Ancak, TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, sanık hakkında 1. fıkranın (c) bendinde yazılı hak yoksunluğunun, sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmesi tarihine, altsoyu dışında kalanlarla ilgili hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanığın temyiz iddiaları yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hüküm fıkrasından “5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) bendinde düzenlenen haklardan (güvenlik tedbirinden) ise koşullu salıvermeye kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin çıkarılarak yerine “5237 sayılı TCK'nın 53/1-c maddesinde belirtilen hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi...
un adli sicil kaydındaki bir kısım sabıkalarının adli para cezasından ve eğitim tedbirinden ibaret olduğunun bir kısmının kesinleşme tarihinin ise suç tarihinden sonra olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 Sayılı TCK'nın 50/3 maddesi gereğince, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olup, suçu işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış olan hakkında belirlenen kısa süreli hapis cezasının aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmediği hususu da belirlenmiş olup, bu yönünden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın ... Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 12/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
suretiyle lehe olan yasanın belirlenmesi gerekirken denetime olanak vermeyecek şekilde değişiklikten sonraki yasa maddeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesi ile bozulması ve mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilmesine karşın yasa değişikliğinden önceki ve sonraki durumun ayrı ayrı değerlendirilmesinin yapılmaması, 2) Kabule göre de, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlediği anlaşılan sanık hakkındaki açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması ile yetinilmesi yerine, 5271 sayılı CMK'nin 231/11. maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan hükümden farklı bir ceza ve uygulamayı içermemesi gerektiği gözetilmeden, açıklanması geri bırakılan ilk hükümde hapis cezasına hükmedilmişken açıklanan hükümde yazılı şekilde kamuya yararlı işte çalışma tedbirine hükmedilmesi, 3) 5237 sayılı TCK'nin 53/1 maddesinde öngörülen hak yoksunluklarının sadece hapis cezaları hakkında uygulanabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde 6 ay süreyle kamuya yararlı bir işte çalıştırma tedbirinden...
Asliye Ceza Mahkemesi TARİHİ : 21/05/2014 NUMARASI : 2013/54 (E) ve 2014/77 (K) Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1) 5237 sayılı TCK'nin 58/2-a-b maddelerine göre; sadece hapis veya adli para cezalarının tekerrüre esas alınabileceği ve TCK'nin 50/5. maddesi uyarınca da 'uygulamada asıl mahkumiyetin bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbir' olduğu gözetilmeden, sanığın adli sicil kaydında yer alan Ünye Sulh Ceza Mahkemesi'nin 17/02/2010 tarih ve 2009/804 Esas - 2010/121 Karar sayılı ilamında yer alan '3 ay 3 gün süreyle kamuya yararlı işte çalışma' seçenek tedbirinden ibaret mahkumiyet hükmünün tekerrüre esas alınması, 2) Sanığın, kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK'nin 53/1. maddesinde belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken, 5237 sayılı TCK'nin 53/1-c maddesinde...
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Hükümlü, Mahkemenin 14/09/2005 tarih ve 2002/1850 esas, 2003/363 karar sayılı uyarlama ilamı ile TCK'nın 191/1-2 ve 62. maddeleri uyarınca verilip kesinleşen 10 ay hapis cezası ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinden dolayı memnu haklarının iadesi talebinde bulunmuş ise de; Hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin, olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından söz konusu hüküm hakkında uyarlama yapılması gerektiğinden, suç tarihi itibariyle hükümlünün bu suçu herhangi bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş olması mümkün olmadığından; bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan hükümlü hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesi...
Taraflar arasındaki uyuşmazlık iptali istenen markanın yenilenmemesi sebebiyle dava tarihi itibarıyla hükümsüz olup olmadığı, davacının bunu TPE kayıtlarından bilmesinin mümkün olup olmadığı, buna bağlı olarak davanın açılmasında hukuki yararının bulunup bulunmadığı, davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir. Sınai Mülkiyet Kanununun Koruma süresi ve yenileme başlıklı MADDE 23-" (1) Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır. Bu süre, onar yıllık dönemler hâlinde yenilenir. (2) Yenileme talebinin marka sahibi tarafından koruma süresinin sona erdiği tarihten önceki altı ay içinde yapılması ve aynı süre içinde yenileme ücretinin ödendiğine ilişkin bilginin Kuruma sunulması gerekir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık iptali istenen markanın yenilenmemesi sebebiyle dava tarihi itibarıyla hükümsüz olup olmadığı, davacının bunu TPE kayıtlarından bilmesinin mümkün olup olmadığı, buna bağlı olarak davanın açılmasında hukuki yararının bulunup bulunmadığı, davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir. Sınai Mülkiyet Kanununun Koruma süresi ve yenileme başlıklı MADDE 23- " (1) Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır. Bu süre, onar yıllık dönemler hâlinde yenilenir. (2) Yenileme talebinin marka sahibi tarafından koruma süresinin sona erdiği tarihten önceki altı ay içinde yapılması ve aynı süre içinde yenileme ücretinin ödendiğine ilişkin bilginin Kuruma sunulması gerekir....
Kanun gereğince satışının yapıldığını, ancak taşınmazın Sırtlandağı (Halep Çamı) Tabiatı Koruma Alanında kaldığını, bu alanda yapılan 2/B uygulamasının hatalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli 216 ada 164 parsel ... taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın davalıya satışına davacı Hazine'nin onay verdiğini, davacı Hazine tarafından dava konusu taşınmazın tabiat koruma alanı içinde olduğu belirtilmiş ise de ilgili taşınmazın koruma alanı içine ne zaman hangi idari işlemle alındığının da belirtilmeden davanın haksız olarak ikame edildiğini, dava konusu taşınmazın tabiatı koruma alanı statüsünün devam edip etmediğinin araştırılması gerektiğini açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. III....
Anılan Yönetmelik kapsamında içme-kullanma suyu havzaları koruma alanları; "mutlak koruma alanı", "kısa mesafeli koruma", "orta mesafeli koruma alanı" ve "uzun mesafeli koruma alanı" olarak belirlenmiş, aynı Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasında, "Mutlak koruma alanı, içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan tabii göl, baraj gölü ve göletlerin, maksimum su seviyesinden itibaren yatayda 300 metre genişliğindeki kara alanıdır. Söz konusu alanın sınırının içme-kullanma suyu havzası sınırını aşması hâlinde, mutlak koruma alanı, havza sınırında son bulur."; 10. maddesinin birinci fıkrasında, "Kısa mesafeli koruma alanı, içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan tabii göl, baraj gölü ve göletlerin, mutlak koruma alanı sınırından itibaren yatayda 700 metre genişliğindeki kara alanıdır. Söz konusu alan sınırının, içme-kullanma suyu havzası sınırını aşması hâlinde, kısa mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur....
HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Önalım Hakkından Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescil istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2021 tarihinden itibaren geçerli 431 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 14. Hukuk Dairesi iş bölümünün 9. maddesinde; "Taşınmaz mülkiyetini devir hakkının kısıtlamalarından (TMK m.732- 736: Önalım hakkı, sözleşmeden doğan önalım hakkı ve alım-geri alım hakları) kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenleme karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'ne aittir. HMK 352/1 maddesinde ''Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir.'' hükmü öngörülmüştür....