"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki menfi tespit-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü....
Davacı eldeki dava ile 29.12.2012 tarihinde 34.000,00 TL’ye satın aldığı aracın çeşitli defalar arıza yaptığını, istediği gibi maldan yararlanamadığını ileri sürerek ayıplı mal için ödenen bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı dava konusu malda üretimden kaynaklı bir ayıp olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Dava, davalı tarafından satışı yapılan aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak; bedel iadesi istemine ilişkin olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince; tüketici, satın aldığı malın ayıplı olduğunu anlaması halinde satıcıdan, ayıpsız misliyle değişim ya da verilen bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını isteyebilir....
düştüğü, eserin ayıplı olduğu iddiasında bulunduğu iddiasına ilişkin olarak: Eğer Mahkemece davalı yüklenici tarafından eserin ayıplı imal edildiği, davacı işsahibi tarafından da geçerli bir ayıp ihbarının yapıldığı kabul edilecek olursa, davacı işsahibi tarafından davalı yükleniciye gönderilen 05.05.2020 tarihli noter ihtarnamesinde ayıplı eser iddiasına ilişkin istenen ayıp bedeline ve ayıbın ne olduğuna yer verilmediği için (yukarda teknik bilirkişi tarafından tespit edilen ayıp bedelinin) ayıplı imalat bedeli için temerrüt tarihinin dava tarihi olacağı, " yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Bilirkişi heyetinin 10.07.2023 tarihli 2.ek raporunda özetle, " Taraflar arasında TBK m. 470 vd. hükümlerince eser sözleşmesinin kurulduğu; sözleşmeye göre davacının “işsahibi”, davalının ise sıfatını haiz olduğu, Davacı işsahibinin, eser sözleşmesi kapsamında davalı yükleniciye fazla olarak eser bedeli ödendiği ve ayrıca eserin ayıplı olduğu iddiasında bulunduğu, İşin bedelinin ne olduğu, davacı...
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olaya gelince: Eldeki davada; davacı ile davalı arasındaki eser sözleşmesi gereğince, inşaatın beton işlerinin yapılması ile ilgili olarak ayıp iddiasına dayalı tazminat isteğinde bulunulmuş olup, ortada henüz vadesi gelmiş ya da muacceliyet kesbetmiş bir alacak söz konusu değildir. İddia olunan alacak yargılamayı gerektirdiğinden, İİK.'nın 257 ve devamı maddelerindeki yasal koşullar oluşmamıştır. Bu nedenlerle; ilk derece mahkemesinin "ihtiyati haciz isteğinin reddi" yönündeki kararı usul ve yasaya uygun olup, davacılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusu yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, taşınmazda yapılan keşifte inşaat mühendisi bilirkişinin tespit ettiği eksik ve hatalı imalatların gizli ayıp olarak değerlendirildiği ve dairenin işlevine uygun olarak kullanılması için söz konusu imalatların yapılması gerektiği gerekçesiyle talebe bağlı kalınarak davacının maddi tazminat talebinin kabulüne, şartları oluşmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1) Dava, eksik ve hatalı imalat iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece verilen karar eksik incelemeye dayalıdır....
Aş tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, davalılardan alınan biçerdöverin üretim hatası nedeni ile ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedel iadesi ve kar kaybının tahsili istemine ilişkindir. Davacı, biçerdöverin gizli ayıplı olup iade şartlarının oluştuğunu ileri sürmüştür. Davalı ise, süresinde iş bölümü itirazında bulunarak, davaya bakmakta ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu belirtmiş gerek görev hususunda gerekse esasa ilişkin nedenlerle davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, süresinde davalı yanca yapılan iş bölümü itirazı gerekçe gösterilmeksizin reddedilmiş, esas hakkında Tüketici Yasası kapsamında görüş bildiren 25.06.2014 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiştir. Ne var ki, davaya konu biçerdöver ticari nitelikli olup davacının da dava dilekçesinde biçerdöverdeki arıza nedeni ile hasat döneminde uğradığı kazanç kaybını dava konusu ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakmakla görevli mahkeme ticaret mahkemesidir....
Mahkemece, davacının 346,59 TL alacak talebinin HUMK 409/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 350,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş hüküm davacı tarafıhdan temyiz edilmiştir. Davacı, davalı bankadan kredi kartı almadığı halde başkasının kredi kartı için hesabından para aktarıldığını bankanın ağır kusuru olduğunu, olay nedeni ile manevi tazminat istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davacının kişilik haklarına saldırı mahkemenin kabulünde olduğuna göre ve bu hususta kesinleşmiş olmasına göre davacı manevi tazminat istemekte haklıdır. Ancak manevi tazminatın amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmak olup, miktarın belirlenmesinde takdir hakkı kullanılırken objektif ölçülere dikkat edilmesi gerekmektedir. Manevi tazminatın miktarı bir tarafın zararına 2009/12630-3449 diger tarafın zenginleşmesıne neden olmamalıdır.....
Bu defa,Mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının fikri mülkiyet hakkına dayanmadığı, davacının talebinin davacı tarafından meydana getirildiği iddia edilen iş modelinin davalı tarafça izinsiz olarak kullanıldığı iddiasına dayalı olduğu, davacının fikri mülkiyet hukukuna ilişkin haklarını saklı tuttuğunu açıkça belirttiği, davacının eser sahipliği iddiasına değil vekaletsiz iş görme hükümlerine dayalı olarak tazminat talebinde bulunduğu, uyuşmazlığın düzenlenen bir dava türü olmadığı, davalının tacir olması sebebiyle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere, dava konusu uyuşmazlıkta 5846 sayılı dayalı bir hak ileri sürülmemiş olmasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir....
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; maddi zarar olarak istediği döviz cinsinden harcamaların karar tarihindeki kur üzerinden hesaplanması gerektiğini, manevi tazminat isteminin reddinin yerinde olmadığını beyanla istinaf talebinde bulunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat hukukuna ilişkin davada ... 1. İş ve 3. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, doktor hatası olduğu iddiasına dayalı maddi-manevi tazminat istemidir. Davacı, SSK hastanesinde guatır ameliyatı olduktan sonra iyi sonuç alınmadığını, sesinin kısıldığını, başka tedavi yollarına başvurulduğu gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat talep etmektedir. 506 Sayılı S.S.K.nun 134. maddesinde bu yasanın uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemesi görevli olduğu hükmü yeralmaktadır. Somut olayda; davanın dayanağı Borçlar Yasasının 41 ve 55. maddeleri ile Anayasanın 129/5. maddesi olup, 506 Sayılı Yasa ile ilgisi bulunmadığından, davanın genel hükümler uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....