WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payların iptali ve davacılar adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davalı ... adına kayıtlı payların iptali ile davacılar adına tesciline, davalı olarak gösterilen satıcı paydaşlar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili, dava dilekçesinde, davacıların 8-11-13-44 ve 47 No’lu parsellerin paydaşı olup taşınmazların diğer paydaşları ..., ... ve Tacettin Ormanlı’nın davacıların bilgisi olmadan paylarını 17.3.2006 tarihinde davalı ...’a sattıklarını, tapuda önalım hakkının kullanılmasını engellemek için satış bedelinin yüksek gösterildiğini, payların satış bedelinin en fazla 7.000 TL olabileceğini, davacıların önalım haklarını kullandıklarını belirterek, davalı ... adına kayıtlı payların iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiştir....

    Muris muvazaasından zarar gördüğünü iddia eden mirasçı, görünüşteki satış sözleşmesinin T.B.K’nun 19. maddesi uyarınca muvazaalı olduğunu gizlenen bağış sözleşmesinin şekil koşullarından yoksun bulunduğunu dava edebilir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

    Noterliği'nin 14.12.2018 tarihli sözleşmesi ile davalıya satışının yapıldığı, satış bedelinin 100.000-TL olarak belirlendiği, sözleşmede satıcının aracı alıcıya satarak bedelini aldığının belirtildiği, aynı tarihte davalı tarafından davacıya "aracın satış bedelinden kalan rakam" açıklamasıyla banka havalesiyle 10.000-TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça bakiye 90.000-TL'nin ödenmediği iddia edilmiş olup, davalı ise bu tutarın satış sırasında davacıya elden ödendiğini ileri sürmüştür. İlgili noterlikte düzenlenen araç satış sözleşmesinde, davacı satıcının satış bedelini aldığı yazılı olup, resmi şekilde düzenlenen araç satış sözleşmesinin aksini yani araç satış bedelinin ödenmediğini iddia eden davacı satıcı, bu iddiasını ancak yazılı delillerle kanıtlamak zorundadır. Davacı tarafça bu hususta yazılı bir delil sunulmamış olsa da, davacı vekili dava dilekçesinde delil olarak açıkça ticari defter kayıtlarına dayanmıştır....

      Noterliği'nin 02/08/2017 tarihli 47500 yevmiye numaralı mülkiyeti muhafaza kaydı ile sattığını, davacı tarafın taksit bedelleri ödenmediğinden satış sözleşmesini iptal etmek için yaklaşık 15 ay sonra İzmir 4 Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, mahkemece 07/01/2019 tarihli 2018/520 Esas 2019/481 Karar sayılı ilamı ile mülkiyet muhafaza kaydına ilişkin sözleşmenin iptali yönünde karar verildiğini, borçlu üzerine kayıtlı aracın üzerine Uyap sistemi üzerinden haciz konulduğunu, davacı üçüncü kişi ile davalı borçlu arasındaki mülkiyeti muhafaza kaydı ile satış sözleşmesinin tarafları bağladığını, satıştan haberi olmayan müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, araç takyidat bilgilerinde araç üzerinde ilk haciz satış tarihinden 3 ay sonra 15/11/2017 tarihinde İzmir 4 İcra Müdürlüğünün 2017/209 Esas Sayılı dosyası üzerinden konulmuş olup bugüne kadar yaklaşık 28 tane haciz şerhi işlendiğini, davacı tarafından sunulan mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış sözleşmesinin alıcının yerleşim yeri...

      Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalılar arasındaki rızai taksim sözleşmesinin 30/06/2008 tarihinde adi yazılı olarak düzenlendiği, taraflar arasındaki satışın tapu sicil müdürlüğünde resmen gerçekleştirilerek sicil kayıtlarına tescilinin de 20/03/2012 tarihinde olduğu, adi yazılı sözleşmenin niteliği gereği tarafların serbest iradesiyle ve her zaman düzenlenebilir mahiyette olması da dikkate alındığında, ayrıca tapudaki satış bedelinin gerçek değeri yansıtmadığı bir katı aşan fark bulunduğu keşfen tespit edilmekle, davalılar arasında düzenlenen rızai taksim sözleşmesinin buna dayalı olarak yapılan dava konusu taşınmazla ilgili 20/03/2012 tarihli satış ve devir işleminin muvazaalı olduğu sonucuna ulaşılmakla tüm bu gerekçeler ve tespitler ışığında davanın kabulüne ... 11....

        alınan paranın tamamını karşılıksız olarak bağışlama yolu ile oğluna vererek düğünü yapmasını sağladığını, satılan bu kısmın daha sonra yol alanında kaldığını, bedeli belediyeden sonraki malikine ödendiğini, T1'ın evlilik tarihi taşınmazın Fevzi Çakır tarafından satış tarihlerinin istenmesini talep ettiğini, muris taşınmazın yarısını satmış bedelin tamamını davacı oğluna Fevzi Çakır'a karşılıksız bağışlama yolu ile verildiğini, taşınmazın kalan kısmının yarısı ise bedelin kat ve kat almak sureti ile müvekkiline sattığını belirterek kötü niyetli ve gerçek dışı bir iddia olunan muvazaa sebebiyle satışın iptali ve tescili davasının da reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

        Davalı ... vekili; davaya konu aracın hem kazalı, hem de motor ve kasasının değişmiş olmasından dolayı aracın gerçek değeri üzerinden satışın gerçekleştirildiğini, aracın satışında muvazaa unsurları bulunmadığını, ... Oto aracılığı ile açık pazardan satın alındığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Davalı ... Kimya Ltd Şti; davaya cevap vermemiştir. Davalı ... vekili; müvekkilinin dava konusu aracı satın almasında mal kaçırma ve muvazaa kastı bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalı ... Yardımcı aleyhine açılan davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulü ile Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2012/11158 esas sayılı takip dosyasına konu alacağın tahsili için davalı ...'e ait ... plakalı araç üzerine haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          İcra Müdürlüğünün ödeme emrini borçlu vekiline araç satışı sözleşmesi düzenlendiği aynı gün yapıldığını, işlemin usulsüz olduğunu, takip dayanağı belgede borç ikrarının bulunduğunu, haczin düşmesine bir gün kala satış avansının yatırılarak haczin düşmesinin engellendiğini, davalı satış kararı talep etmeden satış avansı yatırılmasını istediğini ileri sürerek davalının muvazaalı alacağına dayalı sıra cetvelinin iptali ile sıra cetvelinin buna göre düzeltilmesine, iptal edilen miktarın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının muvazaaa iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalının oto ticaretiyle uğraştığını, davacının iddiasını ispatla yükümlü olduğunu savunarak sıra cetvelindeki 1. sıradaki yerin korunmasını talep etmiştir....

            Dosya içeriğinden, davacının 10.09.2001—18.03.2010 tarihleri arasında Marmara ve Karadeniz Bölge Satış Müdürü olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin 18.03.2010 tarihli fesih bildirimi ile, davacının görevinin Karadeniz ve Marmara bölgesinde bölge yöneticiliği, bayi yöneticiliği işi olduğu ve bu bölgelerde satışlardan sorumlu olduğu, görevi gereği çok fazla seyahat ettiği, seyahatlerini şirketçe tahsis edilen araçla yaptığı belirtilerek görevi ile ilgili olarak kendisine tahsis edilen aracı kullanırken karayolları trafik kanununa riayetsizliği nedeniyle araç sürücü belgesinin emniyet tarafından alındığının öğrenildiği, davacının 16.03.2010 tarihli savunmasında araç sürücü belgesinin Karayolları Trafik Kanunu'nun 48/5. maddesi uyarınca el konulduğunu kabul ettiği, söz konusu kanun maddesi alkollü araç kullanmakla ilgili olduğundan araç sürücü belgesine altı ay süreyle el konulmuş olduğu, bu durumda görevi ve işi icabı kendisine tahsis edilen araç da dahil olmak üzere, hiçbir aracı kullanamayacağının...

              Zira, bu gibi durumlarda, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ivazlı (bedel karşılığı) yapıldığından değil de, bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilir. Böyle olunca da, uyuşmazlıkta 1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uygulama yeri bulur....

                UYAP Entegrasyonu