Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacı şirket tarafından işçilere yapılan ödemelerin tamamının, müflis şirketin iflas tarihinden------ sonraki bir tarihte yapıldığı, davacı şirketin rücu hakkının müflis şirketin iflas tarihinden sonra doğduğu, iflas tarihinden sonra işçilik alacaklarının ödenmesine bağlı olarak doğan rücu hakkından kaynaklı alacakların iflas alacağı olarak sıra cetveline geçirilmesine olanak bulunmadığı belirlenmiştir.Alacağın iflas tarihinden sonra doğmuş olması nedeniyle mahkememizin 07/12/2022 tarihli duruşmasında davaya alacak davası olarak devem edilmesine karar verilmiş ve eksik harcı depo etmek üzere davacı vekiline süre verilmiş, davacı tarafından 12/12/2022 tarihinde eksik harcı depo ettiği , davanın her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olduğu, nispi ticari dava olup, mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir....

    Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu dava dışı ve davalı alt işverenler, davacı üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Davalının kendisi dışında başka alt işveren bünyesinde dava dışı işçinin çalışıp çalışmadığı araştırılıp, kendi dönemiyle sınırlı sorumlu tutulması gerekmektedir. O halde mahkemece, son işveren olan davalının, kıdem tazminatı da dahil olmak üzere diğer işçilik alacaklarından kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinden sorumlu olduğu, dava dışı işçinin davalı alt işveren dışında başka alt işveren bünyesinde çalışıp çalışmadığı, her işverenin kendi süresiyle sınırlı sorumlu olduğu hususunda araştırma yapılıp, bilirkişiden bu doğrultuda, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli ek rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

      Davacı vekili, mahkeme kararının yerinde olmadığını, genel şartnamenin 38/7 maddesi nazara alındığında işçilik alacaklarından davalı yüklenicilerin sorumlu olduğunu, işçilik alacakları kapsamına kıdem tazminatının da dahil olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. GEREKÇE : Taraflar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacı kurum ile davalı arasında hizmet alım sözleşmesi yapıldığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, bu sözleşmelerden kaynaklı asıl işverenin dava dışı işçilerin işçilik alacaklarını asıl işveren olarak ödemesi nedeniyle davalıdan rücuen talepte bulunup bulunamayacağı, davalının sorumluluğunun neye göre belirleneceği ve miktarı hususundadır. İlk derece mahkemesince, hizmet alım sözleşmeleri ile tarafların sunmuş oldukları deliller dosya arasında alınarak tarafların iddia ve savunmaları kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşılmıştır....

      halde, Mahkemece bu gerekçe ile davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde işçilik alacaklarından yarı yarıya sorumlu oldukları gerekçesiyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Ne varki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı HUMK’nun 438/7 maddesi gereğince hükmün gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacı taraflar arasındaki hizmet alımına ait sözleşme kapsamında davalı tarafından çalıştırılan işçi yönünden, sorumlu oldukları tazminatın rücuen ödenmesi isteminde bulunmuş olup, Dava Hizmet Alım Sözleşmelerine istinaden açıldığından, iş alacaklarından sorumluluk hizmet alım sözleşmesi hükümleri çerçevesinde belirlenir, hizmet alım sözleşmesinde hüküm bulunmaması halinde İş hukuku mevzuatına göre yüklenici ve işveren işçiye karşı işçilik alacaklarından müteselsilen sorumludurlar. Ancak işçinin yüklenici işçisi olması nedeniyle işçilik alacaklarından hizmet sözleşmesi kapsamında nihai olarak yüklenici sorumludur. İş kanunda, alt işveren tarafından çalıştırılan işçiye karşı asıl işverenin de sorumlu kılınması, asıl işverenin iç ilişki açısından da, asıl sorumlu konuma geldiği şeklinde değerlendirilmez....

          Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle : husumet itirazları olduğunu, davacı ile ararında işçi-işveren ilişkisinin bulunmadığını, davacının çalıştığı türden bir kısım işlerin ihale usulü olarak çeşitli şirketlere verildiğini, davacının iddia ettiği çalışmaların bu şirketlerin işverenliğinde geçtiğini, ihale makamı olunması ve ihale sözleşmelerinde tüm işçilik alacaklarından sorumluluğun ihaleyi alan firmalarda olduğu yönünde düzenlemeler olması dolayısıyla işletmelerinin dava konusu işçilik alacaklarından asıl işveren sıfatıyla sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davanın kısmi dava olarak açılamayacağını, davacının yıllık izinlerini kullandığını, bunun izin formlarında görüldüğünü, ayrıca talebin zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini savunmuştur....

          Asıl işveren ilişkisi sona ermesine rağmen, işçi alt işverenin kendi veya alt işverenin yeni yüklendiği farklı bir asıl işverene ait işte çalışıyor ise, fesih olgusuna bağlı haklar hariç, asıl işverenin kendi dönemindeki ücret ve süre üzerinden ücret ve diğer işçilik alacaklarından alt işverenle birlikte sorumluluğu devam eder. İşçinin iş sözleşmesinin daha sonra sonlandırılması halinde ise asıl işveren-alt işveren ilişkisinin sona erdiği tarihteki süre ve ücret üzerinden, sadece kıdem tazminatı ve gerçekleşen işçilik alacaklarından alt işverenle birlikte sorumlu olacaktır. Somut olayda; davalı Bakanlığa ait hastanede hizmet alımı yapılan davalı şirket nezdinde temizlik görevlisi olarak çalışan davacının emekliliğe hak kazanması sebebi ile iş sözleşmesinin sonlandığı ve kıdem tazminatına hak kazandığı anlaşılmaktadır....

            Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda devreden işveren Peytem Sos. Hizm. Ltd....

              Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6.ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır. Yargıtay ilke kararlarında işçilik alacaklarından işverenlerin sorumlulukları yukarda belirtildiği üzere kabul edilmektedir....

                İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkili idare çalışanı olmadığını, husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde açılamayacağını, işletilen faiz miktarlarının hatalı olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesinin kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE Dava işçilik alacaklarına ilişkin talep içermektedir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalının istinaf isteğinin süresinde olduğu görülmekle isteğin incelenmesine geçilmiştir. Davacı, davalı tarafın iddia ettiği gibi alt işveren nezdinde değil Sağlık Bakanlığı'na bağlı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışmış olup davacının alacaklarından işveren olarak sorumlu olduğundan davalının husumet itirazı yersizdir....

                UYAP Entegrasyonu