Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, uyuşmazlığın 29.04.2013 tarihli fatura kapsamındaki malın ayıplı olup olmadığı ve bedelinin istenip istenemeyeceğine ilişkin olduğu, fatura içeriğindeki ayranlarla ilgili davalı tarafın ayıp iddiasının bulunmadığı, bu yöndeki itirazın iptali gerektiği, 735 adet peynirli tepsi böreğine ilişkin ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun olduğu, tepsi böreklerinin ayıplı olduğu, bedellerinin istenemeyeceği gerekçesiyle davalı tarafça ayranların bedeline ilişkin 112,32 TL'ye yapılan itirazın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğu için davacı lehine 22,46 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş olup Dairemizin 24/12/2015 tarih 2015/13594 E. 2015/17551 K. sayılı ilamı ile “Dava faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir....

    Müvekkil şirket aracın ayıplı olmasından kaynaklı tamir bedelinden dolayı alacaklı konumunda olup, tamir bedelini talep konulu 16/07/2020 tarihli ve 027049 numaralı ihtarnameyi taraflara noter aracılığı ile gönderdiği. İhtara rağmen müvekkilime bir ödeme yapılmadığı, Ticari işten kaynaklı alacak istemimizden dolayı TTK 5/A zorunlu arabuluculuk görüşmesi yapıldığı ve taraflar bu görüşme sonunda da anlaşmaya varamadıkları. Müvekkilimin uğradığı zararın davalı taraflardan tahsiline karar verilmesi için işbu davayı açma zorunluluğu doğduğu. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 219. maddesi “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olacağı.'' ve aynı kanunun 227. Maddesinde ayıp halinde alıcının seçimlik haklarından'' Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme'' hükmü yer aldığı. Bu durumda satıcının kanundan kaynaklı bir sorumluluğu olduğu....

      ve düşük kalitede olmalarından kaynaklandığı, yani ayıbın üretimden kaynaklı olduğu, bu kapsamda davalı şirketin temin ettiği ayıplı lamellerden doğan zararların tümünden sorumlu olduğu izahtan vareste olup, davacı şirketin ayıplı lamellerin oluşturduğu problemin giderilmesi amacıyla katlandığı 35.818,59-TL bedeli davalı şirketten talep edebileceği, ancak dava dilekçesinde de talep edildiği üzere davacı şirketin davalı şirkete karşı bulunan 7.417,77-TL tutarındaki cari hesap borcunun mahsubu neticesinde davacı şirketin 28.346,82-TL tutarındaki malzeme bedeli alacağı talebinin yerinde olduğu, yine lamellerin ayıplı olmasından kaynaklı olarak davacı şirketin ayıplı ürünlerin değiştirilmesi amacıyla katlanmak durumunda kaldığı 5.000,00-TL işçilik ücreti bedelini de davalı şirketten talep edebileceği, lamellerin ayıplı olmasından dolayı 3. etap işinin davacı şirkete verilmemesinden dolayı davacı şirketin zararının 30.843,95-TL olduğu tespit edilmiş ve bu talebin de davalı şirketten talep edilebileceği...

        ve düşük kalitede olmalarından kaynaklandığı, yani ayıbın üretimden kaynaklı olduğu, bu kapsamda davalı şirketin temin ettiği ayıplı lamellerden doğan zararların tümünden sorumlu olduğu izahtan vareste olup, davacı şirketin ayıplı lamellerin oluşturduğu problemin giderilmesi amacıyla katlandığı 35.818,59-TL bedeli davalı şirketten talep edebileceği, ancak dava dilekçesinde de talep edildiği üzere davacı şirketin davalı şirkete karşı bulunan 7.417,77-TL tutarındaki cari hesap borcunun mahsubu neticesinde davacı şirketin 28.346,82-TL tutarındaki malzeme bedeli alacağı talebinin yerinde olduğu, yine lamellerin ayıplı olmasından kaynaklı olarak davacı şirketin ayıplı ürünlerin değiştirilmesi amacıyla katlanmak durumunda kaldığı 5.000,00-TL işçilik ücreti bedelini de davalı şirketten talep edebileceği, lamellerin ayıplı olmasından dolayı 3. etap işinin davacı şirkete verilmemesinden dolayı davacı şirketin zararının 30.843,95-TL olduğu tespit edilmiş ve bu talebin de davalı şirketten talep edilebileceği...

          Hükmüne uyulan 22/10/2015 tarih 2015/8993 - 2015/13427 sayılı bozma ilamında "Davacının davalıdan talep edebileceği alacak miktarı, davacının davalıya makine satışı nedeniyle ödediği miktar olması gerekirken, mahkemece bu husus gözetilmeden, davacının kendi kusuruyla sebep olduğu zarar miktarını da kapsayacak şekilde alacağın tahsiline karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabul şekline göre de, davacının dava dışı 3. kişiye ödediği ayıplı mal bedelinin tahsiline karar verildiğine göre, birlikte ifa kuralı gereğince ayıplı malın davalıya iadesi konusunda da bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir." denilmiştir....

            Davacı tarafından, davalıya satılan buğday emtiasına ilişkin olarak düzenlenen fatura bedellerinin 124.310,00.TL'lık kısmının ödenmediği, davalı tarafından bu borca karşılık çek ile ödeme yapılmadığı gibi, komisyoncuya yapıldığı belirtilen ödemelerin de kendileriyle ilgisi bulunmadığı, satılan malın ayıplı olmadığı, ayıbın süresinde ihbar edilmediği iddia olunarak, 124.310,00.TL'nın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş, 26.06.2019 tarihli dilekçe ile dava değeri 132.311,90.TL olarak ıslah edilmiş, davalı ise, davalının yerleşim yerinin Gaziantep olduğunu belirterek, Gaziantep Mahkemelerinin yetkili olduğunu, satılan buğdayların ayıplı olup, bir kısmının iade edildiğini ve iade faturası kesildiğini, ayıplı buğdayın bir kısmının yem olarak başka bir şirkete satıldığını, ayıplı mal hususunda mutabakata varıldığını, fatura bedelinin davacıya ödendiğini savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir...

              Davacı ithalatçı olup eldeki dava davalı tüketici tarafından satın alınan ve ayıplı olduğu mahkeme kararı ile kesinleşen dava konusu aracın iade anındaki hasarının tazminine dayalı alacak davası olarak açılmıştır. 4822 sayılı Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un ayıplı mal ile ilgili 4. maddesinin 3. fıkrasında, "İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10. maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz."; hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olunca 4077 Sayılı Kanunun 3.maddesi anlamında davalı tüketici, davacı ithalatçı konumundadır....

                Bu husus 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesinin altıncı fıkrasında “Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, imalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde "özürlüdür" ibaresini içeren bir etiket konulması zorunludur. Yalnızca ayıplı mal satılan veya bir kat ya da reyon gibi bir bölümü sürekli olarak ayıplı mal satışına, tüketicinin bilebileceği şekilde tahsis edilmiş yerlerde bu etiketin konulma zorunluluğu yoktur. Malın ayıplı olduğu hususu, tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde gösterilir.” şeklinde açıklanmıştır. Bu düzenlemeyle malın özürlü/ayıplı şekilde satışa sunulduğu konusunda tüketicinin aydınlatılmış olması hâlinde, ayıplı malın neden olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin hükümler dışında, ayıplı olduğu bilinerek satın alınan mallar hakkında ayıptan sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanmayacaktır (TKHK, m.4/5). 20....

                  TÜKETİCİ MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen malın ayıplı olmasından kaynaklı alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 12/10/2021 tarihinde davacı asile ile vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler....

                    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalıdan satın aldığı madeni yağların gizli ayıplı olduğu ve davacı tarafından davalıya iade edildiği, her ne kadar davacı ayıplı satış nedeniyle bundan kaynaklı tam zararın karşılanmasını talep etmiş ise de, davacının ayıp ihbarını süresinde gerçekleştirmediği, bu nedenle ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamayacağı, ancak iade edilen mal nedeniyle ödenen bedelden talep edilen 75.000 TL’nin davalıdan tahsil edilebileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile 75.000 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, satılan malların ayıplı olduğunu bildirerek davalıya iade etmiş ve davalı da ayıplı olduğu ileri sürülen malları hiç bir ihtirazi kayıt koymaksızın teslim alıp kabul etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu