Dava, 26.02.2010 tarihinde kesinleşen ..Aile Mahkemesi'nin 26.02.2010 tarih 2009/1514 Esas 2010/229 Karar sayılı anlaşmalı boşanma kararına esas alınan ve Mahkemece uygun görülerek onaylanan protokol gereğinin yerine getirilmesi isteğine ilişkindir. Taraflar 06.10.1990 tarihinde evlenmişler. 07.12.2009 tarihinde. tarafından açılan davada, 25.02.2010 tarihli anlaşma protokolü dikkate alınarak tarafların anlaşmalı şekilde boşanmalarına karar verilmiş, hükmün 26.02.2010 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Taraflar arasında evlendikleri tarihten ./. TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca mal ayrılığı, eşler başka bir mal rejimini ileri sürmediklerinden 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TKM. m. 202. 4722 S.Kan.10). Eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir....
Somut olayda; taraflar 1999 yılında evlenmiş, 03.09.2010 tarihinde açılan dava ile aralarında düzenledikleri protokol çerçevesinde anlaşmalı olarak boşanmışlar, boşanma hükmü 06.09.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Ancak; daha sonra taraflar 28.09.2010 tarihinde yeniden evlenmişler, bu kez 14.12.2010 tarihinde açılan davada; 13.10.2014 tarihinde kesinleşen hüküm ile yeniden boşanmışlardır. Temyize konu olan dava ise; tarafların yeniden evlendikleri tarihten sonra açılan boşanma davası derdest iken (28.03.2013 tarihinde) açılmıştır. Buna göre; mahkemenin hükme esas aldığı 03.09.2010 tarihli anlaşmalı boşanma davasından sonra taraflar tekrar evlenmiş böylece imzalanan boşanma protokolü hükümsüz kalmıştır. Kaldı ki, tanıkların mahkemece alınan yeminli beyanları ile; ilk boşanma davasından sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri de anlaşılmaktadır....
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili müvekkilinin aleyhine açılan boşanma davasında çocuğunu ve bazı borçlarından dolayı bütün mallarını kaybedeceği korkusu ile söz konusu protokolü imzalamak zorunda kaldığını, söz konusu protokolde müvekkili menfaatine hiçbir hüküm olmadığını bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. DELİLLER: Taraflara ait nüfus kayıt örneği, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları, bilirkişi raporları ile dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; " Tarafların Alanya 1. Aile Mahkemesinin 2018/4 Esas 2018/572 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, 26/03/2018 düzenleme tarihli anlaşmalı boşanma protokolü başlıklı protokol ibraz ettikleri, iş bu protokolün mahkemece onaylandığı ve 24/04/2018 tarihinde kararın kesinleştiği anlaşılmıştır....
Davacı, 26.02.2013 tarihinde düzenlenen boşanma protokolü ile, davalı eski eşe toplamda 40.000 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul etmiş, bu tarihten kısa bir süre sonra (19 ay sonra), nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi talebinde bulunmuştur. Ancak, 6098 sayılı BK.nun 26 ve 27.maddelerine (818 sayılı BK 19 ve 20.maddeleri) aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşulları değişen koşullara uyarlanır....
Blok No:30 İç Kapı No:9 Kızıltepe/MARDİN adresinde kain ve boşanma kararına kadar birlikte oturulan konutta, taraflar boşanma kararına müteakip ortak konuttan ayrılacaktır ve kendi ailelerinin yanına taşınacaktır" şeklindeki boşanma protokolü maddesinin tespitine, davalının çocuklarla kişisel ilişki kararı hariç olan görüşmelerimde davacının annesini 1 gün öncesinden haber vermesine şeklindeki protokol maddesinin onaylanmasına, davacının müşterek çocukların bütün ihtiyaçlarını ve masraflarını karşılayacağı şeklindeki boşanma protokolü maddesinin onaylanmasına, davalının düğünde takılan ve toplam değeri 30.000,00 TL olan ziynet talebinden feragat ettiği şeklindeki protokol maddesinin onaylanmasına, davalının boşanma kararından sonra Şahin soy adını kullanacağı şeklindeki protokol maddesinin onaylanmasına, talep olmadığından mal paylaşımına ilişkin herhangi bir hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmetmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacıya (kadın) devredilmesine karar verilen taşınmaz yönünden tapuya tescil hükmü kurulmamış olması sebebiyle temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle anlaşma protokolü uyarınca karar verildiğinin anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.31.10.2013 (Prş.)...
nedeniyle giderek arttığını ve nihayetinde ortam yaşamı çekilmez hale getirdiğini, tarafların birbirlerine olan sevgi ve saygılarını tamamen yitirmeden boşanma protokolü hazırladıklarını, bu nedenlerle davanın kabulü ile davalı ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
K A R A R Davacı, davalı ile evli olduklarını, 2011 yılında anlaşmalı şekilde boşandıklarını, boşanma kararının kesinleştiğini, boşanma hükmünede esas teşkil eden anlaşmalı boşanma protokolünde davalı tarafından devri taahhüt edilen taşınmazın tapusunun devredilemediğini, bu haliyle boşanma protokolü ifa edilmediği gibi taşınmazında başka bir kişiye satıldığını beyanla 3.kişiye satış bedeli olan 55.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, boşanma protokolünde tapudan devir değil sözleşmenin devrini taahhüt ettiğini, sözleşmeyide boşanma sonrası noterde yapılan devir anlaşması ile davacıya devrettiğini, tapunun kendisinde olmadığını zira dava dışı müteahhitle yaptığı satış vaadi sözleşmesi ile bu taşınmazı satın aldığını, tapunun hiçbir zaman kendisine geçmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Tekstil'deki hisselerini bila bedel devralmak için boşanma protokolü hazırlandığını ve bu protokolü imzalaması için davacıya eşi ... tarafından baskı yapıldığını, şirket adına kayıtlı yaklaşık 10 adet çok değerli araçların bulunduğunu ve bu araçların hemen hepsinin aile fertleri tarafından kullanılmakta olduğunu, ... Tekstil'i tek başına temsil ve idareye yetkili ...'un, kardeşi ...'un etkisinde kalarak şirketin mal varlığını azaltabileceğini, ...'un bu yönde ...'a baskı uygulayabileceği ve bu şekilde davacıyı boşanmaya zorlayabileceği ve davacıyı zarara uğratabileceğini, şirketi münferiden yönetme yetkisi olan ortak ...'un şirketi yönetmesinin mümkün olmadığını, şirket lehine karar alma ve tatbik etme, özenli ve objektif davranma yükümlülüğünü yerine getireceğine dair güvenin sarsıldığını beyanla, davalı ...'...
ün boşanmaya yönelik istek ve beyanlarını bilgisayar ile yazıya geçerek mahkemeye hitaben boşanma dilekçesi ve boşanma protokolü hazırlamak şeklinde gerçekleştirdiği anlaşılan eyleminin "yalnız avukatların yapabileceği işler" başlığı altında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35/1. maddesinde sayılan işlerden olmadığı, sanık tarafından düzenlenen evrakın adli işlere ait olsa dahi aynı madde ve fıkrada sayılan "adli işlere ait bütün evrakı düzenlemek" biçiminde kabul edilemeyeceği cihetle atılı suçun unsurları yönünden oluşmadığı gözetilerek beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi, Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 13/04/2016 tarihinde oybirliğiyle...