Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

MAHKEMECE: "Taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, ticari ilişki neticesinde davacı şirket tarafından davalı şirkete mermer parke taşı satıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmayıp, satılan mermer taşlarının ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bunun ispat yükünün kim üzerinde olduğu, cari hesaptan kaynaklı olarak davacının davalıdan takip tarihi itibariyle ne kadar alacaklı olduğu noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır....

Asliye Hukuk Mahkemesinin----- Esas sayılı dosyası ile taraflarınca açılan kararın iptali davasında söz konusu -- marifetiyle incelenerek ayıplı---- sayıldığı ve kararın iptali isteminin reddine karar verildiğini, müvekkili şirketin satıcı konumunda olduğu ve söz konusu ----- temin ederek tüketiciye sattığını, bu durumda ------- firma olarak ---- olduğunu, dolayısıyla ilgili ------------ ayıplı olmasından--------olduğunu, tüketicinin uğradığı zarardan dolayı sorumlu tutulan müvekkili şirketin tüketicinin ayıplı maldan dolayı uğradığı zararı karşıladığını, Borçlar Kanununa göre müvekkili------- temin ettiği malın ayıplı çıkmasından dolayı ödemek zorunda kaldığı bedellerin Borçlar Kanununa göre -- rücu edilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 25/02/2021 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

    Ancak ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması halinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun yaratıp yaratmayacağı gibi hususlar dikkate alınır. Dava konusu uyuşmazlıkta, davacı taraf sözleşmeye uygun beton dökülmemesinden kaynaklı uğramış olduğu zararın tazminini, davalı tarafın ayıplı mal teslim ettiğini, bu nedenle zararın tazminini talep etmektedir. Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu beton, 6502 sayılı yasanın 8. maddesine göre ayıplı olup, mevcut haliyle can ve mal güvenliği için risk oluşturmaktadır....

      Ltd.Şti. vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle, satım konusu malın ayıplı olduğunun anlaşılmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece satım konusu malın ayıplı olması nedeniyle akdin feshine ve ödenen bedelin istirdadına karar verilmiş olmasına rağmen, ayıplı malın satıcı davalıya, iade edilmemiş olması doğru görülmemiştir. Öte yandan, davacı dava dilekçesinde ödediği bedelin reeskont faizi ile istirdadını talep etmiş olmasına rağmen, mahkemece paranın avans faizi ile iadesine karar verilmiş olması HUMK.nun 74.maddesine aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Ltd.Şti vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı ......

        ---- olup bunları da talep etme mecburiyetinin doğduğunu, müvekkilinin aracın bakımı ve kuaför hizmetleri için yaklaşık --- ihtarname ve araç satış sözleşmeleri içinde noter masrafı yaptığını, ayrıca ayıplı otomobile ilişkin ---- davalılardan tahsilini talep ettiklerini, ---- ispat yükünün açıkça satıcıya ait olduğunun belirtildiğini, ayıplı malın ----yapılan araç satış sözleşmesiyle satın alınmış olup araçta ki gizli ayıp aracın satıldığı tarihte mevcut olduğunu, ayıbın teslim tarihinden itibaren -- ay içinde ortaya çıkıp müvekkilinin aracın ayıplı olduğunu ----- tarihli ihtarnamesiyle davalılara bildirmiş olduğundan kanun gereği ayıbın aracın teslim tarihinde var olduğu kabul edileceğini ve aracın ayıplı olmadığının ispat külfetinin satıcıda olduğunu belirterek davanın tümden kabulüne, davacının malın ayıplı çıkmasından dolayı aracı daha düşük bedelle satmak zorunda kaldığından aradaki satış bedeli farkı olan----- satış bedeli farkının yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen...

          Davacı tarafça davalıdan satın alınan baskı makinesinin üretim kaynaklı gizli ayıplı olduğundan bahisle ayıplı malın iadesi ile bedelinin tahsiline yönelik olarak davalı hakkında mahkememize dava açıldığı, davacı tarafın davalıdan 07/12/2015 tarihinde 47.200,00-Euro bedel ......

            Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, davalının davacıdan zemin malzemesi satın aldığı, zeminde meydana gelen aksaklıkların solvent içeren malzemeden kaynaklanmış olmasının mümkün olduğu ancak davalıya kesilen faturada davacının davalıya sattığı malın solventsiz olduğu, davalının aksi yönde bir itirazına da dosyada rastlanılmadığı, dava konusu faturada yer alan mallara ilişkin ürün numunelerinin incelenmesi sonucunda malzemelerin solventsiz epoksi malzeme olduğunun tespit edildiği, bu haliyle ayıplı mal savunmasının ispat edilemediği, takipten önce temerrüdün gerçekleşmediği gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne, takibin 30.022,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya satılan zemin kaplama malzemesinin ayıplı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır....

              ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6762 sayılı TTK ‘nun 25/3. (6102 sayılı TTK’nın 18/1-c) maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunmasının zorunlu olduğunu, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gün içinde, gizli ayıplarda ayıp ihbarı süresi olmayıp ihbar derhal yapılması gerektiğini, davacı süresinde usulüne uygun herhangi bir ayıp ihbarı yapmadığından davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                Davalı vekili savunmasında, davacı ile ticari ilişkilerinin uzun süredir devam ettiğini, davada bedeli talep edilen akaryakıtın ayıplı çıktığını ve durumun davacıya ihbarından sonra tarafların 90 ton malın iade edilmesi, kalanın bedelinin uğradıkları zarara karşılık ödenmemesi ve davacının 10.000 TL ödeme yapması konusunda anlaştıklarını, 90 ton malın iade edildiğini, ancak davacının diğer edimlerini yerine getirmediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalının malın ayıplı olduğu ve tarafların anlaştıkları yolundaki savunmasını kanıtlayamadığı, davacının kendi ticari kayıtlarına göre alacağın 39.298 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

                  Davalı vekili, davacının ayıp ihbarını süresi içerisinde ileri sürmediğini, ihbarnamenin 21/06/2018 tarihinde gönderildiğini, malların davacıya 20/11/2017 tarihinde satıldığını, dosyaya delil olarak sunulan raporun ise 05/06/2018 tarihinde alındığını, ayıplı olduğu iddia edilen malın zararına 15/05/2018 tarihinde satıldığını, bu suretle ayıp ihbarının süresinde olmadığını, TBK'nın 229. maddesi kapsamında zararın tazmini için malın iadesi gerektiğini, satılan üründe var olduğu iddia edilen çekmenin malın niteliği gereği normal olup olmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu