Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 6.11.2006 gün, 8223-10728 sayılı, 4.Hukuk Dairesinin 14.11.2006 gün 13126-12266 sayılı ve 13.Hukuk Dairesinin 29.6.2006 gün 8010-10825 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, harici satım sözleşmesinden kaynaklanan tazminat, müdahalenin önlenmesi veecrimisil istemine ilişkin olup, temyiz tazminat ve alacak noktasındadır. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:13.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 1.3.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....

    Manevi zararın tespiti istemine ilişkin olarak; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Zarar görene tanınmış olan manevi tazminat hakkı kişinin sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türüdür. Amacı ise kişinin, hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, kişinin duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar vereni bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkoyması gibi olguları karşıladığı bir gerçektir. Manevi tazminat, kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçlar. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır....

      Mahkemece, alacak davasının reddine, manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Temyize konu davada, mahkemece "davalı süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunduğundan zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerekir. Dosya içeriğinden vekaletin ve paranın şirket adına yatırıldığı dikkate alındığında davacının davada taraf sıfatı olmadığından davanın usulden reddine karar verilmelidir. Ancak dekontlardaki para davacı tarafından yatırıldığından alacak davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. ................ davacının davalıdan zarar gördüğünden bahisle manevi tazminat istemesi mümkün değildir. Bu nedenle davacının maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerekçeden de açıkça anlaşılacağı gibi dava hem zamanaşımı (usulden) hemde esastan reddedilmiştir....

        Maddesinin "Kanun sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır" hükmü de kanunun ruhunun uygulamada dikkate alınması gerektiğini belirtmektedir. Kanun metninin kaleme alınış şekli itibarı ile anlatım ve ifade yerleşiminin tam olmadığı görülse de “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” dava açılmadan önce denilmek sureti ile kriter olarak alacak ve tazminat talebi öngörülmüştür. Kanun alacak ve tazminat davası ibaresini bilinçli olarak tercih etmemiş bu tür taleplere ait dava türü ayırt etmeksizin arabuluculuğa başvurmayı dava şartı olarak düzenlemiştir. Gerekçeden ve metinden sadece alacak ve tazminat istemli davaların dava şartı arabuluculuk dava şartına bağlandığı sonuç çıkmamakta, alacak ve tazminat istemleri hakkındaki açılacak tüm davaların arabulucuk dava şartına bağlı olduğunun hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Eda davası veya tespit davası ayrımı arabulucuğa ilişkin anılan düzenlemede yer almamaktadır. İİK.'...

          Zira belirsiz alacak davası davanın açıldığı tarih itibariyle hasarın ve buna bağlı zarar miktarının tespitinin mümkün olmadığı hallerde davacılar lehine getirilmiş bir kurum olup somut olayımızda zararın kapsamı ve bu zarara bağlı talep edilebilecek tazminat miktarının dava tarihi itibariyle belirli ve davacı tarafından biliniyor olmasına rağmen davasını "belirsiz alacak davası" olarak açması mümkün olmadığından davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir." şeklindeki gerekçelerle; A.2021/268 esas sayılı asıl dosyada; 1- )Davacı T3' nın maddi tazminat talebi hakkında; a.Davalılar T13 T6 ve T7 hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, b.Davalı T11 (Önceki Ünvanı T13 hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle HMK' nun 114/1- d ve 115/2 hükümleri uyarınca, usulden reddine, c.Davalılar T9 ve T15 hakkındaki davanın kabulü ile 762.713,95TL maddi tazminatın 07.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen bu davalılardan alınarak davacıya...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak, Maddi ve Manevi Tazminat ... ile ... aralarındaki alacak, maddi ve manevi tazminat davasında mahkemenin yetkisizliğine dair ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, boşanmadan kaynaklanan maddi-manevi tazminat ve mal rejiminin tasfiyesiyle dava dilekçesinde belirtilen taşınmazlara ilişkin alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı ... vekili; yetki ilk itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak davanın reddini savunmuştur....

            İİK'nun 170/4. maddesinde; icra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklının, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı ve asıl alacağın %10'u oranında para cezasına mahkum edileceği hüküm altına alınmıştır. O halde mahkemece, alacaklı hakkında asıl alacak miktarı üzerinden tazminat ve para cezasına hükmedilmesi gerekirken maddi hataya dayalı olarak takip konusu alacak miktarı esas alınmak suretiyle yazılı şekilde tazminat ve para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kısmen kabulü ile ... 3....

              İİK'nun 170/4. maddesinde; icra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklının, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı ve asıl alacağın %10'u oranında para cezasına mahkum edileceği hüküm altına alınmıştır. O halde mahkemece, alacaklı hakkında asıl alacak miktarı üzerinden tazminat ve para cezasına hükmedilmesi gerekirken maddi hataya dayalı olarak takip konusu alacak miktarı esas alınmak suretiyle yazılı şekilde tazminat ve para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kısmen kabulü ile ... 3....

                Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile 13.591,00 TL'lik alacak yönünden feragat sebebiyle davanın reddine,Rapor içeriğine göre belirlenen asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı olan 36.830,35 TL bedelden davalının % 40 kusuruna isabet eden 14.732,14 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya yönelik istemin reddine karar verilmiş;hüküm,davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı eldeki dava ile davalı ile arasındaki hizmet sözleşmesi kapsamında davalının çalıştırdığı işçisinin kullandığı iş makinesi ile dava dışı şahsın ölümüne sebebiyet vermesi nedeniyle açılan manevi tazminat davası sonucu ödediği tazminat bedelinin davalıdan rücuen tahsilini istemiştir.Taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesinde,”...yapı sırasında çıkabilecek kazalardan ve bu kazaların sebep olacağı idari,hukuki,mali,bilumum neticelerden...müteahhit sorumlu olacaktır...” hükmünün düzenlendiği anlaşılmaktadır.Bu düzenleme ve somut olay bakımından...

                  Bendine göre, “dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi veya tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve buna karşılık olarak açılan davalar” dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Buna göre, HUMK.’nun 8.maddesi II. Bendi gereğince tahliye, akdin davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür. Sadece kira alacağı ve tazminat istemi halinde dava konusu alacağın miktarına göre görevli mahkeme belirlenir. Dava dilekçesinde dava değeri 10.000 TL olarak gösterilmiştir. Bu davalara bakma görevi genel hükümler çerçevesinde dava değerine göre Asliye Mahkemeleridir....

                    UYAP Entegrasyonu