Asıl davada anılan satış vaadi sözleşmesi uyarınca tapu iptali ve tescil, tescilin olmaması halinde satış vaadi sebebiyle davalılardan 650,00 tazminatın tahsili, karşı davada 14.05.1980 tarihli satış vaadi sözleşmesinin feshedilmiş olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi, birleşen 1992/136 Esas sayılı davada 14.05.1980 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptali ve birleşen 2000/182 Esas sayılı davada ise 14.05.1980 tarihli satış vaadi sözleşmesinin, satış vaadinde bulunan ...’in imzasının sahte olması ve hukuki ehliyetinin bulunmaması sebebiyle iptali talep edilmiş, birleşen 1991/652 Esas sayılı davada ise 18.09.1987 tarihli “Satış vaadi sözleşmesi” uyarınca tapu iptali ve tescil isteminde bulunulmuştur.Asıl dava, karşılık dava ve birleşen davalara dayanak teşkil eden gerek 14.05.1980 gerekse 18.09.1987 tarihli sözleşmeler taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri olup, taraflar arasında eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi bulunmamaktadır....
Hükmü, davalılardan ... vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı ... vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Kararı temyiz eden davalı ... anılan satış vaadi sözleşmesinin tarafı değildir ve bu sözleşmeye konu olan taşınmazlarda satış vaadi sözleşmesine konu diğer bir kısım davalıların paylarını satın almadan önce de paylı maliktir. Mahkemece sadece satış vaadi sözleşmesine konu olan payın iptali ve tesciline karar vermekle yetinilmesi gerekirken davalı tapu maliki ...’in miras yoluyla edindiği ve satış vaadi sözleşmesine konu olmayan payının da iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı üçüncü kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu 15 sayılı parseldeki çekişme konusu payın mülkiyetinin 90.000,00 TL bedelle davalıya nakledildiği anlaşılmaktadır. Davacı önalıma engel olmak için satış bedelinin yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Satış sözleşmesinin tarafı olmayan davacı bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir....
Somut olayda, davacı tarafından İstanbul Anadolu 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/206 Esas sayılı dosyasındaki dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup eldeki dava ise TBK'nun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil davasıdır. Her iki davanın tarafları ve dava konusu taşınmaz aynı ise de her iki davada dayanılan hukuki sebep farklı olduğundan İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası eldeki bu TBK'nun 19. maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali tescil davası yönünden derdestlik oluşturmayacağından davanın esası incelenerek taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli olmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil davasıdır. Davacılar, 576 ada 5 numaralı taşınmazın 2 nolu bağımsız bölümünün mirasbırakan anneleri ... ve kardeşleri ... adına kayıtlı iken murisin payını ...'ın kayın biraderi olan davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, satışın diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek satış sözleşmesinin iptali ile taşınmazın miras payları oranında mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir....
, davacı tarafından ödenen kapora bedelinden tazmin edilmesi yasa gereği olduğunu, - Davacı alıcının araç alımından vazgeçmesi nedeniyle, dava konusu aracın ancak 09.12.2020 tarihinde ve 14.009,00- TL zarar ile satılmış olup, müvekkili şirketin sadece bu nedenle 14.009,00- TL zarar ettiğini, dava konusu araç tedarik edildiği tarihte satış fiyatının 918.343,21- TL' olduğunu, ancak davacı yanın iptali nedeniyle aracın ancak 09.12.2020 tarihinde alıcı bulabildiğini, yeni alıcıya 904.334,21- TL'ye, 14.009,00- TL zarar ile satılabildiğini, satış faturasını cevap dilekçesi ekinde sunulduğunu, - Davacının satıştan vaz geçmesi nedeniyle müvekkili şirketin satış bedelinden uğradığı zarardan başkaca da zararlara da uğradığını, sipariş verilen araç için müvekkili şirketin yetkili satış danışmanları tarafından gerek satış görüşmeleri öncesinde, gerek satış sırasında, gerek satış sözleşmesi yapıldıktan sonra hizmet sunulduğunu, 2020 yılı sipariş verilen araçlardan elde edilen ciro priminden mahrum...
Noterliğinin araç satış sözleşmesinin iptali ile aracının tekrar adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davayı kabul etmediğini, iyi niyetli olduğunu, davaya konu aracı satın alırken davacı gibi görünen şahsın davacı olmadığını anlamadığını, anlamasına da imkan bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının davasının reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Dava, davadışı şahıs adına düzenlenen sahte sürücü belgesi ile adına kayıtlı aracın davalıya satımı üzerine satış sözleşmesinin iptali ve aracın üzerine tesciline karar verilmesi istemine ilişkindir. Davalı, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu savunmuş ve mahkemece de bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmişse de davalı ..., ... 2.Noterliği'nin 30.07.2013 tarihli ve 06642 Yevmiye numaralı araç satış sözleşmesinin alıcı tarafı olup, söz konusu sözleşmede üçüncü kişi değildir....
Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan 2009/167 esasında kayıtlı tazminat davası açıldığını, araç sahibi davalı ...'nin olaydan 20 gün sonra 11.11.2008 tarihinde aracı davalı ...'e devrettiğini, adı geçen davalının da 11.02.2009 tarihinde aracı diğer davalı ...'e devrettiğini, açılan tazminat davasından kısa bir süre önce yapılan ve satış olarak değerlendirilen bu devirlerin gerçek satış olmayıp, kazaya karışan aracın müvekkilinden kaçırılması amacına yönelik muvazaalı bir işlem olduğunu, kazaya karışan aracın halen davalı ...'nin uhdesinde ......
Davalı tarafın İkinci Cevap dilekçesinde davaya konu aracın harici satış sözleşmesi bedeli olarak devredilmiş olduğunu beyan etmesi karşısında, 34 XX 491 plakalı aracın 02/07/2020 tarihli harici satış sözleşmesi karşılığında devredilmiş olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasında yapılan harici satış sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. Bu nedenle, taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alabilecektir. Davacı taraf her ne kadar 19 Mayıs Noterliğinin 02/07/2020 tarihli araç satış sözleşmesinin iptali ile 34 XX 491 plakalı aracın davacı tescil edilmesini talep etmiş ise de; trafiğe tescil işlemi idari işlem olduğundan ve idareyi zorlayıcı karar verilemeyeceğinden tescil istemi yönünden bir karar verilemez ancak çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince noterde yapılan kati satış sözleşmesinin iptaline ve mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir. (Yargıtay 13. HD 2014/536 Esas- 2014/15499 Karar sayılı ilamı.)...
ve ------- yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacı (vekili davalı ------ aracılığıyla) ve davalı ----- arasında ------Noterliği'nin 06/10/2008 tarih ve------ yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesinin akdedildiği, şirketin 08/08/2014 tarihinde münfesih sayıldığı görülmüştür.Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın ------ Noterliği'nin 06/10/2008 tarih ve ------- yevmiye numaralı sözleşmesinin vekalet yetkisinin kötüye kullanılması ve muvazaa nedeniyle kesin hükümsüz olduğunun tespiti ve sözleşme kapsamında yapılan hisse devir işleminin iptaline ilişkin olduğu, davacının ------ Noterliği'nin 06/10/2008 tarih ve-------yevmiye numaralı sözleşmesinin akdedildiği tarihte dava dışı şirketin 98 hissesine sahip olduğu, davalı ------ ise şirketin kuruluşundan bu yana herhangi bir hisse sahibi olmadığı, her ne kadar -------yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacı tarafından davalı -------hisse devri hususunda geniş kapsamlı bir yetki verilmiş ise de, davalı------davacı adına hisse devir...