Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir (HUMK m. 439/2). Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....
Değerlendirme Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiş, davalı vekili tarafından tüm yönlerden istinaf edilmesi üzere Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş olup, davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde tarafların müştereken imzaladıkları anlaşmalı boşanma protokolünü dosyaya ibraz ederek, tarafların anlaşmalı boşanma protokolü şartları uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve ibraz edilen anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....
İlk Derece Mahkemesinin bozmaya uyularak verdiği 30.09.2019 tarih ve 2019/149 Esas, 2019/804 Karar sayılı kararı ile boşanma protokolü gereğince müşterek çocukların artan giderlerinin de davalının yükümlülüğünde olduğu göz önüne alınarak boşanma davasından itibaren geçen zaman, protokol hükümleri ve başlangıçtaki denge gözetilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, her bir çocuk yararına belirlenen 1.000,00 TL nafakanın dava tarihinden itibaren 1.500,00 TL artırılarak aylık 2.500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuran Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur. B....
Davalılar ..., ... ve ... vekili, dava konusu iki taşınmazın 15.6.2000 tarihli boşanma protokolü gereği ..... ve........'e eğitim masrafları için devredildiğini, diğer taşınmazın ise ihtiyaç nedeniyle davalı ...'e rayiç bedelle satıldığını, takip konusu alacağın kesinleşmediğini, iptali istenen tasarrufların borçtan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, müvekkili hakkındaki davanın tefrik edilmesi gerektiğini, Kartal Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu taşınmazı iyiniyetle ve rayiç bedelle aldıklarını, alacağın kesinleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davalılar ....... ve .........'...
Mahkeme kararının açıklanan bu gerekçelerle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı anlaşılmakla, davacı tarafın bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin, 02.05.2016 tarih, 2016/730E-6919K sayılı onama kararının kaldırılarak, taraflar arasındaki sulh protokolü çerçevesinde karar verilmek üzere mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 12.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların anlaşmalı boşandıklarını, davacının emekli olması ve yüksek gelirli işinden ayrılarak daha düşük ücretle çalışıyor olması, nafaka ödemesi yapmak üzere bankalara 70.000 TL’nin üzerinde borçlanması nedeniyle ekonomik durumunun bozulması karşısında; ...’na ödenen 450 Dolar iştirak nafakasının reşit olduğu tarihten itibaren kaldırılması, öğretim hayatı sürdüğünden okul ücretleri ve sair giderlerini karşılamak üzere yardım nafakasının 500 TL olarak tayin ve tespitini, diğer çocuk Kaan Ayvazoğlu’na ödenmekte olan iştirak nafakası ile okul ve taşıma vs. her türlü giderlerini karşılamak üzere aylık nafakasının 500 TL’ye indirilmesini, ayrıca davacıya boşanma protokolü ve ek protokolle getirilen diğer yükümlülüklerin kaldırılmasını talep etmiştir....
Davacının takip konusu yaptığı alacak, davacı ile davalı borçlu arasında yapılmış 30.10.1997 tarihli boşanma protokolü gereğince davalı borçlunun müşterek çocuk Sevim'in eğitim giderlerini ödememesi nedeniyle davacı tarafından açılan ve kabul edilen Ankara 5.Aile Mahkemesinin 2005/596 E-2005/1341 K sayılı ilamına dayalıdır. İptali istenen Ankara 8.İcra Müdürlüğünün 2003/6525 takip sayılı dosyasındaki alacak ise Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/332E- 2010/194 K.sayılı ilamında belirtildiği gibi davalılar arasındaki 6.11.2003 tarihli boşanma protokolü gereğince davalıların müşterek çocuğu ...'in bakım ve eğitim giderlerinin karşılanması için davalı ...'in diğer davalı ...'e 8.000 TL nakit ve 15.11.2003 vade tarihli 42.000 TL bedelli senet verilmesini ilişkin protokol gereği verildiği anlaşılmaktadır. Davalılar 16.6.2000 tarihinde evlenmişler,bu evlilikten 23.3.2003 tarihli Çağlasu olmuş 6.11.2003 tarihinde boşanmışlar, 16.3.2004 tarihinde yeniden evlenmişler, halen evlidirler....
Boşanma kararı 16/01/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı, şahsi dosyası ve diğer bildirimlerde de açıkça belirtildiği üzere müvekkilemin işlettiği eğitim ve rehabilitasyon merkezinde servis şoförü olarak görev yaptığı halde yukarıda esas ve karar nosu belirtilen boşanma dosyası protokolünde müvekkileme ait eğitim ve rehabilitasyon merkezinin adi ortaklıktan limited şirkete dönüştürülmesinden sonra ön muhasebe elamanı olarak çalışacağı ve aylık maaşının brüt 3.000,00 TL olacağı belirtilerek müvekkilem ve davacı tarafından boşanma protokolü imzalanarak boşanma dosyasına sunulmuştur. Aile Mahkemesi boşanma kararında açıkça, 24/12/2014 tarihli protokolün, mahkemenin kararına aykırı olmayan bölümlerinin tasdikine ve kararın eki sayılmasına karar vermiştir. Aile Mahkemesi'nin kararında da açıkça belirtildiği üzere mahkemenin kararına aykırı olmayan bölümleri tasdik edilmiştir....
Somut olayda; Mahkemece davacının iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sona erdiği kabul edilerek davacının ihbar tazminatı talebi reddedilmiş ise de, karara dayanak “ ANLAŞMALI FESİH PROTOKOLÜ VE İBRANAME “ başlıklı 16.06.2009 tarihli belge incelendiğinde; belgenin matbu hazırlanmış, boşlukları el ile doldurulmuş, kayıtlardaki ücrete göre 1 yıl 26 günlük çalışma karşılığı hesaplanan kıdem tazminatı miktarı yazılı bir belge olup, davacının toplam 7 yıl 10 ay 12 günlük çalışmasını karşılamadığı, toplam 7 yıl 10 ay 12 günlük çalışması olan davacı işçinin 1 yıl 26 günlük çalışma karşılığı hesaplanan kıdem tazminatı karşılığını alarak işveren ile anlaşmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kaldı ki 16.06.2009 tarihli feshe ilişkin olarak davacıdan iş akdini anlaşma ile feshedilmesine ilişkin bir teklifinde bulunmadığı, buna göre davacının iş akdinin davalı işveren tarafından haklı bir nedene dayanmadan ve ihbar öneli tanınmadan feshedildiği anlaşıldığından davacının dosyaya uygun...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi kararının, erkek tarafından kusur belirlemesine ve kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminata yönelik olarak istinaf edildiği, davacı kadın vekilinin 03/05/2023 tarihli dilekçesi ekinde taraflarca imza altına alınmış 29/05/2023 tarihli anlaşmalı boşanma protokolü sunduğu görülmüştür. Bu nedenle; İlk Derece Mahkemesinin boşanma yönünden verdiği kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği, bu nedenle, verilen boşanma kararı istinaf edilmeksizin kesinleştiği hususu Mahkemece yeniden verilecek kararda gözetilmek üzere tarafların dosyaya sundukları protokol kapsamında beyanları alındıktan sonra karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353/1- a-6 maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....