nın 4/I-a maddesinde kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda davacı, davalının civcivhaneyi (kümes) kiraladığı halde 10,11 ve 12.aylara ait kira borcunu ödemediği iddiasıyla, kira alacağını talep etmektedir.Dosya kapsamından, davalı ile davalı arasında civcivhane (kümes) kira sözleşmesi yapıldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Buna göre kira sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenecek olan uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Davacı delilleri arasında yemin deliline de dayandığına göre kira süresi ve aylık kira miktarı konusunda yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak kira süresi ve aylık kira miktarı tespit edilmeli, davacı tarafça kira süresi ve aylık kira parasının kanıtlanamaması halinde davalı tarafın bildirdiği kira süresi ve kira miktarı üzerinden davacı alacağının varlığı tespit edilip, davalının varsa sunduğu ödeme belgeleri de dikkate alınarak belirlenecek kira alacağının tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmakta olup kira sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayalı olarak davacının bu yeri kullanması ve masrafta bulunması yapılan masrafların sözleşme kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu, HMK'nın 4/a. maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davası olarak sulh hukuk mahkemesinin görevi kapsamında kalmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 21/11/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Davacı dava dilekçesinde, davalının 05/06/2007 tarihli 34.000 TL aylık kira bedelli 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracısı olduğunu, kira sözleşmesinde yıllık %10 kira artışı kararlaştırıldığını, buna göre 2009 Haziran- 2010 Mayıs dönemi kira bedelinin 3.740,00 TL artış ile 41.100,00 TL, 2010 Haziran-2011 Mayıs dönemi kira parasının 4.114,00 TL artışla 45.524,00 TL olduğunu, 2011 Haziran ayında başlayan yeni dönem kirasının ise aylık 49.779,00 TL olduğunu, Davalı borçlunun 01.01.2010 tarihinden itibaren 05.05.2010 tarihine kadar aylık 3.740 TL artış farklarını yatırmadığından 18.700,00 TL, 2010 Haziran ayından 2010 Aralık ayına kadar da aylık 4.114,00 TL üzerinden 7 aylık kira artış farklarını da yatırmadığından 28.798,00 TL olmak üzere toplam 47.498,00 TL kira farkından kaynaklanan alacağının olduğunu, ayrıca 2011 Haziran ayı kirası 49.779,00 TL'yi de yatırmadığından alacaklı olduğunu, davalı hakkında 99.147,00 TL asıl alacak 4.485,72 TL işlemiş faiz üzerinden icra takibi başlattığını...
Bilirkişi raporunda, taraflarca uyuşmazlık konusu olmayan kira sözleşmesindeki aylık kira ve artış hükümlerine göre dava konusu dönemdeki aylık kira parasının belirlenmesi gerekirken dava konusu artış şartının uygulanma zamanın dolduğu hakkaniyet gereği Tefe+Tüfe ortalamasına göre artış uygulanması gerektiği esas alınarak aylık kira parasının belirlenmesi hatalı olup, mahkemece eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bilirkişi yada bilirkişilerden yeniden rapor alınarak yukarıda açıklandığı üzere 1.10.2002 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesinde yer alan kira parası ve artış oranı dikkate alınarak dava konusu döneme ait kira parasının tespiti ile alacak miktarının bu kira parası üzerinden belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasında Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi ve Gemerek Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, alacak istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisine dayandığı, HMK'nın 4/a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davalarında Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan alacak iddiasına dayandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 Sayılı HMK.'...
Dava, kira sözleşmesinin geçersiz kalması neticesinde kira sözleşmesine taraf olmayan davalıya kira ödemesi yapıldığı iddiasıyla alacak istemine ilişkindir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK'nun 114/c maddesi gereğince Mahkemelerin görevi dava şartlarından olup, yasanın 115. maddesi gereğince Mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res'en araştırmakla yükümlüdür. 6100 Sayılı HMK'nın 4/a maddesi gereğince kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür....
Sözleşmede aylık kira parasının 300 TL olduğu ve her ayın 25.günü peşin olarak bankaya ödeneceği, kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 6.maddesinde de; “...kira sözleşmesinin 2.yılda yenilenmesi halinde aylık kira parasının %30 artırılacağı...” kararlaştırılmıştır. Davacı ve davalılar vekili 2008 yılı Haziran ayında aylık kira parasının 500 TL olduğunu bildirmiştir. Davacı vekili, 2008 yılı Temmuz ayı ve sonraki aylara ait kira parasının artış şartı gereği %30 artırıldığında 650 TL olduğunu belirterek aylık 650 TL'den kira paralarının tahsilini talep etmiş, mahkemece de artış şartının yenilenen her dönem için geçerli olduğu aylık kira parasının 2008 Temmuz ayından itibaren 650 TL olduğu kabul edilmiştir. Ancak, kira sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen artış şartı 2.yıl için yani sözleşmenin yenilendiği ilk yıl için geçerlidir. Bu düzenleme ile kira parasının her yıl %30 artırılacağı sonucuna varılamaz....
Mahkemece, davacı ile davalının 17/08/2010 tarihinde 10 yıllık süre ile peşin toplam kira bedeli 1.000 TL kira sözleşmesini noter aracılığıyla yaptıkları, tarafların 20/04/2011 tarihinde bu sözleşmeyi karşılıklı fesh ettikleri, yeni bir sözleşme yapmadıkları, tanık beyanlarında yıllık kira bedelinin 1.000.-TL olduğu, davacının aylık 250.- TL 'den toplam 11.500.- TL kira alacağı üzerinden dava açtığı, bugüne kadar 1.500.- TL kira parası aldığı, yukarıda kira başlangıç tarihi ile davanın açıldığı tarihe kadar yıllık tefe/tüfe artışları dikkate alınarak yapılan asıl kira alacağının 5.584.- TL olduğu, bu tutardan 1.500.- TL davalının ödediği tutarın düşülmesi sonucu 4.084.- TL asıl alacak ve yıllık gecikme faizi üzerinden yapılan hesaplama sonucu 408,06....
Taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre kira parası aylık 1375,00 TL olup en geç her ayın 20'sine kadar ödeneceği kararlaştırılmıştır.Sözleşmede kira başlangıç tarihinin 15.12.2010 olması, ödemenin ayın 20'sine kadar olması, Ocak ayı kira bedelinin talep edilmemesi nedeniyle kira alacak hesabının 15 Şubattan itibaren hesaplanması gerekir. Hal böyle iken 16.09.2011 havale tarihli bilirkişi raporunda, 06.07.2011 tarihine kadar olan kira paralarının hesabında 1 Şubat esas alınarak ödenmeyen kira süresinin 5 ay 6 gün olarak hesap edilmesi ve 15 günlük fazladan kira alacağına hükmedilmesi doğru değildir. Öte yandan davanın kısmen reddine karar verilmiş olmasına rağmen kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine A.A.Ü.T'ne göre vekalet ücretine karar verilmemesi de doğru değildir. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır....