Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Ancak davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Somut uyuşmazlıkta, davacı asıl davada davalı ...'nın 25.05.2011 tarihinde edindiği dava konusu 5/32 pay ile ilgili olarak tapuda gösterilen satış bedeli olan 6250 TL üzerinden önalım hakkını kullanmış, bu davanın açılmasından bir gün sonra, ilk satıştan ise 15 gün sonra davalı aynı payı 10.06.2011 tarihinde 18.000 TL bedelle davalı ...'a, o da aynı payı 16.06.2011 tarihinde kardeşi diğer davalı ...'a 30.000 TL bedelle satış yoluyla devretmiştir. Asıl dava açıldıktan sonra, çok kısa aralıklarla daha yüksek bedellerle yapılan bu satışlar önalım hakkını önlemek amacıyla yapıldığını göstermektedir....
Noterliğinin 20/07/2018 tarih ve 15367 YN lu işlemiyle, 34 XX 849 plakalı aracın davalı Derya Üre'ye satışı konusunda araç satış sözleşmesi ve yine aynı Noterliğinin 20/07/2018 tarih ve 15362 YN lu işlemiyle, 34 34 XX 563 plakalı aracın davalı Hüseyin Sözeri'ye satışı konusunda araç satış sözleşmesi yapmıştır. Uygulamada ve doktrinde üçüncü şahısların muvazaa iddialarını her türlü delil ile ispat edebileceği kabul edilmektedir. Bu durumda hakim üçüncü kişinin muvazaa iddiasında varsa yazılı delilleri, tanık sözlerini, her türlü bulgu ve belgeleri, karineleri değerlendirerek karar vermelidir. Bu anlamda hakim, gerçek iradenin dışa yansımasını gösteren bulunabilecek tüm delilleri eksiksiz toplamak, hayatın olağan akışını, tarafların özel durumlarını göz önünde tutarak bir değerlendirme yapmak suretiyle karar vermelidir (Özkaya, Eraslan: İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları, 8. Baskı, 2020, s.214 vd.)....
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak; Davalı tarafın Sivas İcra Müdürlüğü'nün 2020/10280 esas sayılı takibine konu ettiği Sivas Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/1025 esas-2020/71 karar sayılı kararında maddi tazminat davasının kabulüne karar verildiğini, araç satış sözleşmesinin iptalini, satış bedelinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine kararı verildiğini, mahkeme kararında araç satış sözleşmesinin iptaline karar verildiği için karşılıklı edimlerin öngörüldüğünü, davalının söz konusu icra takibinden önce aracı müvekkiline teslim etmek için hiçbir girişimde bulunmadığını, icra takibinden önce davaya konu aracın aynen teslimi yapılmadan, satış bedelinin tahsiline yönelik icra takibi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin Sivas 3....
işlemlerinin ve resmi senetlerin muvazaa sebebiyle iptaline, tapudaki devir işlemlerinin ve davalılardan T6 adına oluşan tapu kayıtlarının davacıların miras hisseleri oranında iptali ile veraset ilamında belirtilen miras hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu 55 parsel sayılı taşınmazın tasarruf işlemlerinin ve resmi senetlerin muvazaa sebebiyle iptaline, tapudaki devir işlemlerinin ve davalılar adına oluşan tapu kayıtlarının davacıların miras hisseleri oranında iptali ile veraset ilamında belirtilen miras hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Ancak, söz konusu hüküm, alt işverene devir sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için feshin son çare olması gibi iş güvencesi hukukunun genel ilkelerine uyma zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Keza, Belediyeler Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca bir işin belediye tarafından alt işverene verilmesi, muvazaa iddialarının araştırılmasına engel teşkil etmez. Söz konusu hükümde sayılan işlerin alt işverene verilmesine dayanılarak iş sözleşmesinin feshi, muvazaa iddiasının ispatı hâlinde geçersiz olacaktır. Somut olayda, yukarıda belirtilen kanuni düzenlemeler gereği davalı Belediyenin, davacının çalıştığı işi, hizmet alımı yoluyla üçüncü şahıslara yaptırması mümkündür. Davalı asıl işverenin işin düzenli ve sağlıklı yürütümü bakımından verdiği emir ve talimatların alt işverenin yönetim hakkını ortadan kaldırıcı nitelikte değerlendirilmemesi gerekir. Hal böyle olunca, davalılar arasında kurulan asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanmadığı kabul edilmelidir....
Dava dışı 3.kişi aracı oto galeriden araç satan kimselerden iktisap ettiği Dolayısıyla somut olayda TMK’nın 989/2 nci maddesi kapsamında 3.kişiye karşı açılmış bir dava bulunmadığı bu kapsamda Araç satış sözleşmesinin iptali talebinin reddine ve tescil talebinin idari işlem olduğundan reddine, davalı şirkete araç satış için verilen bu vekaletnameye dayanarak dava dışı kişiye sattığı, fakat araç bedelinin davacıya ödendiği davalı şirket tarafından ispat edilemediğinden Davalı ... Şirketi yönünden davanın kabulü ile, 1.300.000,00 TL'nin satış tarihi olan 02/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir....
Önalım hakkını kullanan paydaşın bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret olan önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Davacı önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş, satış bedelinin muvazaalı olduğunu ve 120.000,00 TL olarak yüksek gösterildiğini, gerçek satış bedelinin 60.000,00 TL olduğunu iddia etmiş ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Önalım davasına konu payın satışına ilişkin resmi senedin tarafı olmayan davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille ispatlayabilir. Bilirkişi raporlarında hissenin satış tarihi itibariyle değerinin 45.552,50 TL- 47.500,00 TL olduğu belirlenmiştir....
Davacı tarafından tescili istenen payla ilgili olarak satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı aynı tarihte 673 yevmiye numarası ile tapuya şerh verildiği anlaşılmaktadır. Satış vaadinin tapuya şerh edildiği tarihin üzerinden beş yıldan fazla süre geçmiş ise de şerhin henüz kaldırılmadığı gerek davalı ..., gerekse Kemal'den devralan Yavuz Kömürlü'nün tapu kaydındaki söz konusu şerhi görerek ve bilerek taşınmazı satın aldıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken davalı Kemal'in iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabulü ve davacının muvazaa iddiasının kanıtlamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
ın "..." isimli markayı davalıya muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek, davalının marka üzerindeki kaydının iptali ile veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu markanın noter sözleşmesi ile davalıya devredildiği, sözleşmedeki amacın markanın devri olduğu, hukuki işlemin satış mı yoksa bağış mı olduğunun bir öneminin bulunmadığı, tarafların sadece yapılan hukuki işlemin şeklen geçerliliği üzerinde durabileceği, marka devri sözleşmesinin tüm yasal unsurları taşıdığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, muvazaa iddiasına dayalı marka devri sözleşmesinin iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir....
Ticaret Anonim Şirketi vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirket bakımından husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu aracın satış ihale sürece müvekkili şirket tarafından yürütülmediğini, müvekkili şirket tarafından davacıya herhangi bir satış taahhüdünde bulunulmadığını, davacıdan da satış bedeli veya kapora gibi herhangi bir bedel tahsil edilmediğini, otomobil satışı noter huzurunda gerçekleştirilen resmi şekle tabi bir işlem olup müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir satış sözleşmesinin veya satış vaadi sözleşmesinin bulunmadığını, davacının ihalenin iptali nedeniyle kardan mahrum kaldığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacı tarafından müvekkili şirketin hesaplarına ödenen herhangi bir araç satış bedelinin bulunmadığını, davacının iddiaları hiçbir somut delile dayanmadığını, tamamen varsayımsal bir zarar iddiası ile müvekkili şirketten talepte bulunulması hukuk dayanağından yoksun olduğunu, müvekkili şirketin maliki...