Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak; Türk Ceza Kanununun 97. maddesinde düzenlenen terk suçunun birinci fıkrasında, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi hâline terk etmek suç olarak tanımlanmış, terk olgusu bağımsız bir suç olarak kabul edilmiştir. Suçun mağduru, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan kimse, faili ise, bu kimseler üzerinde kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan koruma ve gözetim yükümlülüğü yüklenen kişilerdir. Yükümlülüğün kanundan kaynaklanıp kaynaklanmadığını tespitte, 6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu başta olmak üzere ilgili kanunlardan yararlanılırken, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğün belirlenmesinde, sözleşmenin kapsamı ve içeriği esas alınır. Sözleşme şekle bağlı değildir. Yazılı ya da sözlü olabileceği gibi gönüllü üstlenme şeklinde fiili durumdan da kaynaklanabilir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Dosya kapsamına, sav ve savunmaya, mahkemece saptanan hukuki niteliğe göre uyuşmazlık, Tüketiciyi Koruma Kanundan kaynaklanan alacak davasıdır. 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun ilgili kararı uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesine ait olup, Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 28/09/2011 gününde oybirliği ile karar verildi....

      Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminata (para alacağına) yönelik olduğuna göre; geçici hukuki koruma tedbirinin ihtiyati haciz olduğu kabul edilmesi ve bu yönde inceleme yapılması gerekirken, davacı tarafın istemi gibi ihtiyati tedbir olarak kabul edilerek değerlendirme yapılması hukuka uygun olmamıştır. Öte yandan, 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için bir alacağın varlığı ve bu alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır....

      a isnat 5237 sayılı TCK'nın 234/3. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda korunan hukuki yararın kanuni temsilcisinin (velinin) aile hukukundan kaynaklanan velayet hakkı olması ve mağdurenin soruşturma ve kovuşturma evrelerinde Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon merkezinde kaldığının dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, hakkında koruma kararı alınıp alınmadığı ve alınmışsa suç tarihinde devam edip etmediği araştırılarak varsa, kararın aslı veya onaylı örneğinin temin edilmesi ve koruma kararı olduğu takdirde gerekçeli kararın Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğiyle tebellüğ belgesinin eklenip hükmün ayrıca temyiz edilmesi halinde bununla ilgili ek tebliğname düzenlenmesinden sonra iade edilmek üzere esası incelenmeyen dosyanın mahkemesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2021/116 Esas KARAR NO : 2021/374 DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 25/02/2021 KARAR TARİHİ : 16/06/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firma işçileri tarafından açılan davalar neticesinde müvekkili şirket tarafından ödenen 27.017,45 TL'nin davalıdan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizi ile birlikte tahsili taleplerine ilişkin uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi için başvuruda bulunulduğunu ancak 22.01.2021 tarihinde görüşmeler neticesinde anlaşmaya varılamadığına ilişkin dava şartı arabuluculuk son tutanağının sunulduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketin Genel Müdürlük ve İl Müdürlüğü işyerlerinde sözleşme ve eki şartnameye göre koruma ve güvenlik...

          Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Sanığa atılı 5237 sayılı TCK.nın 234/3. maddesinde düzenlenen suçta korunan hukuki yararın kanuni temsilcinin (velinin) aile hukukundan kaynaklanan velâyet hakkı olduğu ve mağdurelerin suç tarihinde İl Sosyal Hizmet Müdürlüğüne bağlı Vali... ... kaldıkları anlaşıldığından öncelikle suç tarihi itibariyle mağdureler için bir koruma kararı bulunup bulunmadığının araştırılarak haklarında koruma kararı bulunması halinde şikâyet hakkının......

            Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız eylemden kaynaklanan tazminata (para alacağına) ilişkin olduğundan istenilebilecek geçici koruma yolunun ihtiyati haciz olduğu açık ise de davacı vekili açıklama dilekçesinde ihtiyati tedbir isteminde bulunduğunu belirterek somutlaştırdığından ilk derece mahkemesince geçici hukuki koruma isteminin ihtiyati tedbir olarak nitelendirilerek hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır....

              olarak ödemiş olduğu bedelleri de hukuksal koruma teminatı kapsamında müvekkili şirketten talep ettiğini, davacının talepte bulunduğu bu kalemlerin hukuksal bir gider veya masraf olmadığını, tazminat olduğundan hukuksal koruma teminatı kapsamında tazmin edilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kâydı ile davacının taleplerinin teminat limitini aştığını, hukuksal koruma teminatı kapsamında ödenecek vekalet ücretinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretini aşamayacağını, müvekkili şirketin karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesinde belirtilen tutarlar üzerinden poliçe limitleri dahilinde sorumluluğu bulunduğunu, poliçede ek teminat ile teminat altına alınan hukuksal koruma teminat limitlerine bakıldığında sürücü için 5.000,00-TL teminat limiti ayrıldığının görüldüğünü, davacının avukatlık ücreti için talep etmiş olduğu rakam ile teminat limitlerinin aşıldığını, başvuru sahibinin avans faizi talebinin de yersiz olduğunu...

                Ceza Dairesinin 10/09/2018 gün ve 2018/4523 Esas-2018/7910 Karar sayılı bozma ilamına uyularak hükmedilmiş olması, bu bakımdan vekalet ücretinden kaynaklanan zararın davacı lehine kazanılmış hak teşkil etmesi nedenleriyle, Özel Dairenin "tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğine ilişkin görüş değişikliğinin inceleme konusu dava bakımından uygulanamayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede, Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin, hükmedilen manevi tazminatın yeterli olmadığına...

                  Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; adi kira ve hasılat kiralarına ilişkin takipte tahliye istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK md. 269. maddesi, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 2-b, 4-g maddeleri ile geçici 8. maddesi, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ. 3. Değerlendirme 1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup alacaklı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....

                    UYAP Entegrasyonu