aracın tamamen davalı ile oğlunun müvekkiline ve ailesine yönelik tehdit ve hakaretleri nedeniyle devredildiğini iddia ederek, araç satış sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Diğer taraftan önalım hakkını kullanan paydaşa karşı, sözleşmenin taraflarından biri (alıcı) tarafından satış bedelinde muvazaa bulunduğunun ve gerçekte bedelin daha fazla olduğunun ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; asıl ve birleştirilen davada davacılar tarafından dava konusu 1863 ada 6 ve 7; 2738 ada 2, 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlarda 07.08.2012, 09.08.2012, 27.12.2012, 25.09.2013, 27.08.2013 tarihli satış işlemleriyle davalıya satılan hisselere yönelik önalım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunulmuştur. Davalı ise, gerçek satış bedelinin tapuda gösterilenden daha yüksek olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur....
Davacı bedelde muvazaa iddiasına dayanmış, mahkemece bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından resmi satış bedeli üzerinden hüküm kurulduğu görülmüştür. Kural olarak davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Bu sebeple davacının bedelde muvazaa iddiasını ispatlayabilmesi için yapılacak keşif dışında delil sunması zaruridir. Ancak dinlenen tanık beyanları ile keşfen belirlenen taşınmaz değeri dikkate alındığında, bedelde muvazaa iddiasının ispatladığından bahsedilemez....
Davalı vekili,muvazaa iddiasının doğru olmadığını, parselin komşu 6 nolu parsel ile birlikte değerlendirildiğinde bölünebilir nitelikte olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının taşınmazın 1 m2' nin davalı tarafından 300.- TL' ye alındığını ispatlayamaması karşısında tanık ve keşifte belirlenen değer dikkate alınarak, dava konusu edilen payların m2 'sinin 625.- TL değerinde olduğu kabul edilerek, mahkeme veznesine ödenen toplam 89.251,25.- TL üzerinden önalım bedeli karşılığında davanın kabulüne karar verilmiştir Önalım bedeli, her bir pay satışı nedeniyle ödenen satış bedeli ile bu satış sebebi ile davalı tarafça yapılan tapu harç ve gideri toplamından ibarettir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre, bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....
Mahkemece, "... davanın davalı şirket ile davalı gerçek şahıslar arasında gerçekleşen araç satışlarının muvazaa nedeni ile iptali, araçların tekrar davalı şirket adına tescili, bu mümkün olmadığı takdirde araç bedellerinin davalılardan tahsiline yönelik olduğu, üzerine tedbir konulan aracın mülkiyetinin dava konusu olduğu, HMK'nun 389.maddesinde düzenlendiği üzere, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yada tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâlinin gerçekleştiği, teminat tutarının yeterli olduğu, tedbir kararının uyuşmazlığın esasını çözer mahiyette olmadığı, ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğu, bu nedenle mahkememizce % 15 teminat karşılığında verilen ihtiyati tedbir kararının 6100 sayılı HMK 389 ve devamı maddelerinde düzenlemelere uygun olduğu anlaşılmakla ihtiyati tedbire itirazın reddine ..." şeklinde karar verilmiştir....
Davalı vekili, muris tarafından müvekkiline yapılan satış işlemlerinin muvazaalı olmadığını, menkul mal niteliğindeki traktör yönünden de muvazaa iddiasının dinlenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir....
Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin paydaş olduğu ... ada... parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin davalı tarafından satın alındığını, gerçek satış bedelinin 50.000.-TL olmasına rağmen, şufa hakkının kullanmasını zorlaştırmak amacıyla tapuda 94.000.-TL olarak gösterildiğini belirterek, gerçek satış bedeli üzerinden önalım hakkının kabulü ve davalı payının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, gerçek satış bedeli olan 94.000....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın satış işleminden sonra bu davayı açmasının nedeninin bahse konu taşınmazların önceki hissedar Mehmet Börekçi ve müvekkilini zarara uğratmak istediğini, bahse konu taşınmaz yerleşim yerine çok yakın olup satış yapılan değeri gerçekten de 150.000 TL olduğunu, bu hususun keşif yolu ile ispatlanabileceğini, müvekkilin taşınmazların satış yapılan kısmının bedeli olan 150.000 TL'yi Mehmet Börekçi'ye banka yolu ile ödediği ve dekontlarının olduğunu, müvekkiline yönlendirilen bedelde muvazaa iddiasının yersiz ve kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın kötüniyetli olarak açtığı bu davada reddinin gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, önalım hakkı sebebiyle açılmış tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusunu teşkil eden vakıanın önceki davadan farklı olarak satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olduğu, muvazaa ile gizlenen gerçek amacın müvekkiline dava konusu taşınmazın tapusunun devrini sağlamak olduğunu, eldeki davada dava konusu taşınmazın satış bedeli olarak ödenen bedellerinin denkleştirici adalet ilkesine göre iadesinin talep edildiğini, önceki davada verilen hükmün eldeki dava için kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, eldeki davada vakıa olarak iddia edilen nispi muvazaanın varlığının davalılar tarafından bir önceki davada temyiz dilekçesinde ikrar edildiğini, dava konusu taşınmazda imar geçmesi ile satış vaadi sözleşmesinin ifa kabiliyetini kazandığını beyan ederek ve re'sen gözetilecek sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C....
Başka bir deyişle her satış, yeni bir onalım hakkı kullanılması yetkisini verir. Onalım hakkının kullanılabilmesi için gerçek bir satış sözleşmesinin bulunması gerekmektedir. Satış, niteliği olmayan temliklerde onalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Ancak, davacı, tapudaki işlemin tarafı olmadığından, tapuda "bağış" şeklinde gösterilen işlemin muvazaalı olduğunu, gerçekte satış olduğunu ileri sürebilir. İşlemde muvazaa yapıldığını ileri süren davacı, bu iddiasını, tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Onalım davalarında işlemde muvazaa iddiası, genellikle bağış işleminin altında satış iradesi bulunduğu, nadiren de bağışın salt onalım hakkını engellemek amacıyla yapıldığı şeklinde ileri sürülmektedir. Somut olayda; taşınmazda ilk pay satışı davalılardan Mehmet'e 28.02.2005 tarihinde 13.000 TL bedel ile yapılmıştır. Yapılan bu satış ile davacının onalım hakkı doğmuştur....