Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124. maddesinde belirtilen, bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu; ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği; yine, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, taraf değişikliği...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/05/2019 NUMARASI : 2019/319 ESAS 2019/402 KARAR DAVA KONUSU : Ana Baba Rızası Arama KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
Kat Mülkiyeti Yasası'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasına göre kat maliklerinin 4/5'inin yazılı rızası olmadıkça ana taşınmazın ortak yerlerinde onarım, tesis ve değişiklik yapılamaz. Buna göre öncelikle mahkemece verilecek karar bağımsız bölüm malikinin hukukunu da etkileyeceğinden, dava konusu bağımsız bölüm maliki de davaya dahil edilip, tüm deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Çocuk Mahkemesince koruma kararı verilip, kuruma yerleştirildiği ve bu nedenle evlat edinmede ana-baba rızası aranmaması kararının ilerde evlat edinme işlemleri sırasında istenebileceği anlaşılmaktadır (TMK. m. 312/2). Bu durumda, rıza aranmama kararının küçüğün kuruma yerleştirilmesinden "sonra" evlat edinme işlemi bulunmadan talep edilebilmesi söz konusu değildir. Koşulları oluşmadığından talebin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece "davalı annenin çocuğun evlatlık verilmesini istemediği ve kurumun davasını ispat edemediği" gerekçesiyle talebin reddi doğru değil ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK md.438/son, 6100 s....
Hükmü yer almakta olup, aynı Kanunun 262 nci maddesine göre çocuk,küçük iken ana ve babasının velayeti altındadır. Mahkemece yukarıda açıklanan hükümler gözönüne alınarak,reşit olan ...i temsil yetkisi bulunmayan davalılara karşı açılan davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. 2-Davacının sağ olduğu anlaşılan eşi ...'in rızası alınmaksızın sözü edilen Kanunun 255 inci maddesinde yer alan "Eşlerden birinin evlat edinmesi veya evlatlık olması diğerinin rızasına bağlıdır." hükmüne aykırı olarak eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.18.10.2006...
Maddesinde "Küçük,gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa,evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce,onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. ” hükmü yer almaktadır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasaya 5133 Sayılı Yasa ile ekleme yapılan 4/2. maddesinde “22.11.2001 tarihli 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 3. kısmı hariç olmak üzere 2. kitabı, 03.12.2001 tarihli ve 4722 Sayılı Türk Medeni Yasasının Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasaya göre aile hukukundan doğan dava ve işlerin” aile mahkemesi görevinde olduğu açıklanmıştır. Somut olayda; Çocuk Esirgeme kurumunda bulunan ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma HÜKÜM : Beraat İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Mağdurenin aşamalardaki anlatımları, ...Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 28.12.2011 tarihli raporu ve tüm dosya içeriğine göre; sanık ...’nin nüfus kayıt örneğinden onaltı yaşı içerisinde olup onaltı yaşını bitirmediği anlaşılan mağdureyle rızası ile cinsel ilişkiye girme şeklindeki eyleminin TCK'nın 104/1. maddesinde yer alan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturması ve mağdurenin 26.12.2011 günlü kolluk ifadesinde sanık ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanığın, mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna göre bina vasfında kaldığı anlaşılan müştekinin ikametine rızası hilafına girdiği anlaşıldığından konut dokunulmazlığını ihlal suçundan zamanaşımı süresi içinde işlem yapılması olanaklı görülmüştür. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir....
Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 19/1- 3. maddesine göre kat malikleri, ana taşınmazın bakımı ve mimari durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecbur olup her kat maliki ana taşınmaza ve diğer bağımsız bölümlere kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumludur. Aynı kanunun 19. maddesinin, 14/11/2007 tarih 5711 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik, ikinci fıkrasına göre kat maliklerinden biri bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım, tesis ve değişiklik yapamaz. Aynı fıkranın devamında kat malikinin kendi bağımsız bölümünde ana yapıya zarar verecek nitelikte onarım, tesis ve değişiklik yapamayacağı belirtilmiştir. Kat malikinin bağımsız bölümünde dilediği gibi değişiklik yapabilmesinin koşulu ana yapıya zarar vermemektedir....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 02/09/2014 havale tarihli dava dilekçesinde ; 10993 parselde kayıtlı kurulu kat irtifakında 2/4 arsa paylı 1. kat 2 nolu bağımsız bölümün 1/2 oranında maliki olduklarını, davalının ise aynı parselde zemin kat 1 nolu bağımsız bölüm maliki olduğunu, davalının ortak kullanım alanı olan bahçenin ana taşınmazının kuzey batı kısmında davacıların rızası ve muvafakatı bulunmadan zemine mermer döşeme yaptığını, bunun üstüne ise yine ortak kullanım alanı olacak şekilde demirden çamaşır asmak için imalat yaptığını, bahçenin hükümlerine göre ortak kullanım alanı niteliğinde olduğunu, davalının kuzey batı köşesindeki balkonun altının projede boş iken balkonun altı doldurularak ortak kullanım...