Ancak; 24/12/2014 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağına istinaden soruşturma aşamasında Giresun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosya üzerinden bilirkişi raporu alındığı ancak bilirkişi raporunda “Sanık ... tarafından ara kolon hattı kablosuna kaçak bağlantı yapıldığına ilişkin resmi mahiyette olabilecek net bir tespit yapılamadığı, dosyada da bu yönde bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, ancak sanık ...’un müştekinin hattına kaçak bağlantı yapılması sureti ile müştekinin tüketiminin 4 kat artmasına yol açıldığı ve kendisinin de sayacının kayıt yapmasının engellendiğini ya da elektrikten anlayan bir başka birisine düzelttirdiği kuvvetli ihtimal olarak gözükmektedir.” şeklinde çelişki içeren değerlendirmelere yer verilmesi nedeni ile çelişkinin giderilmesi ve kaçak kullanım olup olmadığı konusunda bilirkişiden ek rapor alınarak; Kurum zararının soruşturma aşamasında ödenmesi halinde TCK'nun 168/5. fıkrası gereğince kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerekli olduğu, bu konuda...
Davalı vekili, elektrik kullanılan işyerinin malikinin müvekkili olduğunu, işyerini 01.09.2000 tarihinde kiraya verdiğini, kiracının kullandığı elektrikten müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davalı abonenin elektrik tüketim bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın % 40’ı oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı, işyerini kiraya verdiğini, elektrik tüketim bedelinden sorumlu tutulamayacağını, kiracının kaçak kullanımı nedeniyle elektriğin kesilip tekrar verildiğini, bu davranışın zararın oluşmasına neden olduğunu, davacının talebinin M.K.nun 2. maddesine aykırı olduğunu savunmuştur....
Davalı abonenin, kaçak elektrik kullanımında herhangi bir dahlinin olduğu ve kaçak elektrikten 2009/10542-2010/3244 yararlandığı da iddia edilmemiştir. Hal böyle olunca haksız fiil mahiyetinde olan ve dava dışı şahıs tarafından gerçekleştirilen kaçak elektriğin bedelinden davalının sorumlu tutulması olanaklı değildir. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. 2-Yukarıda açıklanan bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 38.30 TL temyiz harcının istek halinde iadesine, 16.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; 2011 yılı sonuna kadar murisinin abone olduğu elektriği tarımsal sulama elektriği olarak kullandığını, ancak Ekim 2011 sonu itibari ile elektrik kullanımını sonlandırdığını, 2011 yılı hasat döneminden sonra ne kendisinin nede diğer mirasçıların tarımsal faaliyette bulunmadığını, elektrik kullanılmamasına rağmen davalı kurumun trafo kaybı adı altında fatura gönderdiğini ve takip yaptığını, trafo kaybı adı altında elektrik faturası gönderilemeyeceğinden kullanmadığı elektrikten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile % 20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2023/393 Esas KARAR NO:2023/585 DAVA:İtirazın İptali DAVA TARİHİ:05/06/2023 KARAR TARİHİ:13/09/2023 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; borçlu aleyhine kaçak elektrikten kaynaklanan ödenmeyen elektrik kullanım bedelinin tahsili için .... İcra Müdürlüğü ......
un tüm temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Dahili davalı ... hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince: 6100 sayılı HMK'nun 124/3. maddesinde yer alan "maddi hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir" düzenlemesi dışında dahili dava yolu ile taraf değişikliğine gidilmesi mümkün değildir. Usul hukukumuzda dahili dava müessesesi bulunmayıp, HUMK'nun 49-52. maddeleri (6100 sayılı HMK'nun 61 vd. md.) uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığı ve husumetin mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği açıktır. Somut olayda; davacı tarafından davalı ... aleyhine ... 1....
Davalı; mülkiyeti davacıya ait olan gayrimenkulde, kurum görevlileri tarafından yapılan denetimde 15/12/2012 tarihinde kaçak elektrik kullanımı tespit edildiğini ve kaçak elektrikten kaynaklanan borç üzerine icra takibi başlatıldığını, davacının bu borçtan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının.......sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, 2004 sayılı İİK.nun 72/5 maddesi gereğince .... esas sayılı dosyasında yapılan takibin derhal durdurulmasına, karar verilmiş; hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. Dava, kaçak elektrik borcuna dayalı icra takibi nedeniyle davacının davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Harca tabi davalarda, başvurma harcı ve nisbi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır (Harçlar Kanunu 27-28 mad)....
üzere üç adet elektrik faturasının son faturaların site yönetimi tarafından ödenmediğini, ödenmeyen bu faturaların müvekkili davacı tarafından ödenmek zorunda kalındığını, müvekkilinin davalı site yönetiminden site sakinlerinin kullandığı elektrikten kaynaklı ödenen fatura bedellerini talep etmesine rağmen ödenmediğini, davalı aleyhine 16.142,68 TL tutarında İstanbul Anadolu 16.İcra Müdürlüğünün 2017/1404 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını ancak davalının itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamı ile takibe konu 16.142,68 TL'nin takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline,%20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda, icra takibine konu kaçak elektrik tutanağının düzenlendiği mesken nitelikli taşınmazın davalı belediyeye ait olduğu ve lojman olarak kullanıldığı anlaşıldığına göre; 6098 Sayılı TBK un 69 uncu maddesi uyarınca davalının yapı maliki olarak kendi tasarrufunda bulunan meskende kullanılan kaçak elektrikten, abonelik sözleşmesi bulunmasa dahi sorumlu olacağı göz ardı edilerek; alacağın varlığı ve miktarı hususunda tarafların delilleri toplanmadan ve bu yönde bir değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan davacı vekilinin istinaf istemi yerinde bulunmuştur....
SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu cihazlar yetkili servis incelemeleriyle tespit edildiği üzere elektrik gidip- gelmesi neticesinde her iki ürün aynı anda arızalandığını, olayımızda arızanın imalat hatasında değil elektrik sorunundan kaynaklandığı açıklandığını, fırınların arızalanma sebebinin elektrikten kaynaklanması sebebi ile üretici firmanın sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilin şirket üstüne düşeni yaparak fırınların tamirini sağladığını, elektrikten kaynaklanan hasarın müvekkil şirketten istenmesinin hukuka aykırı olduğunu, sorunsuz bir şekilde çalışan dünyada ünlü markanın fırınlarının ikisinin bir anda yanı anda aynı gün arızalanmasının imalattan kaynaklanan bir hata olduğu iddialarının mesnetsiz olduğunu, sigortalı şirketin ürünler için muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen alıcının tazminat talebi isteminde bulunma hakkı olmadığını, kabul anlama gelmemek kaydıyla...