Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anılan düzenlemede önalım hakkının açık bir tarifi yapılmamakla birlikte temel prensibin mülkiyet serbestisi ve tasarruf yetkisi olduğu gözetilerek paydaşın temlik hakkı sınırlandırılırken bu sınırlandırma sınırlı tutularak sadece satım akitleri için önalım hakkı getirilmiştir. Bu husus 20.06.1951 gün ve 5/13 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsenmiş; kararın gerekçesinde, taşınmaz mülkiyetinin takyitlerinden olan kanuni önalım hakkının taşınmazda hisse sahibi bulunan şahsa, diğer bir kimsenin payının üçüncü kişiye satılması halinde o hisse müşteriye neye mal olmuş ise o miktar ile ve belli bir süre içinde satın almak yetkisini veren ayni bir hak olduğu ifade edilmiştir. Açıkça görüldüğü üzere kanuni önalım hakkından sözedebilmek için paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmazdaki payın üçüncü şahsa satılması gerekmektedir; önalım hakkının konusu pay satışıdır....

Somut olayımızda, gerek önalım hakkının doğduğu satış tarihi gerekse bu hakkın kullanıldığı dava tarihi itibarıyla sınırdaş arazi malikine önalım hakkı tanıyan 5403 Sayılı Kanunun 8/i-2 maddesi yürürlükte olup, yürürlükteki yasal düzenlemeye göre mevcut olan önalım hakkının yasal değişiklik nedeni geçmişe etkili şekilde ortadan kalktığına ilişkin düşünce, 7255 sayılı Kanunun 31/b maddesindeki yasanın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğine ilişkin açık yasal düzenleme ve bu konudaki kanun koyucunun iradesine aykırılık oluşturacaktır. Nitekim Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 25.11.2020 tarih ve 2020/1387 Esas, 2020/7766 Karar sayılı ilamında da önalım hakkı dava açılarak kullanıldıktan sonra, 5403 sayılı Kanununun 8/İ maddesinin ikinci fıkrasının ve bu hükümle komşu tarımsal arazi malikine tanınan önalım hakkının kaldırılmasının geçmişe etkili olamayacağı belirtilmiştir....

Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Fiili taksimden söz edilebilmesi için önalım hakkını kullanan davacılar ile davalıya payını satan önceki maliklerin tapu kaydındaki payları ile orantılı olmasa dahi eylemli olarak taşınmazda ayrı ayrı kullandıkları yerin bulunması gerekir....

Bu ibareden davalının önalım davası açılmayacağının garantisini vermesi gibi bir anlam çıkarmanın mümkün olmadığı yine önalım davasını açmak hakkı Fatma Yavuz'a ait olduğundan ona ait bir haktan davalının feragat etmesi mümkün olmadığından ayrıca hisseli taşınmaz alan davacının önalım davası ile karşı karşıya geleceğini bilmesi gerektiğinden, davalının önalım davasına ilişkin masrafları karşılayacağına ilişkin taahhüdü olmadığından davacının davasının reddine karar vermek gerektiği kanaatine ulaşılmış ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir." gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ve asli müdahil tarafından, davalı aleyhine 12.04.2012 ve 10.05.2017 günlerinde verilen dilekçeler ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davacı yönünden davanın kabulüne; asli müdahil yönünden davanın reddine dair verilen 12.12.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, paydaşı olduğu 187 ada 1 parsel sayılı taşınmazda dava dışı önceki paydaşlar tarafından 23.05.2011 ve 31.05.2011 tarihlerinde davalıya satılan toplam 48/80 oranındaki hissenin önalım hakkı nedeniyle adına tescilini talep etmiştir....

    konusu taşınmazda fiili taksim olmadığını belirterek yasal ön alım hakkında dayanarak davalılar adına kayıtlı tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir....

    ın ise satıştan vazgeçmediğini, bunun üzerine 27.05.2015 tarihinde tapuya gidilerek 1/2 payın 600.000TL bedelle müvekkili tarafından satın aldığını, tüm bunlar nedeniyle davacı ve diğer paydaşlar aleyhine İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/230 E. sayılı dosyasında ecrimisil ve tazminat davası, İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/462 E. sayılı dosyasında ise ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, bu süreç karşısında davacının satıştan başlangıçtan itibaren haberdar olduğunu, kötü niyetle dava açtığı gibi başka mirasçıların olması karşısında tek başına önalım hakkı bulunmadığını, diğer mirasçıların da taşınmazın müvekkiline satışı konusunda anlaşmaları nedeniyle önalım haklarının olmadığını, tapudaki satış bedeli ve döviz kurlarındaki değişimlerden kaynaklanan zararları nedeniyle ödeme gününden itibaren en yüksek ticari faizleri ile depo edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Dava önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil davasıdır....

      ın ise satıştan vazgeçmediğini, bunun üzerine 27.05.2015 tarihinde tapuya gidilerek 1/2 payın 600.000TL bedelle müvekkili tarafından satın aldığını, tüm bunlar nedeniyle davacı ve diğer paydaşlar aleyhine İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/230 E. sayılı dosyasında ecrimisil ve tazminat davası, İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/462 E. sayılı dosyasında ise ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, bu süreç karşısında davacının satıştan başlangıçtan itibaren haberdar olduğunu, kötü niyetle dava açtığı gibi başka mirasçıların olması karşısında tek başına önalım hakkı bulunmadığını, diğer mirasçıların da taşınmazın müvekkiline satışı konusunda anlaşmaları nedeniyle önalım haklarının olmadığını, tapudaki satış bedeli ve döviz kurlarındaki değişimlerden kaynaklanan zararları nedeniyle ödeme gününden itibaren en yüksek ticari faizleri ile depo edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Dava önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil davasıdır....

        na 17.12.1996 günü tapuda 85.000.000.000 ETL bedelle satıldığını, bedelin önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla yüksek gösterildiğini, gerçek satış bedelinin 17.500.000.000 ETL olduğunu, davalı ... ile dava dışı Osman Akgün aleyhine Eyüp 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.07.1999 tarihli dava dilekçesi ile 1995/226 Esas sayılı dosyasında "...tapunun iptali ile yeniden murisleri adına tescili..." istemli dava açıldığını, davalı ...'...

          Somut olayda, önalım bedeli, ön incelemenin yapıldığı tarihte depo ettirilmemiş, satış tarihinden yaklaşık 6- 7 yıl sonra mahkeme veznesine yatırılmasına ilişkin ara kararı verilerek ve 29/11/2021 tarihinde önalım bedelinin yatırılması sağlanarak satış bedelinin değerinde meydana gelen azalmanın önüne geçilmemiştir. Resmi satış sözleşmesindeki önalım bedelinin makul süre içerisinde depo edilmemesi ve vadeli bir mevduat hesabında değerlendirilmemesi nedeniyle pay satın alan davalı fakirleşecek, önalım hakkını kullanan davacı ise amaç dışında zenginleştirecektir. Hakkın kullanılması hiçbir zaman davalının zararına olmamalıdır....

          UYAP Entegrasyonu