gereğince Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 19.01.2015 tarihli ve 2015/8 sayılı Kararına göre ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ancak, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60. maddesinde 6644 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gereğince görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin iptali davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 01/02/2021 gün ve 2020/908-2021/342 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Yasanın 442. maddesi uyarınca 490,00 TL para cezasının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydettirilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 123,60 TL peşin harcın karar düzeltme harcına mahsubuna 11/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İptal İstemli Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 23.11.2006 gün, 12382-12799 sayılı, 13.Hukuk Dairesinin 21.9.2005 gün 8042-13524 sayılı, 14.Hukuk Dairesinin 26.5.2005 gün 4560-4817 sayılı ve 15.Hukuk Dairesinin 4.5.2005 gün 6889-2790 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, muvazaa nedeniyle gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 4.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:4.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 1.3.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davalarda davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Asıl ve birleştirilen Salihli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/49 Esas, Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/832 Esas sayılı davaları muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/718 Esas (bozmadan sonra 2018/376 Esas) sayılı davası TBK 19. maddesine dayalı araç satışı ve hat devir işleminin iptali istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 3028 parsel sayılı taşınmazdaki 19 nolu bağımsız bölümün ½ payının kayınpederi davalı ...'a vermiş olduğu vekaletname kullanılarak diğer davalı eşi ...’e devredildiğini, işlemin gerçekte bir satış değil satış şeklinde gösterilmiş bir bağış olduğunu, açık bir şekilde muvazaalı yapıldığını, satış bedelinin de ödenmediğini, satış sözleşmesinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu, davalı vekilin, yapılan hatayı düzelteceğini beyan ederek kendisini oyaladığını, eşiyle arası bozulduktan sonra bu imkanın kalmadığını ileri sürerek sözleşmenin geçersizliğine ve tapu kaydının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., satış işleminin gerçek olduğunu, davacının iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Bunun için de olayların olağan akışı, senetlerin düzenlenme, vade ve takip tarihleri ile dava konusu tasarruf işleminin tarihi dikkate alındığında davalılar arasında gerçek bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığı, davalı ...’nun diğer davalı ...’ye taşınmazın satış işlemini yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı ...’nin alım gücünün olup olmadığı, taşınmazın satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taşınmazın satış işleminden sonra kim tarafından kullanıldığı veya kiraya verildiği, satış işleminin tarafları arasındaki akrabalık ilişkisi gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Mahkemece, davacının muvazaa iddiası yeterince araştırılmadan muvazaanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir....
Yukarıda özetle açıklanan hukuksal çerçeve kapsamında somut olayın değerlendirilmesine gelince; dosya kapsamındaki deliller değerlendirildiğinde, üçüncü kişi durumundaki davacının, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin konusu olan tapulu taşınmazın davalı ...’ya yapılan temlikinin danışıklı olduğunu; bu kapsamda mutlak ya da nisbi muvazaa sebebiyle geçersizliğini, tescilin yolsuzluğunu ve yasal karinenin aksine ...’nın taşınmazı iktisabında iyiniyetli olmadığını ve tüm bu sebeplerle taşınmazın mülkiyetini kazanamadığını yasal delillerle kanıtlayamadığı sonucuna varılmaktadır....