Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi heyeti raporuna göre; aracın garanti süresi içinde aynı arızadan dolayı 4 kez servise girmiş olması ve halen arızanın devam ediyor olması sebebi ile mevcut arızanın kullanıma bağlı olamayan ve üretimden kaynaklanan bir arıza olduğu, özellikle bu arızanın onarımının mümkün olmasına rağmen fren mesafesinin kısalmasını sağlayacak özelliğin çalışmıyor olmasının, ondan beklenen faydanın alınmasına engel olduğu, ve bu hali ile aracın ayıplı olduğu, ayıbın üretim kaynaklı olduğunun belirlendiği, aracın ruhsat tarihi olan 24/03/2011 tarihinden itibaren 2 yıl garanti süresinin dolmasından önce bu davanın açıldığı dikkate alındığında zaman aşımı itirazına itibar edilmediği, davacının öncelikli tercihini ayıptan ari misli ile değiştirilmesi yönünde kullandığı değerlendirilerek, dava konusu aracın satıcı ... şirketine yönelik misli ile değiştirilmesine yönelik talebinin kabulüne ve ayıba konu aracın...
Dolayısıyla satıcının ayıptan doğan sorumluluğuna ilişkin zamanmışımı süresinin TBK m 146' da belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresini çıkarın diğer bir deyimle TBK m 231/1' de belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanmasına engel olan kusurun mutlaka ağır kusur olması gerektiği m 231/2' de açıkça ifade edilmiştir. Alıcının ayıptan doğan sorumluluk hükümleri çerçevesinde satıcıya başvurarak 2 yıllık zamanaşımı süresi ile bağlı olmaksızın dava ve talepte bulunabilmesi için zorunlu olan bu ağır kusurun satıcı tarafından ve satıcının ayıplı olarak devretmekte ortaya çıkmış olması gerekmektedir. Ancak dosya içerisinde tarafların sunduğu delil ve belgelerden davalı satıcının ağır kusurunu gösterir nitelikte bir vakıa bulunmamaktadır. Davacı alıcı bir kısım faturalar ve ayıptan doğan ihbar yükümülüğünü yerine getirdiğine ilişkin noter aracılığıyla göndermiş olduğu ihtarnameleri dosyaya sunmuştur....
Dolayısıyla satıcının ayıptan doğan sorumluluğuna ilişkin zamanmışımı süresinin TBK m 146' da belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresini çıkarın diğer bir deyimle TBK m 231/1' de belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanmasına engel olan kusurun mutlaka ağır kusur olması gerektiği m 231/2' de açıkça ifade edilmiştir. Alıcının ayıptan doğan sorumluluk hükümleri çerçevesinde satıcıya başvurarak 2 yıllık zamanaşımı süresi ile bağlı olmaksızın dava ve talepte bulunabilmesi için zorunlu olan bu ağır kusurun satıcı tarafından ve satıcının ayıplı olarak devretmekte ortaya çıkmış olması gerekmektedir. Ancak dosya içerisinde tarafların sunduğu delil ve belgelerden davalı satıcının ağır kusurunu gösterir nitelikte bir vakıa bulunmamaktadır. Davacı alıcı bir kısım faturalar ve ayıptan doğan ihbar yükümülüğünü yerine getirdiğine ilişkin noter aracılığıyla göndermiş olduğu ihtarnameleri dosyaya sunmuştur....
Davalı vekili, her ne kadar üreticinin sorumluluğunun, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna tabi hukuki ilişkilerde ve ayıp sebebiyle uğranılan zararlarla sınırlı olarak değerlendirilebileceği, tacirler arasında yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadıklarını, dolayısıyla, TBK'nın satışa ilişkin hükümlerinin, taraflar bakımından bir geçerliliğinin bulunmadığı, kaldı ki bu hükümlerde üreticinin ayıptan kaynaklı sorumluluğuna gidilebileceğine dair herhangi bir düzenleme bulunmadığı savunulmuş ise de; davalı şirketin aracın üreticisi olduğu, davalı şirketin sorumluluğunun vermiş olduğu garantiden doğacağı, bir başka ifadeyle, bu aracın üreticisi olarak garanti veren sıfatıyla maldaki üretimden kaynaklı bir ayıptan doğan zarardan sorumlu olduğu (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/8803 E. - 2022/9520 K.; 19....
Davalı satıcının ayıptan sorumluluk borcu bulunmaktadır. Dava,davacının satın aldığı araçta gizli ayıp bulunduğu iddiası ile hasar onarım giderlerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ayıptan sorumluluk hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları akidi olan satıcıdan isteyebilir. Davacı şirketin davaya konu aracı ikinci el olarak dava dışı satıcıdan satın aldığı, TTK 23/1 maddesi uyarınca davaya konu olayda TBK'nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, TBK 219/1 maddesi uyarınca ayıptan dolayı sorumluluğun satıcıya ait olduğu, somut olayda bu davadaki davalının ise satıcı sıfatının bulunmadığı, davacı ile arasında satım sözleşmesinin bulunmadığı, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır....
İmalat kaynaklı adezyon kusurlarında hasar, aracın tüm panellerinde gözlenmekte iken dış etkiler sonucu gerçekleşen kusurlarda bölgesel emareler göze çarpmaktadır. Günümüz boya teknolojisi ile boyanmış bir araçtaki boya ömrü, aracın ekonomik ömrünün üzerinde olmakla birlikte, davaya konu aracın üretici tarafından verilen boya ve korozyon garantisinin üzerinde bir sürede, aracın ekonomik ömrünün sonunda ortaya çıkmış boya kusurunun, aynı proses süresince boyanan tüm yüzeylerde gözlenmemesi ve ölçüme dayalı veriler olmamasının yanı sıra fiziki etkenler sonucu gelişip gelişmediğini gösterir verilerin de yokluğunda (kaplama kalınlığı, renk ölçümleri ve SBM kayıtları gerekmekte), imalat hatası yada kullanım kaynaklı olduğu konusunda bir değerlendirme yapılamamıştır." yönünde görüş bildirilmiştir....
derece mahkemesinin yapmış olduğu değerlendirmede davacı tarafın ayıptan ve eksik ifadan kaynaklı müspet zararını talep ettiğini tespit edememiş, davacı tarafın talebi olan müspet zarara ilişkin tazminat talebiyle bağlı kalmayarak ayrı bir talep konusu olduğunu farz ettiği ayıptan ve eksik ifadan kaynaklanan alacağın varlığından bahisle hüküm kurduğunu, HMK'nın 26/1 maddesine aykırı davranıldığını, davalı müvekkili şirket tarafından yapılan işe ilişkin 000133 Sıra No'lu, 18/05/2019 tarihli 70.000,14 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, ancak davacı tarafça faturanın teslim alınmadığı için iptal etmek durumunda kaldıklarını, yazılı belge niteliğindeki faturanın değerlendirilmesi gerektiğini, keşif yapılacağından haberi olan davacının ön cepheyi tamamıyla söktürdüğünü yan cephenin ise müvekkilinin yaptığı şekilde kullanılmaya devam ettiğini, yan cephenin kullanılmaya devam ederken ön cephenin kullanılmayacak halde olduğundan bahisle söktürüldüğünün iddia edilmesinin tamamen mahkemeyi yanıltmaya...
derece mahkemesinin yapmış olduğu değerlendirmede davacı tarafın ayıptan ve eksik ifadan kaynaklı müspet zararını talep ettiğini tespit edememiş, davacı tarafın talebi olan müspet zarara ilişkin tazminat talebiyle bağlı kalmayarak ayrı bir talep konusu olduğunu farz ettiği ayıptan ve eksik ifadan kaynaklanan alacağın varlığından bahisle hüküm kurduğunu, HMK'nın 26/1 maddesine aykırı davranıldığını, davalı müvekkili şirket tarafından yapılan işe ilişkin ......
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 34 XX 354 plaka sayılı Nissan marka aracı davalı şirketten satın aldığını, aracın halen garanti kapsamında olmasına rağmen araçta birçok arıza çıktığını ve davacının aracı satın aldıktan sonra aracın kaporta aksamında gizli ayıplar olduğunu öğrendiğini, davacının aracı servise götürdüğünde aracın kaporta kısmında ayıplı ürün kullanılmasından dolayı araçta korozyon meydana geldiğini, davalı şirketin satış sözleşmesi sırasında mevcut olup gizlenen ayıptan sorumlu olduğunu, davacının dava konusu ayıpları öğrendikten hemen sonra durumu davalı şirkete bildirmesine rağmen sonuç alamadığını, davacının seçimlik haklarından olan ayıptan kaynaklı olarak bedelden indirim hakkını kullanmak istediğini belirterek aracın gizli ayıplı olması sebebi ile satış bedelinden 20.000 TL indirim bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;16/02/2022...
Malın ayıplı olması halinde davacının ayıptan kaynaklı seçimlik hakları 6098 sayılı TBK'nın 227/1. maddesinde düzenlenmiştir. Kural olarak, davacı ayıplı maldan kaynaklı kanunda tanımlanan seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir. Ancak, seçimlik hakların kullanılmasında, Türk Medeni Kanunu(TMK)'nun 2.maddesi kapsamında iyiniyet ve dürüstlük kuralı ile ayıbın niteliği ve kullanılan seçimlik hakkın ölçülülüğü, orantılılığı ve hakkaniyete uygunluğu gibi hususların da göz ardı edilmemesi gerekir. Bu kapsamda, hükme esas alınan son bilirkişi raporunda, yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun bir şekilde nispi metot esas alınarak, dava konusu araçtaki ayıptan kaynaklı değer kaybı hesaplanmış, değer kaybının 4.550,00 TL olduğu belirtilmiştir....