Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 01.5.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2009/170 e sayılı kararına göre kira miktarı 01.06.2009 tarihinden itibaren 400 TL. olarak belirlendiği ve bu kararın 18.04.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Alacak kesinleşmiş kira tespit kararından kaynaklanan kira farkına ilişkin olup, alacağın tesbitinin yargılamayı gerektirdiğinden sözedilemez. Davalı borçlunun kira tesbit kararından doğan kira farkı borcunu ödediğini İİK.'nun 269/c maddesinde yazılı belge ile kanıtlaması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, dayanak kira tesbit kararına göre takip tarihindeki kira alacağı ile kesinleşme tarihinden itibaren işlemiş faiz alacağı tesbit edilerek sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken itirazın kaldırılması isteminin yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tahliye; alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye ve alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davaya konu kiralananlar davacı tarafından 01.01.2004 tarihli kira sözleşmesi ile davalıya kiraya verilmiş ise de, taşınmazların daha sonra dava dışı ...'ya satıldığı bu kişinin de davalıdan satın aldığı dönem için kira parası talep ettikten sonra, yeniden davalının taşınmazları satın alarak kira alacağı talep ettiği iddia edilmiş ise de, dosya içerisinde taşınmazlara yönelik tapu satış kayıtları bulunmamaktadır. Davaya konu kiralananların tedavüllü tapu kayıtları Tapu Müdürlüğünden getirtilerek evrak içerisine alınması, bundan sonra gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 20.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Davacı, kira sözleşmesine dayanarak 23.10.2008 keşide 24.10.2008 tebliğ tarihli ihtarla 01.07.2007 - 30.06.2008 tarihler arası kira bedeli 2.326,56 + KDV, 01.07.2008 - 31.10.2008 tarihler arası kira bedeli 875,07 + KDV olmak üzere toplam 3.201,63 TL + KDV'nin ödenmesini istemiş; dava dilekçesinde ise ihtara konu aylarla birlikte dava tarihine kadar birikmiş kira alacağı toplamı 5.584,84 TL'nin tahsilini istemiştir. İhtarnamenin tebliğinden sonra yargılama sırasında davalı tarafından 03.09.2009 tarihinde kira alacağına ilişkin 5000,00.-TL ödendiği dosya içindeki ödeme dekontundan anlaşıldığı gibi, davacı da 11.09.2009 tarihli dilekçesi ile ödendiğini kabul etmiştir. Bu durumda kabul edilen bu miktarın istenilen kira alacağından mahsup edilerek kalan miktarın tahsiline karar verilmek gerekirken yazılı şekilde alacağın tamamına hükmedilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....

        Dava ve takip konusu temlik sözleşmesinin tetkikinde; temlik edenin dava dışı --- alanın davacı--- olduğu, anılan temlik sözleşmesi ile, temlik eden--- aralarındaki --- tarihli kira sözleşmesi ve---tarihli devir senedinden doğan alacağın ---- tutarında olan kısmının davacı şirkete temlik edildiği belirlenmiştir. ------ sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, "Alacağın temliki halinde, temlik alınan alacak temlik alan için önceki niteliğini muhafaza eder. Eldeki davada davacının temlik aldığı, dolayısıyla davanın konusunu oluşturan alacak malzeme ve ekipman kirası alacağı olduğundan, taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır." Somut uyuşmazlıkta da takip ve dava konusu temlik edilen alacağın bir kısmı kira sözleşmesinden kaynaklıdır....

          İcra Müdürlüğü'nün 2008/13866 esas sayılı dosyası ile kira alacağı nedeniyle takip başlatmıştır. Yargılama sırasında dava konusu taşımazda keşif yapılarak hor kullanma tazminatı belirlenerek takip konusu kiradan mahsubuna karar verilmiş ise de takip konusunun kira alacağı olması dava konusunun ise takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti olmasına göre hor kullanma tazminatının bu dava içerisinde hesaplanıp mahsup konusu yapılması doğru değildir. Mahkemece hor kullanma tazminatı mahsup edilmeden kira bedeli belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hor kullanma tazminatının mahsubuna karar verilmesi doğru değildir.''...

            Bu durumda , takibe dayanak ilamın kira alacağı ile gecikme zammının tahsiline ilişkin bir ilam olduğu, kira bedelinin tespitine ilişkin olmadığı , eda hükmü içerdiği dolayısıyla kesinleşmeden takibe konulabileceği ve karar tarihinden itibaren kira alacağı, yargılama gideri ve ilam vekalet ücretine faiz istenebileceği anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin kararı isabetlidir....

            Dava, temerrüt nedeniyle tahliye,kira farkı ve çevre temizlik vergisi alacağı, birleşen dava ise kira ve çevre temizlik vergisi alacağı istemine ilişkindir.Mahkemece alacak talebinin kısmen kabulüne ve tahliye istemi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalılardan ... tarafından tarafından temyiz edilmiştir. 1-Mahkemece asıl dosyada 660 TL kira farkı ile 247 TL çevre temizlik vergisinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 21.7.2004 tarih, 5219 sayılı kanunla değişik 427.maddesi ve 5236 sayılı kanunun 19.maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa eklenen Ek madde 4 uyarınca yeniden değerleme oranına göre ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2.3.2005 tarih ve 9-82 esas ve 126 karar sayılı ilamı uyarınca temyiz konusu alacak hüküm tarihinde 1.690 TL’nin altında bulunduğundan hükmün kesin olması nedeniyle asıl dosya yönünden temyiz isteminin REDDİNE, 2-Davalının...

              Somut olayda, takibin dayanağının 6 adet bono olduğu görülmekle birlikte, alacaklı tarafından ödeme emrinde alacak kalemlerinin “gecikmiş kira alacağı-vadesi gelecek kira alacağı-gecikmiş sigorta alacağı ve faizleri" şeklinde gösterildiği; senetlerin 03.09.2008 tarihli finansal kiralama sözleşmesi kapsamında verildiği hususunun da tarafların ve mahkemenin kabulünde olduğu anlaşılmaktadır. Alacaklı tarafından da kabul edilen finansal kiralamaya dair sözleşmelerdeki ibarelerden taraflara karşılıklı edim yüklendiği tartışmasız olup, bu durumda alacağın varlığı, miktarı ve tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı gerektirmektedir. O halde mahkemece borçlunun itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

                İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk olarak kira alacağı hesaplanırken müvekkilinin oturmadığı dönemler için de kira alacağı hesaplandığını, söz konusu raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı halde davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin el yazılı olarak verdiği dilekçede apartmanı boşalttığını belirtmişse de mahkemenin söz konusu konuyla alakalı hiçbir inceleme yapmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, kira alacağının tahsili için başlatılan takipte itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Adana 14....

                Ancak, alacaklı dava açarken fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş ise o takdirde alacağın tamamı çekişmeli demektir ve HUMK.nun 4.maddesi gereğince mahkemenin görevi dava edilen alacak miktarına göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir. Bu durumda hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre çekişmeli alacak miktarı, sözleşmenin bitim tarihinden (01.05.2008) yeniden kiraya verilme tarihi (01.11.2008) arasındaki aylık 1000 TL'den altı aylık kira bedeli toplamı 6000 TL ve satın alma tarihi (26.02.2008) ile kira sözleşmesinin bitim tarihi (01.05.2008) arasındaki aylık 666,67 TL yaklaşık 2,5 aylık kira alacağı toplam 1.666,75 TL ve tesbit masrafı olan 295,80 TL toplamı olan 7.962,47 TL alacak dava tarihi olan 20.11.2008 tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemesinin parasal görev sınırı olan 6330 TL'ye geçmekte olup, davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir....

                  UYAP Entegrasyonu