İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; 1-İnanç sözleşmesi, yukarıda açıklandığı gibi ne davalının eli ürünü yazılı belge ile ne de yazılı delil başlangıcı ile kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir. 2-Davacı, dava dilekçesinde ve delil listesinde diğer deliller yanında “ sair her türlü delile” de dayandığından bu delilleri arasında yemin delilinin de bulunduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, davacıya davalı ...’a yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu husus yerine getirilmeden davanın reddi doğru görülmediğinden karar bozulmalıdır....
DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : KARAR NO : BAŞKAN : ÜYE : ÜYE : KATİP : DAVACI : VEKİLİ : DAVALI : VEKİLLERİ : DAVALILAR : VEKİLLERİ : DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 03/01/2022 KARAR TARİHİ : 26/04/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : TALEP :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı ile davalı ......'ye devredilen limited şirket hisselerinin devir tarihindeki gerçek pay değerinin tespit edilerek aradaki farkın ödenmesi, Diyarbakır .....
UETS DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 25/10/2021 KARAR TARİHİ : 24/12/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, Dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesine özetle; Müvekkilinin, ... evinde sigortasız olarak çalışarak evin temizlik işlerine yardımcı olduğunu, ... kendisinin alacaklı, ... borçlusu olduğunu, 31.12.2002 düzenleme ve 15.04.2016 vade tarihli, 17.000 Euro tutarlı senedi müvekkili ...'...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/828 Esas KARAR NO : 2021/739 DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 21/01/2020 KARAR TARİHİ : 30/09/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ....... Ürünler Pazarlama San.Tic.LTD.ŞTİ hisse dağılımında 1.ortak ... %40, 2.ortak Engin Urunkuş %40 ve 3.ortak ...'ın %20 hissesi olduğunu, adı geçen şirketin İkitelli Vergi Dairesine olan 35.699.90 TL vergi borcu için ...'in ...... Bankası hesaplarına ve araçlarına haciz uygulandığını, bu sebeple bu miktarı müvekkilinin ödemek zorunda kaldığını, ...... 'un hissesine düşen vergi miktarı için rücuan başlatılmış ...... İcra Dairesi .........
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Zamanaşımı, kanunda belirtilmiş olan süresi içinde talep ve dava edilmemiş olan alacakların özüne dokunmamakla beraber “dava edilebilme vasfını kaybetmesi” sonucunu doğuran bir süre geçimidir. Diğer taraftan, hak düşürücü sürenin varlığını hakimin kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekirken, zamanaşımının varlığı def’i olarak ileri sürülürse dikkate alınabilir (BK m.140). Dolayısıyla, zamanaşımı borçluya sadece bir def’i hakkı verir. Somut olayda; mahkemece, davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de; davacının dayandığı inanç sözleşmesinin gereği olarak iptali istenilen taşınmazda kayıt maliki olmadığı, inanç ilişkisinden kaynaklanan bir durum olduğu gözetilmeden yasal olmayan gerekçeyle davanın reddi isabetsizdir....
. - [UETS DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 25/10/2021 KARAR TARİHİ : 26/04/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı Vekili Dilekçesinde Özetle; Müvekkilinin, ...'in evinde sigortasız olarak çalışarak evin temizlik işlerine yardımcı olduğunu, ... kendisinin alacaklı, ...'nın borçlusu olduğunu, 31.12.2002 düzenleme ve 15.04.2016 vade tarihli, 17.000 Euro tutarlı senedi müvekkili ...'...
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı taraf iddialarını “yazılı delil” veya "delil başlangıcı" ile kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya yemin teklifi hakkı hatırlatılmalı, istek bunun sonucuna uygun olarak hükme bağlanmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 25.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; 19.06.2012 tarihli ve 08584 yevmiye no'lu Kestel Noterliğinde düzenlenen, davalının imzasını taşıyan taahhütnameye göre, inanç sözleşmesine dayalı dava kanıtlanmıştır. Ancak, 5578 sayılı Kanunla değişik 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi gereğince davanın kabulü mümkün değildir. Mahkemece davanın bu nedenle reddi gerekirken tapulu taşınmazların haricen satışının geçerli olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru değil ise de davanın reddi sonucu bakımından doğru olduğundan HUMK’nun 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek belirtilen gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir....
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacının delil olarak dayandığı 15.05.2010 tarihli satış senedi, davacı ile dava dışı önceki tapu maliki ... arasında düzenlendiğinden HMK’nun 125. maddesi (HUMK’nun 299. maddesi) uyarınca bu davada yazılı delil olamayacağı gibi içeriği itibarı ile delil başlangıcı olarak da değerlendirilemez. Bunun sonucu olarak da tanık sözlerine başvurularak davanın çözümü yoluna gidilemez. Davacı, dava dilekçesinde ve delil listesinde yemin deliline de dayanmamış olduğundan davanın açıklanan nedenlerle reddi gerekirken değinilen bütün bu yönler bir yana bırakılarak ve delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek istemin yazılı olduğu şekilde hüküm altına alınması doğru olmamıştır....
Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun tarihli, İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Öte yandan tapu iptali ve tescil istekli davaların kayıt malikleri aleyhine açılması gerektiği kuşkusuzdur. Ayrıca, tapu kayıt malikinin inanç sözleşmesini bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda bulunması halinde TMK'nın 1023. Maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı davayı tapu maliki Öğüt Nakliyat ve Ticaret Limited Şirketi'ne yönelttiğine göre davanın pasif dava ehliyeti olmadığından bahsedilerek reddi doğru değildir....