WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı taraf iddialarını "yazılı delil" veya "delil başlangıcı" ile kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde" sair her türlü kanuni delil" ve sonradan bildirilen delil dilekçesinde "yemin" denilmek suretiyle yemin deliline de dayanmış olup davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılmalı, istek bunun sonucuna uygun olarak hükme bağlanmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/674 KARAR NO : 2022/790 DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 26/07/2022 KARAR TARİHİ : 27/07/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/07/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacı vekilinin mahkememize sunduğu 26/07/2022 tarihli harçlandırma dilekçesinde özetle; Davacı Banka’nın ... Şubesi kredi müşterisi olan .... LTD.ŞTİ lehine; ..... Sanayi Ve Ticaret Ltd.Şti. ve .....’un müteselsil kefaletiyle krediler kullandırıldığını, ancak, kredi kat ihtarında detaylı açıklandığı üzere kullandırılan kredinin geri dönüşünün gerçekleşmemesi nedeniyle, borçluya ait kredi hesapları 07.10.2019 tarihi itibariyle kat edilmek zorunda kalındığını ve alacağın muaccel hale geldiğini, hesabın kat edildiği ve borcun ödenmesi gerektiği hususlarını içerir Gebze .......

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı ... davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili dava dilekçesinde taraflar arasında düzenlenen 12/06/2012 tarihli eser sözleşmesine göre davalının kadastral çalışmalar yapacağını ancak kendisine 12.600 TL ödeme yapılmasına rağmen davalının sözleşme gereklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin feshedildiğini bu nedenle ödenen bedelin iadesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kira sözleşmesinden kaynaklanan tahliye davası olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir....

        İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. Her ne kadar mahkemece, dava adi ortaklıktan kaynaklanan tapu iptali ve tescil olarak nitelendirilmiş ise de, uyuşmazlık inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.Davacı taraf, inançlı işlemi yukarıdaki ilkelere göre yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı ile birlikte diğer delillerle ispatlayabilir ise de dosyaya ibraz edilen ve davanın kabulüne dayanak yapılan 23.03.2011 tarihli protokolün fotokopi olduğu ve aslının dosyaya ibraz edilmediği, belge içeriğinin ve imzanın davalı yanca kabul edilmediği anlaşılmıştır....

          İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Dava konusu 104 ada 2 numaralı parsel 05.09.1988 tarihinde dava dışı köy tüzel kişiliği adına 22.12.1998 tarihinde yapılan satış ile de ... 'ya devir edilmiştir. Davacı satış bedelinin kendisi tarafından ödendiğini, devir yasağı kalktıktan sonra mülkiyetin iade edileceğini belirtmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere inanç sözleşmesi inanılanın eli ürünü olan yazılı belge veya yazılı delil başlanğıcı niteliğindeki bir belgenin bulunması halinde tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabilir. Davacının dayandığı 10.10.1998 tarihli bononun altındaki imzanın muris ......

            İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Taraflar arasında dava konusu taşınmazın mülkiyetinin nakline ilişkin olarak düzenlenmiş 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı biçimde yazılı bir belge bulunmamaktadır. Ancak, davacı dava dilekçesinde yemin deliline dayandığından kendisine, davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğu, yemin delilini kullanıp kullanmayacağı hatırlatılarak sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, belirtilen husus gözetilmeden davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

              İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı iddasını yazılı delil veya delil başlangıcı niteliğindeki bir belge ile ispatlayabilmiş değildir. Ancak, davacı gerek dava dilekçesinde "yemin" gerekse 16.11.2009 günlü delil listesinde "sair delil "den bahsederek yemin deliline başvurmuş olduğundan, mahkemece davacıya bu hakkının hatırlatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 24.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı taraf, iddialarını yazılı delil ya da delil başlangıcı niteliğindeki bir belge ile kanıtlayamamıştır. Ancak dava dilekçesinde açıkça "yemin" deliline dayanmış olduğundan mahkemece, davacıya, davalı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

                  İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olaya gelince; her ne kadar davacı iddiasını yazılı delil ya da delil başlangıcı veya ikrar gibi kesin bir delil ile ispatlayamamış ise de açıkça yemin deliline dayandığını bildirdiğinden, mahkemece davacıya yemin delilini kullanıp kullanmayacağı hatırlatılarak, 6100 sayılı HMK’nın 225. ve devamı maddeleri (HUMK'nın 337. ve devam eden maddeleri) gereğince işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....

                    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacı, iddialarını, yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde ve sonradan bildirilen delil dilekçesinde “yemin ve her türlü delil” demek suretiyle açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan bu hakkı hatırlatılmalı, sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Değinilen yönün gözetilmemesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 21.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu