Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Başkanlığı'na yöneltilmesi gerektiğini, 29.12.2010 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi'nin alıcının taahhütleri başlıklı 9.3. maddesinde alıcının ayıba karşı tekeffül hükümleri de dahil olmak üzere ...'tan talepte bulunmayacağına dair taahhütte bulunduğunu, 9.4. maddesinde de rücu hakkı bulunmadığını kabul ettiğini, ayrıca yanlar arasında “devre esas bilanço” belirlenerek borç alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, İhale Şartnamesi'nin 22. maddesinde de bu mahiyette hükümler bulunduğunu, taraflarca takip edilen dosya ayırım çalışmaları başlatılarak dava ve icra dosyalarına ilişkin listelerin her iki şirket yönetim kurullarından geçirilerek kesinleştirildiğini, İHDS'nin 18.6. maddesinin de davacının ...'tan masraf, zarar veya herhangi bir isim altında talepte bulunmayacağına dair taahhüt içermekte olduğunu, davacının yaptığı ödemenin hisselerin tamamı ...'...

    Sayılı ilamı ile davalıların zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu, davalılara ne kadar para verildiğinin tespiti ile sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, 08/01/1999 tarihinde ödendiği anlaşılan 5.000,00 TL'nin sürüm değeri olan 16.563,18 TL nin ve 24/12/1998 tarihinde ödendiği anlaşılan 12.000,00 TL' nin sürüm değeri olan 41.187,04 TL'nin toplam 57.750,22 TL'nin davalıların birbirlerine rücu hakları saklı tutularak müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davacılar ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ......

      O halde mahkemece uyuşmazlığa ilişkin olarak ayıba karşı tekeffül hükümleri doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak bilirkişi raporu da alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, kapıdan satış hükümlerine göre davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 01/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Mahkemece, taraflar arasında tıbbi malzeme satışı konusunda anlaşıldığı, ... ve ... hükümlerine göre ayıbın gizli ve açık olması halinde ön görülen yasal sürelere uyulması gerektiği, davalının ayıp ihbarını süreleri içerisinde davacıya bildirmediği, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden faydalanılamayacağı, dava tarihi itibariyle davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 17/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece, taraflar arasındaki satış sözleşmesi kayıtları ve soruşturma belgeleri nazara alınarak somut olayın özelliği ve davacının dava dilekçesindeki talebi doğru değerlendirilmek suretiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Türk Borçlar Kanunundaki ayıp hükümleri dikkate alınarak bir sonuca varılarak karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek, yanılgılı gerekçe ile Borçlar Kanunu'nun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca karar verilmiş olması HMK’nun 26. maddesinde belirtilen taleple bağlılık kuralına aykırı olup, bozma nedenidir. 2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

            Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur....

            Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 194 ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Mahkemece, davacının davaya konu aracın kaza kaydını bildiği halde aracı satın aldığından davacının uğramış olduğu zararları giderme yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın pert olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile bundan davacıya karşı sorumludur. Davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır. Bu nedenle davacının sözleşmeden dönmesi haklı nedene dayanmaktadır. Somut olayda, davacının 21.12.2012 tarihinde davalıdan satın aldığı aracın kaza sonucu pert olduğu, davacının davalıdan aracı bu hali ile satın aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacının olayda kusurundan söz edilemez....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak açılmış tazminat istemine ilişkin davadır. Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalıya elektrik panolarının galvanizlenmesi işinin verildiğini, davalı tarafından galvinizlenme işinin ayıplı olarak ifa edildiğini ileri sürerek, davalıya galvaniz işi için ödenen 4.849,45-TL'nin, ayıplı galvaniz işlemi sebebiyle kullanılamaz hale gelen panoların yapımında kullanılan malzeme bedeli için ödenen 4.167,60-TL'nin, nakliyeciye ödenen 2.832-TL'nin ve ikinci defa üretilen panoların üçüncü kişiye yaptırılan galvaniz işi için ödenen 3.807,77-TL toplamı 15.656,82-TL alacak talebinde bulunmuştur. Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne dair, verilen karar davalı tarafından istinaf edilmiştir....

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak açılmış tazminat istemine ilişkin davadır. Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalıya elektrik panolarının galvanizlenmesi işinin verildiğini, davalı tarafından galvinizlenme işinin ayıplı olarak ifa edildiğini ileri sürerek, davalıya galvaniz işi için ödenen 4.849,45- TL'nin, ayıplı galvaniz işlemi sebebiyle kullanılamaz hale gelen panoların yapımında kullanılan malzeme bedeli için ödenen 4.167,60- TL'nin, nakliyeciye ödenen 2.832- TL'nin ve ikinci defa üretilen panoların üçüncü kişiye yaptırılan galvaniz işi için ödenen 3.807,77- TL toplamı 15.656,82- TL alacak talebinde bulunmuştur. Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne dair, verilen karar davalı tarafından istinaf edilmiştir....

                Ayrıca aynı Kanunun 253. maddesinde kiralayanın zapta karşı sorumluluğu düzenlenmiştir. Davalı kiralayan bir üçüncü kişinin kiralananda kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, kiracının bildirimi üzerine davayı üstlenmek ve kiracının uğradığı her türlü zararı gidermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Nitekim yeni Türk Borçlar Kanunu 309. maddesi ile paralel bir düzenleme getirilmiştir. Olayımızda, davalı belediyece yapılan imar parselasyon işleminin idare mahkemesince iptali üzerine dava konusu büfenin bulunduğu parsel üzerindeki mülkiyet hakkı son bulduğundan sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh etmiştir. Davalı belediyenin zapta karşı tekeffül borcu bulunduğundan haksız fesh edilen sözleşmeden dolayı davacı kiracının zararlarının tazmin edilmesi gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu