Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davacının alacak davası açmak suretiyle alacağını isteyebileceği ve ihtiyati tedbir talebinde bulunabileceği, davacının alacak davası açmak suretiyle ileri sürebileceği bir istemi ihtiyati tedbir yoluyla talep etmesinin HMK'nun 389'uncu v.d. maddelerine uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, kararı ihtiyati tedbir isteyen (asil) temyiz etmiştir. 1-İhtiyati tedbir, hukuksal niteliğinden dolayı uyuşmazlığı esastan çözmeyen geçici hukuki koruma olup, ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarar. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir (Yılmaz, E.: Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, Ankara 2001, s. 29)....

    Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan haksız eyleme dayanan maddi,manevi tazminat (para alacağına) yönelik olduğuna göre; ilk derece mahkemesince geçici hukuki koruma tedbirinin ihtiyati haciz olduğu kabul edilmesi suretiyle inceleme yapılması ve davacılar vekilinin ihtiyati haciz isteğinde bulunmasında hukuka aykırılık yoktur. Öte yandan, 2004 Sayılı İİK 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için bir alacağın varlığı ve bu alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır....

    göre, 728 sayılı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun Doğal (Tabii) Sitler, Koruma ve Kullanma Koşulları ile İlgili İlke Kararının ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlem niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından, bu işleme karşı açılan davanın görüm ve çözüm yeri Danıştaydır....

      Sigorta AŞ tarafından düzenlenen ZMSS poliçesinde yer alan araca ve sürücüye bağlı hukuksal koruma teminatı ile teminat altına alınan ... plakalı aracın işleteni ve sürücüsünün taraf olduğu hukuksal uyuşmazlıklar nedeniyle yapılması gereken giderler ve diğer edimlerdir. Başka bir anlatımla hukuksal koruma teminatından yararlanacak olan sigorta sözleşmesi dışındaki üçüncü kişiler olmayıp ZMSS poliçesinin tarafı olan işleten ile işletene ait aracın sürücüsüdür. Öte yandan davacının dava dilekçesinin talep sonucunda hukuksal koruma sigortasından kaynaklanan talebi de bulunmamaktadır. Bu itibarla yukarıda açıklanan hukuksal koruma sigortasına ilişkin koşulların oluşmaması yanında taleple bağlılık ilkesine ilişkin HMK'nin 26'ncı maddesi karşısında bu konuda karar verilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....

        Başka bir anlatımla hukuksal koruma teminatından yararlanacak olan sigorta sözleşmesi dışındaki üçüncü kişiler olmayıp ZMSS poliçesinin tarafı olan işleten ile işletene ait aracın sürücüsüdür. Öte yandan davacının dava dilekçesinin talep sonucunda hukuksal koruma sigortasından kaynaklanan talebi de bulunmamaktadır. Bu itibarla yukarıda açıklanan hukuksal koruma sigortasına ilişkin koşulların oluşmaması yanında taleple bağlılık ilkesine ilişkin HMK'nin 26'ncı maddesi karşısında bu konuda karar verilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin ileri sürdüğü değer kaybı tazminatı istemine ilişkin karara yönelik istinaf nedenlerinin incelenmesine gelince: Davacıya ait otomobilde meydana gelen değer kaybının, aracın markası, tipi, cinsi, model yılı ve kilometresi gibi özellikleri dikkate alınarak, hasarsız emsallerinin piyasa sürüm değeri ile kazadan sonra onarılmış durumuna göre belirlenecek piyasa sürüm değeri arasındaki farka göre saptanması gerekmektedir....

        Ancak; Türk Ceza Kanununun 97. maddesinde düzenlenen terk suçunun birinci fıkrasında, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi hâline terk etmek suç olarak tanımlanmış, terk olgusu bağımsız bir suç olarak kabul edilmiştir. Suçun mağduru, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan kimse, faili ise, bu kimseler üzerinde kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan koruma ve gözetim yükümlülüğü yüklenen kişilerdir. Yükümlülüğün kanundan kaynaklanıp kaynaklanmadığını tespitte, 6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu başta olmak üzere ilgili kanunlardan yararlanılırken, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğün belirlenmesinde, sözleşmenin kapsamı ve içeriği esas alınır. Sözleşme şekle bağlı değildir. Yazılı ya da sözlü olabileceği gibi gönüllü üstlenme şeklinde fiili durumdan da kaynaklanabilir....

          Bir suç nedeniyle yapılan soruşturmada, soruşturmanın yapılabilmesini ve yargılama sonunda verilen kararın yerine getirilebilmesini sağlamaya dönük olarak yasalarda öngörülmüş olan ve hükümden önce birtakım temel hak ve özgürlüklere kısıtlama getiren geçici tedbirlere 'koruma tedbirleri' denmektedir. Koruma tedbirleri hem geçici hem de henüz ortada bir mahkûmiyet hükmü bulunmadan uygulanan tedbirler olduğu için insan hakları ihlâlleri açısından en sık karşılaşılan alan olmaktadır. Suçsuzluk karinesi ile kamu düzeninin sağlanması için belli şüphe altındaki kişilerin özgürlüklerinin kısıtlanmasının çatıştığı alan koruma tedbirleri alanıdır. Bu nedenle koruma tedbiri uygulanan kişilerin, uygulanan tedbir nedeniyle uğradıkları her türlü zararın Devletçe giderilmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yedinci Bölüm başlığı 'Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat'tır....

            "İçtihat Metni" Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülügün ihlali suçundan sanıklar ... ve ...'ın yapılan yargılamaları sonunda; atılı suçtan beraatlerine dair Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 14.07.2009 gün ve 2008/793 Esas, 2009/708 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Mağdur hakkında, 2828 sayılı Kanun uyarınca alınmış koruma kararı bulunup bulunmadığı ve şayet bulunuyorsa koruma kararının halen devam edip etmediği hususu araştırılıp, varsa koruma kararının aslı veya onaylı örneği denetime olanak sağlayacak şekilde dosyaya eklendikten sonra iadesi için incelenmeyen dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Davacının istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Geçici hukuki korumalar; ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, tutuklama, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....

              içeriğine göre 6455 sayılı Kanunla değişik 5607 sayılı Kanunun 3/18. maddesi ile 6545 sayılı Kanunla değişik 5607 sayılı Kanunun 3/18. maddesi delaleti ile aynı kanunun 3/5, 3/10 ve 3/22. maddeleri arasında lehe aleyhe kanun değerlendirmesinde; suça konu gümrük kaçağı sigaraların gümrüklenmiş değerinin fahiş olması halinde 6455 sayılı Kanunla değişik 5607 sayılı Kanunun 3/18. maddesinin lehe sonuç doğurduğu ve buna göre hüküm kurulması gerektiği kabul edilerek yapılan incelemede; Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun'un 62. maddesi ile değişik 5607 sayılı Kanun'un 5.maddesi uyarınca, kovuşturma aşamasında "etkin pişmanlık" hükümlerinin uygulanmasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, suça konu eşyanın suç tarihindeki gümrüklenmiş değeri dosyanın tarafsız ve bağımsız bilirkişiye tevdi ile dosya üzerinden tespit edilmek suretiyle; ilgili hükümlerin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki...

                UYAP Entegrasyonu