Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki evliliğin sona ermesine ilişkin Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatı ile) 6.3.2007 tarih 2007/17 Esas 2007/76 Karar sayılı boşanma dosyası incelendiğinde; her iki tarafın 9.1.2007 tarihli boşanma protokolü düzenleyerek mahkemeye sundukları, boşanma protokolünde boşanmanın feri niteliğindeki maddi manevi tazminatlar, nafaka ile ilgili anlaşmadan bahsedildiği görülmektedir....

    Asliye(Aile) Mahkemesinin 2015/1639-1644 e.k. sayılı 08/12/2015 tarihli ilamıyla boşandıklarını, protokol gereği 1.250,00 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, boşanma sürecinde çalıştığı şirketin iflası nedeniyle işten çıkarıldığını, daha sonra çalıştığı yerdeki maaşının daha düşük olduğunu, anlaşmalı boşanma sırasındaki maaşına güvenerek nafaka miktarını taahhüt ettiğini, kredi borçlarının bulunduğunu, ödeme gücünün olmadığını belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, mümkün olmadığı takdirde aylık 250,00 TL’ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, yoksulluk nafakasının kaldırılma şartlarının oluşmadığını, anlaşmalı boşanma nedeniyle yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, velayeti kendisine bırakılan müşterek çocuklar lehine iştirak nafakası talep edilmediğini, davacının işten ayrıldığı tarihte boşanma davasının açılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

      ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkeğin açtığı boşanma davası kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir....

        Aile Mahkemesinin 2009/903 Esas sayılı ilamının incelenmesinde; tarafların anlaşmalı boşanma talebinde bulunduğu, mahkemece tarafların boşanmasına, müşterek çocukların velayetinin anneye verilmesine karar verildiği, kararın temyiz edilmeden 09.02.2010 tarihinde kesinleştiği, davacı annenin boşanma davası duruşmasında yoksulluk nafakası talebinden vazgeçtiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı kadının boşanma davasında yoksulluk nafakası isteminden vazgeçtiği dikkate alınarak yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....

          a bildirilecek bir banka hesabına on sekiz yaşını tamamlayıncaya kadar yatırılacağı, ergin olunca çocuğun bu para üzerinde tasarruf edebileceği" taraflarca kararlaştırılmış, protokoldeki bu hüküm boşanma kararına da geçirilmiştir. Davacı, anlaşmalı boşanmaya esas alınan, hakim tarafından da tasdik edilen protokole dayanarak, müşterek çocuğun eğitim giderleri ile ilgili harcamalar için ilamsız icra takibinde bulunmuş, davalının süresi içerisinde bu takibe itiraz etmesi üzerine davacı tarafından itirazın iptali davası açılmış, mahkemece "davacı tarafın talep edebileceği belirli ve somut bir okul ücretinin bulunmadığı dolayısıyla nafakaya ilişkin kararın belirsiz olması, açık ve net olmaması nedeniyle infaz kabiliyetinin olmadığı" gerekçe gösterilerek dava reddedilmiştir. Davalı, hakim tarafından tasdik olunan boşanma protokolü ile, müşterek çocuğun eğitim giderlerini karşılamayı üstlenmiştir. Bu protokoldeki taahhüdü ile bağlıdır....

            Aile Mahkemesinin 2017/504 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı erkek tarafından TMK 166/3 maddesine dayalı olarak boşanma davası açılmış, taraflarca mahkemeye sunulan 20/06/2017 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünde, boşanma sebebiyle her iki tarafın birbirlerinden tedbir, yoksulluk nafakası veya herhangi bir şekilde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmadığı, tarafların çeyiz ve özel ev eşyaları konusunda anlaştığı, birbirlerinden eşyalar ve ziynet eşyaları konusunda başka bir talepleri olmadığı belirtilmiştir. 20/06/2017 tarihinde tarafların her ikisinin katılımı ile gerçekleşen duruşmada, taraflar karşılıklı olarak boşanma ve boşanmanın mali sonuçları kapsamında sunulun protokol dairesinde anlaştıklarını beyan etmişlerdir....

              sarsıldığını, davalının da bu hususu kabul ettiği, bu nedenle davacı ile davalının Türk Medeni Kanunun 166/3. maddesi uyarınca ve ekli anlaşmalı boşanma protokolü çerçevesinde boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              sarsıldığını, davalının da bu hususu kabul ettiği, bu nedenle davacı ile davalının Türk Medeni Kanunun 166/3. maddesi uyarınca ve ekli anlaşmalı boşanma protokolü çerçevesinde boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Davacı - karşı davalı T1 duruşmada; "Davalı ile boşanma hususunda anlaştık. Davamızı çekişmeliden anlaşmalı boşanmaya çevrildi. Anlaşmalı boşanma protokolü dosyaya sunduk. Protokol altındaki imza bana aittir. Herhangi bir baskı altında tamamen kendi hür iradem ile davalıdan boşanmak istiyorum. Davalıdan herhangi bir tedbir nafakası yoksulluk nafakası talebim yoktur. Üzerime kayıtlı bulunan Yozgat İli, Karacalar Köyü 112 Ada 77 Parsel, 111 Ada 15 Parsel ve 138 Ada 42 Parsel sayılı taşınmazları boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 10 gün içerisinde davalı-karşı davacı T3 devredeceğim. Protokol gereğince davalı ile boşanmamıza karar verilsin" şeklinde beyanda bulunmuştur....

              Hangi hususları içerdiği muğlak olan protokolün TMK'nun 166/3 maddesine uygunluğu kabul edilemeyeceğinden, davacının boşanma davasına ilişkin anlaşma protokolü ve yargılama oturumundaki beyanları esas alınarak aleyhine karar verilemez....

                UYAP Entegrasyonu