Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda; kiracı kira borcunu bilebilecek durumdadır. Bu durumda kabul edilen alacağın likit kabul edilmesi gerekir. Öte yandan icra inkar tazminatına hükmedilmesi alacaklının talebine bağlıdır. Dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep edildiğine göre mahkemece koşulları oluşan icra inkar tazminatı hususunda herhangi bir karar verilmemesi hatalı olmuştur. Ayrıca dairemizce icra inkar tazminatının hangi alacak kalemleri üzerinden istenebileceği değerlendirilmiştir. Takipte kira alacağı ve gecikme farkı alacağı kalemlerine yer verilmiştir. Kira alacağı yönünden alacağın likit olduğu sabittir. Ancak sözleşmede gecikme halinde öngörülen aylık % 2,5 gecikme farkı, cezai şart niteliğinde olup, cezai şartın fahiş olup olmadığı hakim tarafından değerlendirilecek bir konu olduğundan cezai şart alacağının likit olduğundan bahsedilemez....

Somut olaya gelince, davacı dava dilekçesinde; dava tarihine kadar ödenmeyen 14.190 TL kira alacağının tahsilini istemiş, bilirkişi tarafından 15.07.2008 ile 15.10.2012 arası kira alacağının 52.103 TL olarak hesaplanması üzerine 16.07.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 52.103 TL' ye yükseltmiş, daha sonra davayı; dava tarihine kadar ödenmeyen kira alacağı 14.190 TL, dava tarihinden tahliye tarihi olan 06.10.2011 tarihine kadar ödenmeyen kira alacağı 8.625 TL olarak toplam 22.815 TL olarak açıklamıştır. Mahkemece dava tarihinden sonra işleyecek kira alacağına hükmedilemeyeceği gibi, dava konusu edilmeyen döneme ait kira alacağının ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Başka bir deyişle ıslahla, dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir....

    Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 2 adet kira sözleşmesinin bulunduğunu, asıl sözleşmenin cevap dilekçesinin ekinde olan sözleşme olduğunu, davacının 2010 yılı kira alacağı için davalıya gönderdiği ihtarnameye konu ettiği kira sözleşmesinin el yazısı ile yazılmış bulunan kira sözleşmesi olduğunu, bu ihtarnamede kira alacağı için davacının talebinin 1.500,00 TL değil 1.000,00 TL olarak hesaplandığını, davacının ihtarname ile 2010 yılı kira bedelini 1.400 TL olarak talep ettiğini, davalının ihtarnameden önce 2010 yılı kirası için 04.06.2010 da 1464 TL ödemesine rağmen 27/12/2010 tarihinde tekrar sorun yaşamamak için 1.400 TL yatırdığını, 2011 yılı için kira ödemesinin peşin ödenmiş sayıldığını bu nedenle yeniden ödeme yapmadığını, 2012 yılı kirasını 25/10/2013 tarihinde ödediğini, ayrıca 2010 yılında gönderdiği ihtarname ile 2010 yılı kirasını talep etmesinin daha evvelki kiraların ödendiğine karine olduğunu, dava konusu döneme ilişkin davacıya hiçbir kira borcu olmadığını, belirterek...

      468,32 TL olduğu; Temerrüt tarihi itibariyle vadesi geçtiği halde ödenmeyen taksit sayısının 4 olduğu, Temerrüt tarihinden sonra da 6 adet Sigorta taksiti kaldığı, 1700106302 nolu Ödeme planına istinaden davacı defter kayıtlarına göre; -Kira Borcu: 2018/ Haziran ayına kadar 14 aylık Kira Borcunun ödendiği, 2018/ Haziran kira borcundan 21.339,22 TL, Temmuz ayı kira borcundan 24.748,93 TL (1.051,88 TL Sigorta Alacağı Kira alacağı içerisne kaydedilmiştir.) olmak üzere İhtar Tarihi itibariyle ödenmeyen kira borcunun 46.088,15 TL olduğu; Temerrüt tarihi itibariyle vadesi geçtiği halde ödenmeyen taksit sayısının 4 olduğu, Temerrüt tarihinden sonra da 19 adet Kira taksiti kaldığı, - Sigorta Borcu: 2018/Haziran ayına kadarki 14 aylık Sigorta Borcunun ödendiği, 24.07.2018 İhtar Tarihi itibariyle muaccel Sigorta borcunun 3.158,52 TL olduğu, Temerrüt tarihi itibariyle vadesi geçtiği halde ödenmeyen taksit sayısının 4 olduğu, Temerrüt tarihinden sonra 6 adet Kira taksiti kaldığı, ... nolu...

        Alacaklı icra mahkemesine başvurarak takip dayanağı olan 1.11.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 12. maddesi gereğince %15 artış ile oluşan ve dönem başında ödenmesi kararlaştırılan ve yeni dönem yıllık kira bedeli ve fatura bedellerine yapılan itirazın kaldırılmasına ve asıl alacak üzerinden %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir. Davacı 01.11.2011 başlangıç tarihli yıllık 10.000 TL bedelli kira sözleşmesine dayandığından dava dilekçesine konu edilen alacak dönemi ile takibe konu edilen alacak dönemi arasında çelişki bulunmaktadır. Alacaklı takipte 1.11.2011 başlangıç tarihli kira kontratına istinaden Kasım 2011 Kasım 2012 ayları olduğunu belirtilerek 11.500 TL kira alacağını istemiş iken dava dilekçesinde 1.11.2012 tarihinde başlayan 2. döneme ilişkin kira alacağı yönünden itirazın kaldırılmasını istemiştir. Alacağın hangi aylara ilişkin olduğu anlaşılamamaktadır....

          Davacılar kira alacağı davasını taraflar arasındaki vekalet sözleşmesine dayanarak talepte bulunmuş, Mahkemece davacılar ile davalı arasında kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağı bulunduğu Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir. Oysa ki taraflar arasındaki uyuşmazlık vekalet sözleşmesine istinaden alacağın tahsili talebidir. Mahkemenin işin esasına girerek hasıl olacak sonuca uygun karar vermesi gerekirken değinilen bu yön göz ardı ederek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Dosya kapsamından davacı ve davalı taraf beyanları ile de sabit olduğu üzere taraflar arasında kira ilişkisi bulunmamaktadır. Dosyada mevcut tapu kaydının incelenmesinden davacı ile davalı ... nin davaya konu taşınmazda müşterek malik olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davaya konu alacak kira alacağı olmayıp ecrimisil istemine ilişkindir. Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde de bu husus açıklanmıştır. Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre ecrimisil alacağına ilişkin bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kira ilişkisi olarak nitelendirilip karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 12.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Tahliye tarihinden sonraki alacak tazminat hukukunu ilgilendirdiğinden ve alacağın tesbiti yargılamayı gerektirdiğinden dar yetkili icra mahkemesinde tahliye sonrasına ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekir. Bu durumda Mahkemece taşınmazın hangi tarihte tahliye edildiği tespit edilerek, tahliye tarihine kadar doğan kira alacağı yönünden istemin kabulüne, tahliye sonrası kira alacağı yönünden ise istemin reddine karar verilmesi gerekirken alacağın tamamı üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 15.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Davalı; yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle kira bedellerini zamanında ödeyemediğini, ancak bu sebeple ceza bedeli olarak 8.926,67 TL alacak talep edilmesini kabul etmediğini bu alacağın talep edilebilmesi için hiçbir yasal dayanağın bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile; 8.421,40 TL kira alacağı ile 5.246,65 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 13.668,05 TL alacağının davalıdan tahsiline, 8.421,40 TL kira alacağına vade tarihinden itibaren 6183 sayılı yasanın 51.maddesi gereğince işleyecek gecikme zammı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen ve hükme esas alınan 07.01.2011 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır....

                  Ancak bu eksiklikler kira alacağının talep edilmesine engel olmaz. Mahkemece öncelikle davacı tarafa takip talebi ile dava dilekçesinde talep edilen kira alacağı arasındaki farklılığın neden kaynaklandığının açıklattırılması, davacıya iddialarını kanıtlama imkanı tanınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan alacak isteminin de reddi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda1.bentte açıklanan nedenlerle tahliye davasının reddine ilişkin hükmün ONANMASINA, ....bentte açıklanan nedenlerle alacağın reddine ilişkin hükmün BOZULMASINA ve onanan kısım için temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ....04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu