Bu yönüyle Bölge Adliye Mahkemesinin 2/B çalışması, kullanım kadastrosu ve satış işlemlerine hiçbir hukuki kıymet vermeyen karar gerekçesinin yerinde olduğunu söylemek uygun görünmemektedir. Somut olayın koşullarında ilgili komisyonların esasında Tabiat Koruma Alanı içinde bulunan dava konusu taşınmazı 6831 ... Kanun'un 2/4 maddesine aykırı olacak şekilde- 2/B çalışma alanına dâhil etmeleri ve orman sınırları dışına çıkarmaları işleminin hatalı olduğu açıktır. Ne var ki 2/B çalışmalarının yapıldığı sırada, ilgili Komisyon tarafından; taşınmazın 1988 yılında Sırtlandağı Halep Çamı Tabiat Koruma Alanı içine alınmış olduğu fark edilmediği gibi sonrasında da Orman İdaresince 2/B işleminin hatalı olarak yapıldığı iddiasıyla bir itirazda bulunulmamış ve dava da açılmamıştır....
Mezkur düzenlemelerde, orta ve uzun mesafeli koruma alanlarında oluşabilecek kentsel atıksuların, uzun mesafeli koruma alanlarındaki mevcut ve yeni sanayi tesislerinden kaynaklanan atıksuların ve katı atık depolama ve bertaraf alanlarından kaynaklanan sızıntı sularının, son ihtimal olarak, teknik ve ekonomik olarak havza dışına çıkarılmasının veya yeniden kullanımının mümkün olmadığı hallerde, içme-kullanma suyu kaynağının su kalitesini olumsuz yönde etkilemeyecek seviyede arıtılarak havzaya deşarjına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından izin verilebileceği hüküm altına alınmıştır....
Bilindiği üzere, uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır. 6100 Sayılı HMK'nun 33. maddesi gereğince olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme mahkemeye aittir. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz iki ayrı koruma tedbiri olup amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir....
Derece Koruma Alanı Kararı'nın hukuka aykırı olduğu, Mahkemenin hatalı değerlendirmesiyle hazırlanan bilirkişi raporu dikkate alınarak ruhsat hukukundan kaynaklanan kazanılmış haklarının korunmadığı, davaya konu alanda mahalle sakinlerinin içme suyunu başka yerden karşıladıkları, kazanılmış hakkının gözardı edildiği ileri sürülmektedir. KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir....
Her ne kadar cezaevi idaresince yapılan işlemlerin idari işlem ve eylem niteliğinde olduğu ileri sürülebilir ise de bu eylem ve işlemler ceza kararlarının ve koruma tedbirlerinin infazı kapsamında gerçekleştirildiğinden idari işlem ve eylem olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Davacının tazminat isteğinin koruma tedbirlerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığına gelince,... Anılan Kanun'un 142 maddesi uyarınca bu davalar yönünden görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. CMK'nun 141. maddesinin düzenleniş şeklinden görüleceği üzere, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat isteğinin kaynağını sadece kararın kendisi veya koruma tedbirinin karara uygun olarak yerine getirilmesi değil, koruma tedbirinin amacı dışında veya taşkın kullanılması (CMK 141/1- g,i,j) gibi, malvarlığına zarar verilmesi (CMK 141/1- j) gibi infaza yönelik işlemler de oluşturmaktadır....
K. sayılı dosyası üzerinden müvekkilince açılan tazminat davası için sağlanan hukuki yardım nedeniyle avukata 5.000,00 TL. vekalet ücreti ödendiğini, poliçede hukuki koruma klozu bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik 4.500,00 TL. nın ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Kasko Sigorta Sözleşmesi-Hukuksal Koruma klozundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Hukuksal Koruma Sigortası Genel Şartları'nın Sigortanın Konusu başlığı altındaki A.1....
KARAR : DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminatın rücusu istemine ilişkindir. Uyuşmazlık ise, ihtiyati haciz talebinin reddi kararına karşı yapılan istinaf talebidir. İhtiyati haciz şartları değerlendirildiğinde; Geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati haciz, nitelikçe geçici bir hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir....
Davacı tarafından; İlke Kararında, kesin korunacak hasasas alanlarda, nitelikli doğal koruma alanlarında ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kulanım alanlarında izin verilebileceği belirtilen faaliyetlerin, koşulları, kapsamı ve süresi gibi esasında faaliyetin bütününe ilişkin unsurların Koruma Bölge Komisyonlarınca belirleneceğine ilişkin düzenlemelerin, hukuki belirlilik ilkesi ile hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu ve yetki devri niteliği taşıdığı ileri sürülmüştür....
İhtiyati tedbir, geçici bir hukuki korumadır. Geçici hukuki koruma ise, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....
İhtiyati tedbir, geçici bir hukuki korumadır. Geçici hukuki koruma ise, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....