Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kanunun emredici hükmü gereği vadesi gelmemiş alacak sermaye olamayacaktır. --- ilgili olarak "-- vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı" belirtilmiştir. 6102 sayılı kanundaki vadesi gelmemiş alacak ile ilgili bu yeni hüküm vadesi gelmemiş alacakların şirkete sermaye olarak konulamayacağına ilişkindir. İlk olarak sermaye şirketlerine sermaye olarak konulan vadesi gelmemiş alacak nakdi sermayenin tescilden önce ---------- buna aykırı olur. --- gelmemiş alacağın sermaye olarak konulması , nakit taahhüt eden ve tescilden önce en -- ödeyen diğer ortaklara eşit işlem yapılmamış olması sonucunu doğurur. --- Denetime el verişli bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere davacının şirkete verdiği borçlardan 1....

    YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacının, muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla banka hesaplarına ... tarih ve ... ile ... tarih ve ... sayılı bildirimler uyarınca uygulanan e-hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; "...İstinaf incelemesinden geçerek kesinleşen mahkeme kararında davacı talebine göre alacakların hüküm altına alınarak fazla hakların saklı tutulduğu, kesinleşen mahkeme kararında hüküm altına alınmayan bakiye alacakların tahsili talep edildiği gerekçesi ile; "Açılan davanın kısmen KABULÜNE 1- Kıdem tazminatı talebinin kabulü ile, brüt 10.030,75 TL'nin iş akdinin fesih tarihi olan 05.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 2- İhbar Tazminatı alacağı talebinin kabulü ile; brüt 3.820,00 TL’nin 12.07.2019 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 3- Fazla Çalışma ücret alacağı talebinin kısmen kabulü ile; brüt 303,20 TL’nin 12.07.2019 dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4- Yıllık...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Asıl dava dilekçesinde, 2.075,80 TL'nin, karşı dava dilekçesinde ise 21.638,12 TL'nin faizi ve masraflarla birlikte karşılıklı olarak tahsili istenilmiştir. Mahkemece davada yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava ve karşı dava, sağlık sigortasından kaynaklanan alacakların tahsili istemine ilişkindir. Davalı vakıf senedinin 1. maddesinde de belirtildiği üzere, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının Geçici 20. maddesi hükümlerine göre kurulan sosyal güvenlik vakfıdır. Davanın bu niteliği dikkate alındığında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, davaya iş mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir....

        Somut olayda davacıların miras hisseleri farklı olup hüküm altına alınan alacakların mirasçılara miras hisselerine göre verilmesi gerekirken, infazda sorun yaratacak şekilde “davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine” şeklinde hüküm kurulması hatalı olup bozma sebebidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ; Hüküm fıkrasının 2. paragrafından “…davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine… “ sözcükleri çıkartılarak, yerine; "…davalıdan alınarak miras hisseleri oranında davacılara verilmesine…” sözcüklerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 14/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          ile Hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından peşin yatırılan toplam 1.314,30 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Dava açılmadan önce yapılan 680,00 TL arabuluculuk giderinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan, 631,47 TL’sinin davalıdan ve bakiyesi 48,53 TL’sinin ise davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.331,61 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.482,56 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 818,10 TL yargılama giderinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan, 759,72 TL’sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine, bakiye...

          Davacı vekili tarafından 15.01.2001 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ve ek protokole dayanılarak başlatılan 12.01.2012 tarihli (... 33.İcra Müd.2012/911 sayılı) icra takibinde; 10.000 TL kira farkı, 6.124 TL gecikme zammı, 115,92 TL işlemiş faiz ve 466,67 TL gecikme zammı faizi olmak üzere toplam 16.706,59 TL alacağın tahsili, 18.01.2012 tarihli (... 33.İcra Müd.2012/1454 sayılı) icra takibinde 27.500 TL kira alacağının tahsili ve nihayet 25.01.2012 tarihli (... 33.İcra Müd.2012/2100 sayılı) icra takibinde 11.000 TL kira farkının tahsili istenilmiştir. Takip talepnamelerinde takibe konu kira alacaklarının hangi ay veya döneme ilişkin olduğu açıklanmamıştır. Kural olarak takip talepnamesinde ödenmemiş kira borcunun Türk parası ile tutarı, talep edilen aylar ve aylık kira miktarı gösterilmelidir. Ancak takip talepnamesindeki bu eksikliğin sonradan giderilmesi de mümkündür....

            Bununla birlikte bireysel ya da toplu iş sözleşmesiyle, talep konusu alacakların ödeme zamanıyla ilgili olarak açık bir hükme yer verilmişse, belirlenen ödeme tarihi faiz başlangıcı olarak esas alınır (Yargıtay 9.HD. 24.10.2008 gün 2008/30158 E, 2008/28418 K.). Davadan önce temerrüt yoksa dava dilekçesinde talep edilen miktarlar için dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile talep edilen miktarlara ise ıslah tarihinden faiz yürütülmesi gerekir. Davacı davalıyı davadan önce temerrüde düşürmüşse ve talep varsa kıdem tazminatı dışındaki alacakların tamamına temerrüt tarihinden faiz yürütülmeli ve alacaklar davadaki- ıslahtaki şeklinde bölünmemelidir....

              Mahkeme gerekçesinde belirtildiği gibi borçlu şirket, yurtdışında ortaklığı bulunan şirketlerle geçtiğimiz yıldan itibaren alacaklarının tahsilinde sorunlar yaşamaya başladıkları, alacakların tahsilinin kısa vadede mümkün olmaması nedeniyle bu alacakların tahsil kabiliyetini yitirdiğinin bildirildiğini, alacaklı olunan firmalarla gerek şirket ortaklarının gerekse şirketlerin hukuki ve fiili ortaklığının bulunmadığını beyan etmiş olmakla komiser heyeti tarafından yurtdışındaki alacakların tahsili için hukuki yollara başvurulup başvurulmadığı bilgisi istenmiş olup, şirket tarafından davalar ve alacakların tahsili için izlenecek yolların süreç içerisinde paylaşılacağı, davaların başlatılabilmesi için ciddi kaynak ayrılmasının gerektiği, tutarların bir kısmı Kazakistan'da yeralan ve evveliyatı olan çeşitli firmalardan kaynaklı olmakla birlikte, alacakların tahsilinin kuvvetle mümkün olmadığı ifade edilmiştir....

                Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükme yönelik; Davalı Belediye vekili; davanın öncelikle husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin muvazaaya ilişkin kararının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, alacakların sendika ile belediye arasındaki TİS hükümlerine göre hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı ve eksik incelemeye dayandığını, sosyal haklar adı altında istenen alacakların hangi kalemlerden oluştuğu açıklanmadan karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; Fark kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsili talebine ilişkindir....

                UYAP Entegrasyonu