Davalı T7 vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği problemlere ilişkin kendi yasal yükümlülüğü olan ayıp bildiriminde bulunmadığını, araçta üretim kaynaklı bir sorun olmadığını, iddia edilen problemlerin dış etken ve kullanıcı hatası sonucu meydana geldiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Aynı Kanunun 231.maddesinde; satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıka ayıptan doğan sorumluluğa ilişkin her türlü davanın ayıp sonradan ortaya çıksa bile satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı, alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def'i hakkının bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmayacağı düzenlenmiştir. Ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte ayıbın tespiti halinde alıcının sözleşmeyi fesih hakkı da bulunduğundan yani uyuşmazlık fesih sonucunu da doğurabileceğinden ticari satışlarda ayıp ihbarının TTK'nın 18 maddesinde öngörülen usulde ve şekilde yapılması ispat bakımından önem arzetmektedir....
"Taşınır satışlarında ayıptan sorumluluk, TBK m.219 ilâ m.231 arasında düzenlenmiş bulunmaktadır. TDK'ya göre ayıp, diğer anlamlarının yanı sıra "kusur, eksiklik" anlamlarında da kullanılmaktadır. Bu kapsamda satış sözleşmesinde ve taşınır satışları özelinde ayıp, satış sözleşmesi konusu olan şey hakkında satıcının bulunduğunu bildirdiği niteliklerin bulunmaması veya şeyde objektif olarak bulunması gereken niteliklerin (türün mutad kullanım amacına elverişlilik gibi) bulunmaması/bulunmaması gereken niteliklerin bulunmasıdır. TBK m.219/2'ye göre; "satıcı şeydeki ayıpları bilmese bile sorumludur". Bu hüküm uyarınca, satıcının ayıptan doğan sorumluluğunda kusurlu olması şart değildir. Satıcının ayıplı mal tesliminden doğan doğrudan zararlardan kusursuz sorumluluğu söz konusudur. Bu halde alıcı, satıcının kusurunu ispatlamak zorunda olmaksızın ayıptan doğan doğrudan doğan zararlarının tazminini isteyebilir....
ne izolasyon hatası gideri ve tamiri için kesilen fatura miktarının 24.370,01 TL olduğu, iş bu miktarın davacı alacağından mahsubu gerektiği, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 19.440,50 TL bedelli fatura içeriği işin davacının üstlendiği sözleşme kapsamındaki işe dair yapıldığının, davacı tarafça kanıtlanamadığı, işbu fatura karşılığı işin, işin ayıplı ifasından dolayı işyerlerinde kiracı olarak bulunan dava dışı bankalara ait işyerlerindeki ayıptan kaynaklı hasarın giderilmesi işine dair olabileceği, davacının ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olan ve davalıların oluşturduğu adi ortaklık defterlerinde kayıtlı olan bu nedenle kanıtlanan sözleşme kapsamında yaptığı iş bedeli olan 63.294,74 TL alacağına karşılık davalıların yapmış olduğu, 53.300,00 TL ödeme ile ayıptan kaynaklı oluşan hasar ve tamir giderim bedeli 24.370,01 TL alacak, davacı alacağından mahsup edildiğinde davacının takip tarihi itibariyle davalılardan talep edeceği bakiye alacak miktarının bulunmadığı, işbu nedenle...
Bu hali ile iş sahibinin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 360. maddesi hükmünce seçimlik hakkını ayıbın giderilmesi yönünde kullanmış, davada ayıp bedeli ile birlikte ayıptan kaynaklanan zararın tahsilini istemiştir. Mahkemece ayıptan doğan zarara hükmedilmiş ise de ayıp bedeli bilirkişilerce hesaplanmasına karşın hüküm altına alınmamıştır. Oysa yapılması gereken iş birleşen davada iş bedelinin tamamına hükmedildiğinden yaptırılan bilirkişi incelemesine göre saptanan 32.500,00 Euro ayıp giderim bedelinin de ayıptan kaynaklanan zararla birlikte hüküm altına alınmasından ibarettir. Bu husus gözetilmeden ve bilirkişi raporuna itirazı yanlış değerlendirilerek ayıp bedelinin reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur....
-Euro bedelli ... sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 8.maddesinde müşterinin temlik olunan alacakların factora (davacı şirkete) ödenmesini malların maddi ve hukuki ayıptan ari olmasını ... ettiğinin hükme bağlandığı, davalı müşterinin ... ettiği hususların ortaya çıkması halinde davacı factorun ödediği bedeli müşteriden talep edebileceği, mahkemece sözleşmenin anılan bu hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece yeniden yaptığı yargılama sonucunda önceki kararında direnmiştir. Direnme kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Esas sayılı dosyasındaki borcun ödendiğini, üretimden kaynaklı ayıptan, yetkili bayi olarak satışı yapan müvekkilinden önce ithalatçı ve üreticinin sorumlu olduğunu, TKHK'nın 11/2. maddesinde da ayıplı maldan dolayı bir takım hakların yerine getirilmesi konusunda tüketici karşısında, satıcı, üretici ve ithalatçının müteselsilen sorumlu olduğunun belirlendiğini, anılan ayıptan müvekkilinin kusur veya sorumluluğunun bulunmadığını, mahkemece yeterli inceleme yapılmadan, hatalı raporun esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava, satın alınan ticari araçtaki ayıptan kaynaklanan tazminata ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 19. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 19. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 04.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Karşı davada ayıptan kaynaklanan bedel istenmekte olup, mahkemece karşı dava reddolunmuşsa da, gerek tespit raporunda gerekse mahkemece aldırılan raporda arıtma tesisinin ayıplı olduğu, bu nedenle davalı karşı davacının ayıbı gidermek için vidanjör çalıştırmak zorunda kaldığı dosya içerisindeki delillerle sabittir. Bu durumda mahkemece karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hukuki gerekçe gösterilmeden red kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı karşı davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı karşı davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-k.davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 07.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
-K A R A R- Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline kaskolu aracın trafiğe çıktıktan üç ay sonra trafikte seyir halindeyken çıkan yangın sonucu yandığını, müvekkilinin sigortalısına 113.000 TL tazminat ödemek durumunda kaldığını, davalının aracın Türkiye distribütörü olduğundan araçtaki ayıptan dolayı sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek 113.000 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin aracın ithalatçısı olması nedeniyle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını, yangının araçtaki ayıptan ileri gelmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 113.000 TL'nin 14.12.2009 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....