T1'nın 3/G numaralı bağımsız bölümünde "Ser Balık" ünvanı ile restoran işletmekte olduğunu, davalı tarafından yürütülmekte olan ticari faaliyette, restoranın hizmet verdiği saatlerde ortak alanlara ve kat maliklerinin kullanımını etkileyecek düzeyde, servis masaları yerleştirildiğini, davalı tarafından işletilen restoran hizmeti sırasında ortak alana yerleştirilen servis masaları nedeniyle kat malikleri fiziksel ve ruhsal anlamda rahatsızlık duyduğunu, davalıya rahatsızlıkların giderilmesine ilişkin defalarca uyarıda bulunulduğunu, 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 19. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz." hükmü ile açıkça kat maliklerinden birinin, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça ana taşınmazın ortak yerlerinde inşaat, onarım, tesis ve değişiklik yaptıramayacağını...
, davalı kooperatifte 64 ortak bulunduğu göz önüne alındığında ortakların şahsi sorumluluğunu sadece bir havuz yapımı için bir öncekine göre 5 kat arttıran bir kararda en az 48 üyenin rızası gerekirken kararın alındığı toplantıya bu sayıda dahi üyenin katılmadığını, 42 üyenin katılımı ile ve 35 üyenin rızası ile gündemin 7 numaralı maddesindeki kararın alındığını, bunun yanı sıra yapılan toplantıda yıllık aidat olarak 6.000,00-TL toplanılmasına karar verildiğini, bu sebeple; S.S....
, davalı kooperatifte 64 ortak bulunduğu göz önüne alındığında ortakların şahsi sorumluluğunu sadece bir havuz yapımı için bir öncekine göre 5 kat arttıran bir kararda en az 48 üyenin rızası gerekirken kararın alındığı toplantıya bu sayıda dahi üyenin katılmadığını, 42 üyenin katılımı ile ve 35 üyenin rızası ile gündemin 7 numaralı maddesindeki kararın alındığını, bunun yanı sıra yapılan toplantıda yıllık aidat olarak 6.000,00- TL toplanılmasına karar verildiğini, bu sebeple; S.S....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; Mahkemece, davalı Mehmet Kadir Şanlı’nın şirket yetkilisi olduğu, kefalet için eş rızası gerekmediği, diğer davalı Mustafa Şahin Şanlı’nın Mehmet Kadir Şanlı’nın oğlu olduğu, şirket için kredi kullandırıldıktan sonra baba oğul olan kefillerin kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürmelerinin TMK’nın 2. maddesi ile bağdaşmadığı, çek bedelleri yönünden risk sona erene kadar gayri nakdi riskin devam edeceği, bankanın çek bedelini ödemesinden sonra riskin nakde dönüşeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin davalıların KMH hesabı için 0,01 TL, çek garanti bedellerine ilişkin olarak 1.410 TL ana para, 178,67 TL işlemiş faiz, 8,93 TL Bsmv olmak üzere 1.597,60 TL; ticari kredi için 196.725,33 TL ana para, 21.982,94 TL işlemiş faiz, 1.099,14 TL Bsmv, 279,38 TL ihtar masrafı olmak üzere 220.086,79 TL, toplam olarak 221.684,40 TL üzerinden faizi ile birlikte takibin devamına, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir....
. - 2017/666 K. sayılı kararının kaldırılmasına ilişkin istinaf başvurusu ile ilgili olarak verilen 14/12/2017 tarihli istinaf kararı ile; davacı tarafça diğer kat maliklerinin rızası alınsa bile davalı tarafın rızası olmadan idari yoldan düzeltimin mümkün olmayacağının 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu düzenlemelerine göre sabit olduğu, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle, istinaf talebinin reddine dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava niteliği itibariyle ana taşınmazın bağımsız bölümlerine ait arsa paylarının değerlerine göre yeniden belirlenerek düzeltilmesi davası olmayıp, tapu kaydı ile mimari proje arasındaki farklılıkların tespit edilerek giderilmesi istemine ilişkin olup, arsa paylarının düzeltilmesine ilişkin talebin reddi gerekirken, bölge adliye mahkemesince istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle, istinaf talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
ne devredildiğini, bu devirin müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında gerçekleştirildiğini, bu devir neticesinde şirkete herhangi bir para girişi olmadığını, dava konusu taşınmazın şirketin en önemli sahip olduğu mevcudatı olup, şirketin varlığını sürdürebilmesi için çok önemli bir değere sahip olduğunu, şirketin ana faaliyet konusunu oluşturmakta olduğunu, buna rağmen şirket ortağı müvekkilinin herhangi bir rızası alınmadığını, ortaklar kurulu toplanmadığını belirterek, ......
Sokakta bulunan belediyeye ait ana kanala bağlanması şeklinde muarazanın giderilmesine karar verilmiştir....
d) Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu ... ada 30 parselde davacı 4/5 pay sahibi, davalı ise 1/5 pay sahibi bulunmaktadır. Davacı davalının rızası ile bina yaptığını belirterek davalı payının adına tescilini istemiştir. Tapulu bir taşınmazda malikin rızası ile bina yapan kişinin ileride mülkiyetin kendisine devredileceği inancı taşıdığı düşünülerek iyiniyetli olduğu kabul edilebilir....
iken aniden ayağa kalkarak "ben çıkıyorum açın kapıyı, başım dönüyor" diyerek salondan çıktığı, 6) Mağdure 26.12.2013 günlü 2 nolu oturumda olay günü uyuşturucu madde etkisinde olduğunu, 7) Mağdure 02.10.2014 günlü dilekçesi ile sanık ile rızası dahilinde birlikte olduğunu bir başka beyanında da kollarındaki çiziklerin önceden oluştuğunu ifade etmiştir....
Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124. maddesinde belirtilen, bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu; ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği; yine, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, taraf...