Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öyleyse mahkemece yapılacak iş; murisin ölüm tarihi itibarıyla borç miktarını tespit etmek, aynı tarih itibarıyla taşınır ve taşınmaz mal varlığını, varsa hak ve alacaklarını, tarafların bu hususta gösterecekleri delilleri toplamak suretiyle saptamak, murisin borcundan dolayı mirasçılar aleyhinde yürütülen takiplere ilişkin varsa icra dosyalarını getirtmek, davacıların mirası kabul anlamına gelen davranışları bulunup bulunmadığını tespit etmek, mirasın hükmen reddine engel teşkil eden Türk Medeni Kanunu'nun 610/2. maddesinde sözü edilen tereke mallarını kendisine mal edinme durumunun gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Mahkemece, tüm bu hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

    Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, murisin beyan ettiği kanser hastalığının hayat sigortası kapsamında kalmadığı, davalıların mirasçı ve müteselsil kefil sıfatı ile murisin borcundan sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına, ihbar olunan ... ve Emeklilik A.Ş tarafından yapılan bir davaya katılma ve müdahale talebi bulunmadığından ihbar olunan hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava taraflar arasında düzenlenen tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemidir....

      Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur....

        İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından 03/02/2020 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi ile; davacıların murisi Ramazan Metin ile davalı taraf arasındaki hukuki ilişkiye dair davalı tarafından beyan edilen deliller toplanmadan karar verildiğini, dava konusu alacağın, murisin zilyet olduğu tapusuz 2B arazisinin harici satışından kaynaklı alacak olduğunu, mirasın bir bütün olup, borcu muris adına kabul eden bir kısım davalılar aleyhine murisin borcunun olmadığına karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, dosyaya sunulan belgelerde murisin kızının imzalı beyanının bulunduğunu, ancak kendisinin isticvabı yoluna gidilmediğini, tereke temsilcisinin tam anlamıyla varisleri temsil etmediğini, tüm varislerin davanın reddini talep etmediğini, Bucak 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/87 Esas sayılı dosyasında T2 beyanlarının mahkemece gözetilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....

        Yukarıda yapılan açıklama göz önüne alındığında her ne kadar davacı yanca davalı sigorta şirketi aleyhine yukarıda belirtilen husus kapsamında tahsil talebi ile iş bu dava açılmış ise de gerek davacı dava dışı ... arasındaki gerekse davalı ile yine dava dışı şerif arasındaki hukuki ilişkinin tüketici ilişkisi olduğu her ne kadar dosya tarafları tacir ise de söz konusu sözleşmesel ilişkiler kapsamında davacının davalıdan alacak talebinde bulunduğu, söz konusu alacak talebinin halefiyet prensibi uyarınca talep edildiği göz önüne alındığında uyuşmazlığın tüketici mahkemeleri tarafından görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla iş bu dava bakımından Mahkememizin görevsiz olduğuna ve uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde çözülmesi gerektiği kanaati ile açılı davanın davanın görevsizlik nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine...

          Yargılama devam ederken mirasçılar tarafından bankaya ödeme yapılarak borcun kapatıldığı bankanın cevap yazısı ile anlaşılmakla davacı tarafından bu kez ödenen bedelin istirdatı talep edilmektedir. Somut olayda, davacının eşinin vefat ettiği, geride mirasçı olarak eşi ve çocuklarını bıraktığı anlaşılmaktadır. Genel olarak miras bırakanın alacakları, hakları ve malları mirasçılarına geçer. Mirasçılar bu mal ve haklara ilişkin davaları bazı istisnalar dışında kendileri açabilirler. Bu durumda mirasçılar davayı birlikte açabilecekleri gibi mirasçılardan her biri tek başına da dava açabilir. Ancak mirasçının tek başına dava açması durumunda miras payı oranında hüküm kurulması gerekir. Eldeki davada da davacı ölen eşinin tek mirasçısı değildir. Bu nedenle diğer mirasçılar dava açmadıkları için davacının miras hissesi oranında dava açma hakkı olduğu ve diğer mirasçıların yargılama aşamasında verdikleri icazet gözetilmeksizin davacının sıfat yokluğundan talebinin reddi doğru olmamıştır....

            ödenen 4.060,00 TL'lık tutarın davacı tarafından, takip talebindeki nakit asıl alacak tutarına ilave edilmesine rağmen, gayri nakit alacak tutarından düşülmemesinden kaynaklandığı, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerinde davalı kefil ...ın 2.000.000,00 TL'lık, diğer davalı kefil ......

              Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş ise de bu durum yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez....

                Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK'nin Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. Davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmemeleri, bilmelerinin de mümkün olmaması, terekenin borca batık olup olmadığına yapılan yargılama sonrasında karar verildiği durumlarda yargılama gideri ve harçtan davalılar değil davacılar sorumlu tutulur....

                  Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf hile ve murisin zor durumundan faydalanılması hukuksal nedenine dayalı olarak davalı taraf da murisin mirasçıları arasında yer almasına rağmen dava konusu taşınmazın kendisi ve dava dışı kardeşleri adına tescilini talep etmiştir. Dolayısıyla murise ait olması gerektiği iddia olunan ve dolayısıyla davalının da mirasçı konumunda olması nedeniyle hak sahibi olacağı bilinen taşınmazın davalı dışındaki mirasçılar adına tescili talep edilmiş olmakla esasen eldeki davada talebin terekeye döndürülme talebini içermeyip mirasçılardan yalnızca bir kısmına tescil talepli olduğu anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu