(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319) Dava dosyamızda ispat yükü ayıptan kaynaklı maddi manevi zararları olduğunu iddia eden ana dava ve birleşen dava davacıları üzerinde olup, taraf delilleri bu muvacehe ölçüsünde toplanıp yargılama neticelendirilmiştir. Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve Davacıya ait araç üzerinde, Davacı tarafından satın alınan ... plaka numaralı , ..... Marka ......
Bu nedenle ayıptan kaynaklı olarak meydana gelen onarım bedelinin aşağıdaki şekilde kabulüne karar verilmiştir. Davacı aracın bakımı süresince araçsız kaldığını belirterek araç yoksunluk bedeli talep etmiştir. Dava konusu aracın yargılama esnasında alınan usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporundan tamirat süresinin 7 gün olduğu, muadil bir aracın kiralama ücretinin günlük 200,00 TL olduğu anlaşılmış ve taleple bağlı kalınarak bu talebi hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Davacı dava dilekçesi ile yağ kaçırma ve yağ değişimi nedeni ile 1.200,00 TL masraf ettiğini ve bu alacak kalemlerini de talep etmiştir. Söz konusu masraflar aracın doğal kullanımından kaynaklı olarak meydana geldiği anlaşıldığından bu taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Bununla birlikte davalı mallar teslim alındığı esnada ayıplı olduğunun görüldüğünü, bu hususun davacıya bildirildiğini ve ayıptan kaynaklanan bir iade veya reklamasyon faturası olması halinde davacıya yansıtılacağının belirtildiğini, bu hususa ilişkin olarak taraflarca anlaşmaya varıldığını ileri sürmüştür. Buna göre ilke olarak davalı malın ayıplı olduğunu bilerek teslim almış olmakla malları bu haliyle kabul etmiş sayılır. Teslim anında taraflar arasında davalının ayıptan kaynaklanan zararının olması halinde bunun davacıya yansıtılacağı yönünde bir anlaşma bulunduğu yönündeki iddiası ise yazılı delille ispat edilmesi gerekmekte olup, sunulan e-posta yazışmalarında veya whatsapp yazışmalarında bu yönde bir ifadeye rastlanılmamış, davacı tarafça açıkça dinlenilmelerine muvafakat edilmeyen davalı tanık beyanları da iddianın ispatı içi yeterli görülmemiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/54 D.İş sayılı dosya ile tespit davası açtıklarını ve bu davada da bilirkişi raporunda aracın ayıplı mal olduğunun belirlendiğini, tespit ettirilen tüm ayıpların yaklaşık olarak 3 ay süren bir tamir süreci sonunda ancak giderilebildiğini, aracın alındığından bugüne kadar ki geçen süreçte müvekkil aldığı üründen beklenen faydayı sağlayamadığı gibi üzerine yüklü miktarda da masraf yapmak zorunda kaldığını beyanla müvekkilinin araçtan beklenen faydayı sağlamak bir yana aldığı andan itibaren serviste bulunan aracına ilişkin yapmış olduğu masrafların satış bedelinden düşülerek müvekkilime ayıplı maldan kaynaklı olarak ödenmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, alım-satım akdine dayalı hukuki ayıptan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....
marka aracı 250.000 TL bedel karşılığı davalıdan satın aldığını, aracın Türkiye'ye girişi esnasında vergi kaçakçılığı ve resmi belgede sahtecilik suçlarının işlendiğini, araca el konulduğunu, davalıya gönderilen ihtarname ile hukuki ayıptan kaynaklı davacının ödediği bedelin iadesinin talep edildiğini, ancak bedelin ödenmediğini ileri sürerek satış bedeli 250.000 TL'nın satış tarihi olan 20.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu aracın davadışı şirketten 22.03.2013 tarihinde 195.000 TL bedelle satın alındığını, davalının aracın kaçak olduğunu bilmediğini, iyiniyetli olduğunu, araca el konulması nedeniyle sorumluluğu olmadığını, aracı davadışı şirketin ithal ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir....
Davalılar ilk derece yargılama makamına sunmuş oldukları yanıt dilekçeleri ile dava konusu aracın üretimden kaynaklı ayıplı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş; davalıların istinaf talebi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18....
Davacı vekili 30.09.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile eksik ve ayıptan kaynaklı talebini 3.744,98 TL olarak arttırmıştır. Davalı, imar mevzuatına göre dubleks bölümlerin çatı altına yapılamayacağının belediye yetkilileri tarafından bildirilmesi üzerine, durumu arsa sahiplerine de açıklamak suretiyle onaylarının alınarak mimari proje çizdirildiğini ve buna uygun olarak da binanın yapıldığını, maddi sıkıntılar nedeniyle iskan alınamadığını, en kısa zamanda denetim firması ile görüşüp yapı kullanma izni alacağını savunarak, davanın reddini istemiştir....
Bu sebeple son boya dökülmesi akabinde, garanti süresi içerisinde, davacının servise gittiği ----- tarihinden itibaren davalıların ayıptan haberdar olduğu, ihbarın şekli açısından, Ticaret Kanunundaki tacirler arası bildirim ile ilgili düzenlemelerin de, geçerlilik değil ispat şartı olarak kabul edildiğinden, ayıbın süresi içinde ihbar edildiği anlaşılmış olup davalı satıcının ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı savunmalarına itibar edilmemiş ve davalı satıcı sorumlu tutulmuştur. Ayıplı olan mal sebebiyle üreticinin sorumlu olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde ----- göre de, satılan maldaki ayıptan dolayı sorumluluk sebebiyle, alıcı satıcıya başvurabilmekte olup; ilgili düzenlemede ithalatçı, tedarikçi ve üreticinin sorumluluğuna dair bir hüküm bulunmamaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 13.05.2014 tarihli ve 2013/684 Esas, 2014/266 Karar sayılı kararı ile; davalının yapmış olduğu konutlardaki imalat hatalarının belirlenmesi için bizzat tespit yaptırdığını, dosyada alınan bilirkişi raporu ile de binadaki gizli ayıpların tespit edildiğini, davacının tercih hakkını onarım bedelinden yana kullandığını ve davacının da sorumlu olduğunu, tespit edilen ayıbın gizli nitelikte olması nedeniyle davanın süresinde açıldığının kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile gizli ayıptan kaynaklı 5.076,05 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı 7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. 8. Yargıtay (Kapatılan) 13....
sayılı karar ile; davalının dava konusu taşınmazı da kapsayan konutlarla ilgili olarak 2012/3 D.İş sayılı dosya ile tespit yaptırdığı, bu tespit ile davalının, eldeki davanın açılmasından daha önce ayıptan haberdar olduğu, dolayısıyla artık davacının gizli ayıptan haberdar etme yükümlülüğünün kalmadığı, ihbarın şekle tabi olmadığını açıklayan Hukuk Genel Kurulunun 2009/13-160 E., 2009/185 K. sayılı kararında delil tespit raporunun ayıp ihbarı olarak kabul edildiği, aynı yönde verilen pek çok kabul kararının Özel Dairece onandığı, aynı dava ile ilgili farklı karar verilmesini gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi: 10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. UYUŞMAZLIK 11....