Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

kapsamı içine alındığı ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Kanun ile değişik 3/18. maddesi ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle, Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61. maddesi ile 5607 sayılı Kanun'un 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanıklar lehine hükümler içerdiği, yine 5607 sayılı Kanun'un 5. maddesinde 7242 sayılı Kanun'un 62. maddesi ile yapılan değişiklik ile kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, Suç tarihinde yürürlükte olan 4733 sayılı Kanun ile 6545 ve 7242 sayılı Kanun ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri (5607 sayılı Kanun'un 3/18. maddesinin yollamasıyla 3/1 ya da 3/5, 3/10-son cümle, 3/22, 5/2) somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanıkların hukuki...

    Bu süre uzatılamaz..." hükmünü, 165 inci maddesinin ise "...Faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü, koruma süresinin devamınca talep edilebilir..." hükmünü içerdiğini, müvekkiline ait TR 2010/01641 sayılı faydalı model belgesinin koruma başlangıç tarihinin 04.03.2010 tarihi olduğunu, tabi olduğu on yıllık koruma süresinin 04.03.2020 tarihi itibariyle sona erdiğini, davacı tarafın 04.03.2020 tarihinden itibaren hükümsüzlük iddiasında bulunamayacağını, 04.03.2020 tarihinden itibaren TR 2010 01641 Y sayılı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğünün ileri sürülemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. III....

      Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 142/1-a maddesinde, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat taleplerinin karar ve hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, bu kapsamda dosya içeriğine göre; davacı (sanık) hakkında, haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla suç örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak, örgüt faaliyeti kapsamında kumar oynanması için yer ve imkan sağlamak, nitelikli yağma, tehdit, kasten öldürmeye teşebbüs, rüşvet, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, dolandırıcılık, fuhuş suçlarından koruma tedbiri uygulandığının anlaşılması karşısında, temyize konu koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasının 5271 sayılı CMK'nın...

        G E R E K Ç E Uyuşmazlık, hasarlı trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem nedeniyle açılan maddi tazminat davası ile birlikte istenilen geçici hukuki koruma tedbirinin reddinden kaynaklanmaktadır. İlk derece mahkemesince, yukarıda özetlenen gerekçelerle davacı tarafın geçici hukuki koruma tedbirine yönelik isteğinin 01/12/2020 tarihli tensip (9) numaralı ara kararı ve aynı tarihli gerekçeli ara karar ile reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı taraf istinaf isteminde bulunmuştur. Bilindiği üzere, uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır. Eldeki davada istem maddi tazminat (para alacağına) ilişkin olduğundan geçici hukuki koruma tedbiri de ihtiyati haciz olup, davacı tarafın istemi de bu yöndedir....

        İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş akdinden doğan işçiyi gözetme ( koruma ) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu'nun 77. maddesinin açık buyruğudur....

          Ancak Bakanlıkça yapı yasağı önerilen tabiat varlıkları ve doğal sit alanları dahil orman rejimine tabi olmayan bütün koruma alanları Cumhurbaşkanınca tescil ve ilan edilir. Uygulama imar planı kararı ile yapı yasağı getirilen özel mülkiyete konu alanlara ilişkin arazi ve arsa düzenlemesi, trampa veya kamulaştırma işlemleri, bu alanların yönetimi ve işletmesini üstlenen kuruluşlarca veya Bakanlıkça gerçekleştirilir. " hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin incelenmesinden; milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları ve sulak alanların tespiti işlemlerinden kaynaklanan davaların Tarım ve Orman Bakanlığı husumeti ile görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Dava konusu işlemler incelendiğinde, tabiatı koruma alanının belirlenmesi niteliğinde olduğu görülmektedir. Bu nedenle, davanın tabiatı koruma alanlarının tespiti ile görevli Tarım ve Orman Bakanlığı husumetiyle görülmesi gerekmektedir....

            hukuksal koruma bedelinin davalı ... şirketinden tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir....

              Ceza Dairesinin 21.02.2019 tarihli ve 2018/7458 Esas, 2019/7439 karar sayılı ilâmında "Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılmasının doğrudan Anayasa ve Kanundan kaynaklanan koruma yükümlülüğüne ilişkin bir kamu görevi olması nedeniyle vekalet ücretine yönelik talebin reddine" şeklinde yer alan açıklamalar karşısında, somut olayda, Bakırköy 8....

                Ceza Dairesinin 21.02.2019 tarihli ve 2018/7458 esas, 2019/7439 karar sayılı ilâmında "Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılmasının doğrudan Anayasa ve Kanundan kaynaklanan koruma yükümlülüğüne ilişkin bir kamu görevi olması nedeniyle vekalet ücretine yönelik talebin reddine" şeklinde yer alan açıklamalar karşısında, somut olayda, Dikili 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.07.2020 tarihli müzekkeresi ile iddinamaenin katılan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğ edilmesi üzerine Bakanlık vekilinin katılma dilekçesiyle sadece davaya katıldığı, bunun dışında mağdura yönelik herhangi bir hukuki yardımda bulunmadığı, kaldıki hukuki yardımda bulunsa bile vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği anılan Yargıtay ilamlarından anlaşıldığından, katılan Bakanlık lehine vekalet ücretine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı....

                  Dosyanın incelenmesinden, bünyesinde sit alanı bulunduran özel çevre koruma bölgelerinde imar planı yapma yetkisi ve imar planlarının yapılması sırasında idarelerin eşgüdüm halinde çalışabilmeleri konusunda izlenecek usul konusunda … Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ile Özel Çevre Koruma Kurumu arasında meydana gelen ihtilafın çözümlenmesi için anılan idarelerin kendi aralarında yaptıkları toplantılarda bir uzlaşmaya varılamadığı, bunun üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin … tarih ve … sayılı yazısıyla Başbakanlıktan; (a) Özel koruma bölgesi ilan edilen sit alanlarına yönelik imar planları hakkında koruma bölge kurullarından sadece görüş alınmasının yaratacağı sakıncalar da göz önünde bulundurularak söz konusu imar planları hakkında koruma bölge kurullarının uygun görüşünün alınmasının gerekip gerekmediği, (b) İmar planlarının onaylanması sürecinin belirlenmesi hususunda iki kurum arasında yapılan istişarelerin bugüne kadar sonuç vermediği ve kamu...

                    UYAP Entegrasyonu