Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ihtiyatı tedbir kararının kaldırılmasına, aksi kanaatte ise -tedbiri kabul etmemek kaydıyla- müvekkilinin muhtemel zararları için taşınmazların değerlerine uygun bir teminat miktarının belirlenmesine, haksız ve hukuksuz davanın reddine, bir an için bu önalım davasını reddedilmeyip kabul edilmesi halinde, 1997 yılında yapılan satış vaadi sözleşmeleri ile huzurdaki önalım davası arasında yaklaşık 25 yıl geçtiğinden ve de depo tarihi ile hüküm tarihi arasındaki artışlardan da zarar görmemek için sunduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları ve Yargıtay Kararları da dikkate alınarak, depo tarihindeki bedele, mümkün görülmemesi halinde en azından huzurdaki önalım dava tarihindeki bedele hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Somut olaya gelince; Mahkemece, 05/10/2020 tarihinde yapılan satış nedeniyle açılan önalım davasında önalım bedeli ve masraflar toplamı olan 173.400,00- TL'nin 07/07/2022 tarihinde depo edilmesine karar verilmiş, resmi senette belirtilen bedel depo edildikten sonra davanın kabulüne karar verilmiştir. Aradan geçen zaman içinde taşınmazın değerinde meydana gelen objektif artışlar ve enflasyon olgusu nedeniyle kurda meydana gelen değişikliklerin önalım bedelinin belirlenmesine etkisi olduğu kabul edilmelidir. Resmi satış sözleşmesindeki önalım bedeline davacı tarafından muvazaa nedeniyle itiraz edilmesi, bu nedenle yargılamanın uzaması, önalım bedelinin makul süre içerisinde depo edilmemesi ve vadeli bir mevduat hesabında değerlendirilmemesi nedeniyle davacıyı, amaç dışında zenginleştirecek ve alıcı davalıyı da fakirleştirecek yorum ve sonuçlardan kaçınılmalıdır. Hakkın kullanılması hiçbir zaman davalının zararına olmamalıdır....

Önalım davasının davalısı önalım hakkına ilişkin taşınmazdaki payı satın almadan önce o taşınmazda paydaş ise bu paydaş hakkında önalım hakkı kullanılamaz. Çünkü, TMK’nın 732. maddesi ile bir paydaşın payını üçüncü şahsa satması halinde önalım hakkının kullanılabileceği kabul edilmiştir. Paydaş üçüncü kişi sayılamayacağından paydaşın paydaş aleyhine önalım hakkını kullanması söz konusu olamaz. Dava hakkına ilişkin bu hususun davanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde davalı ... ...'in 1/22 payı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, paydaş ...tarafından 21.10.2010 gününde 11028 yevmiye no'lu işlemle davalıya satılan 1/44 pay nedeniyle önalım hakkını kullanmıştır....

    Fıkrasında tarımsal arazilerin satılması halinde sınırdaş tarımsal arazi malikleri de önalım hakkına sahip olduklarını, önalım hakkının kullanılmasında KMK'nun hükümleri uygulanacağı hükümlerinin düzenlendiğini, anılan kanun maddesine göre sınırdaş komşu parsel maliklerinin önalım hakkı olduğunu belirterek, müvekkilinin bilgisi dışında satılan dava konusu Kırklareli İli, Merkez İlçesi, Deveçatağı Köyü Karıncak Sırtı mevkii 2925 parsel sayılı dikili tarım arazisi tarla vasıflı taşınmazın davalı adına kayıtlı olan tapunun iptali ile önalım (şufa) hakkı sahibi müvekkili T1 adına kayıt ve tescilini, dava konusu gayrimenkulün devir ve temlikini önlemek için karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir....

    Mahkemece, 04/12/2018 tarihinde yapılan satış nedeniyle açılan önalım davasında önalım bedeli ve masraflar toplamı olan 306.000,00- TL'nin 24/01/2022 tarihinde depo edilmesine karar verilmiş, resmi senette belirtilen bedel depo edildikten sonra davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili ise; dava konusu hisseyi aldığı, kurdaki değişiklikler nedeniyle resmi senetteki satış bedelinin değerinin azaldığını, bedel depo edilirken bu hususların mahkemece dikkate alınmadığını, Anayasanın 35. maddesindeki mülkiyet hakkının ihlal edildiğini belirtmiştir....

    Mahkemece, yargılama sırasında davacıların hisselerini davalıya satmaları nedeniyle konusu kalmayan davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı istinaf sebeplerinde; davacıların davadan feragat ettiklerinin mahkemece dikkate alınmadığını müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 731. maddesine göre, taşınmaz mülkiyetinin kanundan doğan kısıtlamaları, tapu siciline tescil edilmeksizin etkili olur. Mülkiyetin devri konusunda kısıtlama hükmü içeren, yasal önalım hakkını düzenleyen 732. maddesi uyarınca, paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler. Kanundan kaynaklanan önalım hakkının doğması ve kullanılması için, tapu siciline şerh edilmesi gerekli değildir. Önalım hakkının varlığı, kanuna dayandığı için bunun herkes tarafından bilindiği varsayılır....

    Önalım hakkını kullanan davacı, önalım hakkıyla amaçlanan, payın üçüncü kişilere gitmesini engellemeye yönelik davasını sonuçlandırmadan, bu dava sonunda ikinci satışın yüksek olması nedeniyle fazla önalım bedeli ödediğini ve zararının gerçekleştiğini ispat etmeden, gerçekleşmemiş bir zararı için Kanunun 125. maddesindeki seçimlik hakkını kullanarak davasını tazminata dönüştürürse, tazminat davasının reddi gerekir. Dava konusu olayda, davacı taraf önalım hakkını kullanmayarak, gerçekleşmemiş bir zarar için tazminat talebinde bulunduğundan davanın reddi gerekirdi. Davalı tarafın temyiz talebin kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bu gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/2 maddesi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4....

      Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 18.09.2013 tarihli dilekçesi ile 2 parselde kayıtlı 6132 m2 yüzölçümlü taşınmazın 1/2 payının davacıya ait olduğunu, diğer 1/2 payın 14/05/2012 tarihinde 150.000,00 TL bedelle davalıya satıldığını ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemiştir. Davalı vekili, dava konusu payı davacının muvafakati ve yönlendirmesi sonucu satın aldığını, davacının kendi payını da satacağına dair güven oluşturduğunu, dava konusu yerin fiilen taksim edildiğini, davanın reddi gerektiğini, taşınmazın satışı bedelinin 625.000,00 TL olduğunu, önalım bedelinin dava tarihindeki değere göre belirlenmesi gerektiğini, davanın reddini savunmuştur....

        Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/279 E. - 2021/8 K. ve 14/01/2021 tarihli eksik inceleme ile tesis edilmiş, haksız ve hukuka aykırı kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme ve yargılama yapılarak esas hakkında, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkı ancak satış yapılması halinde kullanılabilir. Payın paydaşlar arasında devredilmesi veya cebri satışla, trampayla edinilmesi ya da bağışlama gibi durumlarda önalım hakkının varlığından sözedilemez....

        Önalım hakkını kullanan davacı, önalım hakkıyla amaçlanan, payın üçüncü kişilere gitmesini engellemeye yönelik davasını sonuçlandırmadan, bu dava sonunda ikinci satışın yüksek olması nedeniyle fazla önalım bedeli ödediğini ve zararının gerçekleştiğini ispat etmeden, gerçekleşmemiş bir zararı için Kanunun 125 inci maddesindeki seçimlik hakkını kullanarak davasını tazminata dönüştürürse, tazminat davasının reddi gerekir. Dava konusu olayda, davacı taraf önalım hakkını kullanmayarak, gerçekleşmemiş bir zarar için tazminat talebinde bulunduğundan davanın reddi gerekirdi. Davalı tarafın temyiz talebinin kabulü ile Mersin 1 inci Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bu gerekçelerle bozulması görüşünde olduğumuzdan, kararın onanmasına yönelik çoğunluk görüşüne katılamıyoruz....

          UYAP Entegrasyonu