WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hükmüne uyulan 22/10/2015 tarih 2015/8993 - 2015/13427 sayılı bozma ilamında "Davacının davalıdan talep edebileceği alacak miktarı, davacının davalıya makine satışı nedeniyle ödediği miktar olması gerekirken, mahkemece bu husus gözetilmeden, davacının kendi kusuruyla sebep olduğu zarar miktarını da kapsayacak şekilde alacağın tahsiline karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabul şekline göre de, davacının dava dışı 3. kişiye ödediği ayıplı mal bedelinin tahsiline karar verildiğine göre, birlikte ifa kuralı gereğince ayıplı malın davalıya iadesi konusunda da bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir." denilmiştir....

    Davacı tarafından, davalıya satılan buğday emtiasına ilişkin olarak düzenlenen fatura bedellerinin 124.310,00.TL'lık kısmının ödenmediği, davalı tarafından bu borca karşılık çek ile ödeme yapılmadığı gibi, komisyoncuya yapıldığı belirtilen ödemelerin de kendileriyle ilgisi bulunmadığı, satılan malın ayıplı olmadığı, ayıbın süresinde ihbar edilmediği iddia olunarak, 124.310,00.TL'nın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş, 26.06.2019 tarihli dilekçe ile dava değeri 132.311,90.TL olarak ıslah edilmiş, davalı ise, davalının yerleşim yerinin Gaziantep olduğunu belirterek, Gaziantep Mahkemelerinin yetkili olduğunu, satılan buğdayların ayıplı olup, bir kısmının iade edildiğini ve iade faturası kesildiğini, ayıplı buğdayın bir kısmının yem olarak başka bir şirkete satıldığını, ayıplı mal hususunda mutabakata varıldığını, fatura bedelinin davacıya ödendiğini savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir...

      Davacı ithalatçı olup eldeki dava davalı tüketici tarafından satın alınan ve ayıplı olduğu mahkeme kararı ile kesinleşen dava konusu aracın iade anındaki hasarının tazminine dayalı alacak davası olarak açılmıştır. 4822 sayılı Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un ayıplı mal ile ilgili 4. maddesinin 3. fıkrasında, "İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10. maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz."; hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olunca 4077 Sayılı Kanunun 3.maddesi anlamında davalı tüketici, davacı ithalatçı konumundadır....

        Bu husus 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesinin altıncı fıkrasında “Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, imalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde "özürlüdür" ibaresini içeren bir etiket konulması zorunludur. Yalnızca ayıplı mal satılan veya bir kat ya da reyon gibi bir bölümü sürekli olarak ayıplı mal satışına, tüketicinin bilebileceği şekilde tahsis edilmiş yerlerde bu etiketin konulma zorunluluğu yoktur. Malın ayıplı olduğu hususu, tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde gösterilir.” şeklinde açıklanmıştır. Bu düzenlemeyle malın özürlü/ayıplı şekilde satışa sunulduğu konusunda tüketicinin aydınlatılmış olması hâlinde, ayıplı malın neden olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin hükümler dışında, ayıplı olduğu bilinerek satın alınan mallar hakkında ayıptan sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanmayacaktır (TKHK, m.4/5). 20....

          Ayıplı 2012/3381-6359 malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz." ayrıca aynı kanunun 10. maddesinin 5. fıkrasında, “Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda satılan malın veya hizmetin hiç veya zamanında teslim edilmemesi halinde kredi veren tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olur." hükümleri kredi verenin sorumluluğunu düzenlemiştir....

            TÜKETİCİ MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen malın ayıplı olmasından kaynaklı alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 12/10/2021 tarihinde davacı asile ile vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler....

              Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK'nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı).Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır.Somut olayda; davalının savunmasının satıma konu ürünlerin gizli ayıplı olup üzerine monte edilen makinelerin kullanımı ile Fransa ülkesinde ortaya çıktığı yönündedir....

                Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalıdan satın aldığı madeni yağların gizli ayıplı olduğu ve davacı tarafından davalıya iade edildiği, her ne kadar davacı ayıplı satış nedeniyle bundan kaynaklı tam zararın karşılanmasını talep etmiş ise de, davacının ayıp ihbarını süresinde gerçekleştirmediği, bu nedenle ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamayacağı, ancak iade edilen mal nedeniyle ödenen bedelden talep edilen 75.000 TL’nin davalıdan tahsil edilebileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile 75.000 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, satılan malların ayıplı olduğunu bildirerek davalıya iade etmiş ve davalı da ayıplı olduğu ileri sürülen malları hiç bir ihtirazi kayıt koymaksızın teslim alıp kabul etmiştir....

                  Hal böyle olunca; davacının araçla karıştığı kazalar nedeniyle oluşan değer kaybının tespiti için bilirkişilerden ek rapor alınarak oluşan değer kaybı kadar davalı lehine bedel indirimine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 3-4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında kanun' un 4. maddesi, süresi içinde ayıbı satıcıya bildirmiş olan tüketiciye, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarından birini kullanma hakkı tanımış, tüketici davacı da, satılan ayıplı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinde bulunmuştur.mahekemece davanın kabulüne karar verilmekle birlikte hüküm fıkrasında aracın yenisi ile değiştirilmesi şeklinde hüküm kurulmuştur. Mahkemece ancak aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi yönünde karar verilmesi mümkündür. Yasanın lafzı da bu yöndedir....

                    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava, ayıplı mal nedeniyle bedel iadesi ve zarar tazmini talebine ilişkin olup, davacı, davalılardan satın aldığı dairede projeye aykırılıklar olup dairenin yapı kullanma izninin bulunmadığını, satılan malın bu hali ile ayıplı kabul edilmesi gerektiğini beyanla ödediği bedelin ve uğradığı zararın davalılardan tahsilini istemiş, davalılar ise ayıbı kabul etmediklerini, ayıp ihbarının da süresinde yapılmadığını savunmuşlardır. Mahkemece, davacı tarafından 30 günlük süre içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığından bahisle müteahhitler yönünden ve davalı bankadan çekilen kredinin de bağlı kredi niteliğinde olmadığından bahile banka yönünden davanın reddine karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu